Öldü sanılan madenci o anları anlattı
Abone olSoma’da meydana gelen maden faciasından sağ kurtulan işçilerden biri de Recep Doğan oldu. Öldü sanılan evli ve bir çocuk babası Doğan, maden...
Soma’da meydana gelen maden faciasından sağ kurtulan işçilerden
biri de Recep Doğan oldu. Öldü sanılan evli ve bir çocuk babası
Doğan, madende yaşadıklarını anlattı.
08:00-16:00 saatlerinde sabah vardiyasında çalışan Recep Doğan,
uzun süre öldü sanıldığı ve daha sonra inanılmaz bir kurtuluş
hikayesiyle hayata geri döndüğü o anları şöyle anlattı: “Şehit olan
kardeşlerimin mekanları cennet olsun, Allah yakınlarına sabır
versin. Geride kalan ailelerine başsağlığı diliyorum. Kolay bir
durum değil. Yaşamayan bu durumu bilemez. Yaşayanlarında
psikolojisinin hiç iyi olduğunu tahmin etmiyorum."
Uzun süredir madencilik yaptığını anlatan Doğan, şunları söyledi:
"Türkiye’de ve dünyada kimsenin böyle bir olayla karşılaştığını hiç
duymadım. Büyük bir facia yaşadık. Allah herkesin yardımcısı olsun.
Ben 08:00 ile 16:00 vardiyasında çalışıyorum. Saat 14:45 ya da
15:00’e yakındı. Başka bir iş arkadaşımla görüşüyordum yer altında.
Birbirimize tertip alışverişi yapıyorduk."
Telefonun enerjilerinin kesildiğini belirten Doğan, şöyle konuştu:
"Hatlar kesilince merak ettim. Ön tarafa doğru ilerlemeye başladım.
Başka bir telefonla görüşme yapayım dedim. O telefon arızalıydı.
50-100 metre daha yürüdüm. Duman geldiğini görünce, iki şartelci
kardeşim vardı. Onları ayaklara gönderdim. Bütün ekipleri
boşalttık. Hava çıkışa geldiler. Orada hayat mücadelesi verdik. Gaz
maskeleri vardı, onları kullanmaya başladık. Tabi heyecandan,
korkudan gaz maskelerini kullanamayan arkadaşlar vardı. Onlara
yardımcı olduk. Hem kendi canımızı hem de arkadaşlarımızın canını
nasıl kurtarırız, nasıl ailelerimize kavuşuruz diye mücadele
verdik."
Madencilik tecrübesine güvendiğini anlatan Doğan, sözlerine şöyle
devam etti: "Allah’a güvendim, dua ettim. Kendi yaptıklarımızla
arkadaşlarımızı kurtarmaya çalıştık. Fakat irtibat kuramadık,
telefonların enerjileri yoktu. Kaçabileceğimiz bir yer yoktu. Hava
çıkışı dediğimiz yere geldik. Duman bize daha yetişmemişti. Duman
arkamızdan geliyordu. Diğer panoların dumanları ortak noktada
buluştuğu için mekanize ayağında dumanı bizden önce gelmişti.
Oradan da ileriye doğu kaçamadık. Arkadaşları dinlendirdik,
fenalaşanları motive etmeye çalıştık. Aynı morale benimde ihtiyacım
vardı ama bir şey diyemedim. Kendi gaz maskem, diğer
arkadaşlarınkinden önce bittiği halde, benim ki bitti deyip
arkadaşların moralinin bozulmasını istemedim. Normal devam ettik.
Plastik hava borusu vardı. Oradan bir testere bulduk. Küçük
delikler açtık. O açtığımız delikler bizim yaşama sebeplerimizden
biri oldu. Oradan biraz hava alabildik. Hatta elimde küçük bir
testere yarası var. Her hava alabildiğimiz deliğe 2-3 arkadaşımızı
yerleştirdik. Testereyle boruyu keserek oradan hava aldık. Üzerinde
ceketi ve çantaları olanların ceketini ve çantalarını bıraktırdık.
Üzerimizdeki yükleri hafiflettik. Biraz fenalaşmaya başlayan
arkadaşların temiz ya da pis su demeden yüzlerini yıkadık. Uyuma
aşamasına gelenleri uyutmamaya çalıştık. Uyusak zaten kurtuluş
olmayacağını biliyorduk. Genç arkadaşlar, bekar arkadaşlar, yeni
evlenen arkadaşlar vardı. Bırakın hayata doymayı hayata yeni
başlayan arkadaşlarımız vardı. Uğraştık en son mekanize ayağın
içerisine saklandık."
Doğan, demir malzemelere tutunduklarını anlatarak sözlerini şöyle
sürdürdü: "Oradaki soğukluk vücudumuza gelsin, uyumayalım, serinlik
hissedelim diye. Bu şekilde biraz enerji aldık. Ondan sonra
kendimde bayılma aşamasına gelmişim. Bundan sonrasını tam
hatırlamıyorum. Kurtarma ekipleri belki de 10-20 dakika geç gelse
bizim de kurtulma şansımız yoktu. Kurtarma ekipleri geldiler ve
ondan sonra nasıl çıktığımızı hatırlamıyorum. Elimin ayağımın
tutmadığını, kustuğumu biliyorum. Arkadaşlarımız daha sonra bizi
dışarı çıkarmış. Allah razı olsun hepsinden. Daha sonra ambulansla
hastaneye sevkimiz oldu. Umudumu kaybettiğim zaman oldu. 7-8
yaşında bir oğlum var.”
Bundan sonra madencilik yapıp yapmayacağını bilmediğini ve
kaybettiği arkadaşları olduğu için kurtulduğuna sevinemediğini
söyleyen Recep Doğan, “Ben ailemin en küçüğüyüm, Allah beni aileme,
çoluğuma, çocuğuma kavuşturdu. Allah sülaleme bu acıyı yaşatmadı.
Çok mutluyum, keşke bu olaylar olmasaydı. Allah tüm arkadaşlarımın
yardımcısı olsun” dedi.
Recep Doğan’ın ağabeyi Ali Doğan da 5-6 saat maden kapısında
beklediklerini belirterek şunları söyledi: "Hayatta bunun kadar
kötü bir şey olamaz. Cenazeler gelmeye başlamıştı. Çıkana kardeşimi
soruyordum. Recep’i gördünüz mü, nasıl diye. Çıkan cenazelerin
üzerini açıp bakıyordum. Tam beş sene yaşlandım orada. Allah
kardeşimi bize bağışladı.”
Evladına sarılarak gözyaşlarına hakim olamayan baba Hakkı Doğan ise
sözlerini şöyle tamamladı: "Bir baba olarak yüz sefer öldüm, yüz
sefer dirildim. Ateş düştüğü yeri yakar. Çok acı bir olay, fakat
Allah bize o acıyı göstermedi. Büyük bir felaket, büyük bir afet.
Umudumu kaybetmedim. Oğlum çok inançlıdır, kurtulur dedim hep.
Herkes bana başın sağolsun demeye geldi ama diyemediler.”
(İHA)