Öldüren deri hastalığı
Abone olDeri kendini yabancı olarak algılayıp kendisiyle savaşmaya başlıyor. Bu hastalık öldürücü olabiliyor...
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Akman, derinin kendini yabancı
olarak algılayarak kendisiyle savaşmaya başlamasıyla ortaya çıkan
Pemfigus hastalığının ölümcül olabildiğini bildirdi.
Doç. Dr. Ayşe Akman, derinin üst tabakasında hücreleri birbirine
bağlayan bir takım proteinler bulunduğunu, Pemfigus hastalığını
taşıyan bireylerde bu protein yapılarına karşı vücudun otoantikor
üretmeye başladığını söyledi. Tam olarak nedeni bilinmeyen bu
hastalıkta, derinin kendisini yabancı olarak algıladığını belirten
Akman, ''Deri bir anlamda kendi kendiyle savaşıyor'' dedi.
Yanıklarda olduğu gibi, içinde sıvı bulunan kabarcıklar ve kabuklu
yaralar şeklinde görülen Pemfigus'un deride görülebildiği gibi ağız
içi, gözler ve vajinal bölgede de ortaya çıkabildiğini bildiren
Doç. Dr. Akman, hastalığın çoğunlukla ileri yaştaki kişilerde
görüldüğünü, az sayıda da çocuk hasta bulunduğunu kaydetti.
Pemfigus'un daha çok Akdeniz ırkında görülen bir hastalık olduğunu
anlatan Ayşe Akman, hastalığın Antalya ve Adana bölgesindeki
görülme sıklığının yüzbinde 2,4 olduğunu, son iki yıl içinde
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'na
başvuran hasta sayısının 60'a yakın olduğunu ifade etti.
Hastalığın teşhisinin ardından tedavisinin onlarca yıl
sürebildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Ayşe Akman, şöyle konuştu:
''Daha çok kortizon denilen steroid tedavileri kullanılıyor.
Başlıca tedavi bu. Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedaviler de
var ama bu ilaçların yan etkileri de olabiliyor. Yan etkiler de
bağışıklık sistemini baskıladığından ya da steroidler kemik
erimesi, tansiyon, şekere yatkınlık yaptığı için bu hastaların
ilaçların yan etkileri bakımından iyi takip edilmeleri gerekiyor.
Eskiden Pemfigus Vulgaris denilen, ağız mukozasını tutan alt tip
ölümcül seyredebiliyordu. Deri bütünlüğü bozuk olduğu için
mikroorganizmalar çok rahat deriye ve vücuda girebiliyordu veya
sıvı kaybı, elektrolit kaybı nedeniyle ölümler görülüyordu. Şimdi
tedaviler çıktı. Bu sefer de tedavilerin yan etkileri nedeniyle
ölümler başladı. Pemfigus ölümcül seyredebilmesi, ilaçların yan
etkilerinin görülebilmesi bakımından önemli bir hastalık. Süreğen
bir hastalık olduğu için itina gerektiriyor.''
''BAŞKA HASTALIKLARLA KARIŞTIRILABİLİYOR''
Doç. Dr. Ayşe Akman, Pemfigus'un deride su toplayan tipleri olduğu
gibi, su toplaması belli olmayan kabuklanan tipleri de olabildiğine
işaret etti.
Vücutta bazen kırmızı yamaların çıktığını, bu tiplerde güneşte
tetikleyen şikayetlerin oluştuğunu belirten Akman, kimilerinde de
hastalığın ağızda iyileşmeyen yaralar şeklinde görüldüğünü
kaydetti. Akman, şu bilgileri verdi:
''Oral mukozada, gözlerde, vajinada iyileşmeyen yara varsa, 15 günü
aşmışsa, bir doktorun görmesi gerekir. Basit bir aft olmayabilir.
Çünkü genelde aftlar bir hafta, 10 gün içinde iyileşir. Ayrıca
deride herhangi kabuklu yara iyileşmiyorsa, su toplama şikayetleri
varsa, o zaman da doktora gidilmesi lazım. Pemfigus, basit bir
egzamayla sedefle ağız içi ilaç reaksiyonlarıyla da
karışabiliyor.''
Hastalığın teşhisinden sonraki evrenin de son derece önemli
olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Ayşe Akman, genetik yatkınlığı
tespit edilen hastalarda Pemfigus'un tekrarlayabildiğine
değindi.
Hastalığın iyileştiği bir dönem olsa bile, sonradan
yineleyebileceğine dikkati çeken Akman, ''Kimilerinde ilaç kullanma
süresi ömür boyu olabiliyor. Bazı hastalar ise yıllarca ilaçsız
kalabiliyorlar. Yani hastanın tedaviye uyumu da önemli. Bazı
vakalarda tedaviyi aniden kesmek hastaya zarar verebiliyor. Çünkü
vücut bu ilaçlara alışıyor. Ani kesmek de tehlikeli olabiliyor''
diye konuştu.
Doç. Dr. Akman, hastalığın erken teşhisi halinde yaraların vücuda
yayılmadan tedaviye başlanabileceğini, bu bakımdan vücudunda
belirtiler oluşan kişilerin en kısa sürede sağlık kuruluşlarına
başvurmaları gerektiğini sözlerine ekledi.