Olayların perde arkasını anlattı
Abone olVan'ı karıştıran Adam, Halka ve Olaylara Tercüman'dan Metin Işık'a konuştu. Bayram konuştukça, bilinmeyen pek çok sır ortaya çıktı. İşte o röportajın tamamı:
Vali Tan, ‘Ben tevkif ederim demedim, ben talimat veririm,
aldırtırım dedim. Bu da benim görevlerim arasındadır. Mülki amirim’
diyor. Evet evet, ‘içeri aldırırım’ dedi. ‘Tevkif ederim’ demedi.
Vali Bey’in beyanı aynen öyle. Biz de öyle anladık ‘Ya babasını ya
da kardeşini içeri aldırırım’ dedi. İçeri deyince biz de öyle
zannettik. Valimizdir, vilayetimizi temsil eden kişidir. Saygı
duyarız. Saat 13.30-14.00’e doğru tevkif edildik. Oğlum Hecer olaya
karışmamıştı. Bir altın tabancadan bahsetmişlerdi. ‘Burnuma vurdu’
diye. Hecer’in altın tabancası vardı. Emniyet’e geldiğimizde
herkesin gözü önünde teslim etti. Gördüler. Asla ve asla o çocuk
(Hecer) o kavgaya karışmadı. Vuran çocuk benim içeride olan
oğlandır. “Baba karşı karşıya geldik yumruklaştık. Ben vurdum”
dedi. Zaten judocudur, sporcu bir çocuktur. Tevkif olduk içeri
girdik. Mustafa Bayram, Bitlis Cezaevi’ne nakledilmesini de Başkale
İlçesi’nde ismini vermediği bir CHP kökenli “hasmının ihbarına”
bağlıyor. Bayram’a göre ihbar şöyle: “Hamit Bayram, Başkale’de 500-
600 kişi temin etmiş. Hepsi silahlı. Plan yapmışlar, bugün yarın
Van’daki cezaevini basacak, babasını kaçıracak.” Devlete olan
saygım sonsuz İhbar üzerine “tamam” deyip kaderine razı olarak
Bitlis’e gittiğini söyledi. Medya’nın, 30 kilogram olduğu öne
sürülen eroini 48 kilograma çıkardığını, Deniz Baykal’ın da 48
kilogram olarak “hayali malı” açıkladığını belirtti ve “Olaylar
böyle. Mustafa Bayram basmış, mal kaçırmış. Tabii bunlara biz gülüp
geçiyoruz. Ne bir mal var ortalıkta, ne kaçırma olayı var. O
hengâmeden dolayı kaçmak var. Kaçırmak değildir. Şu anda biz böyle
bir duruma düştük” dedi. Bu olay sanki sizin devlete, polise,
hükümete karşı bir kalkışmanız gibi lanse edildi. Siz kimsiniz,
devletten büyük müsünüz? Devlete saygımız vardır. Bekçisinden tutun
da en yüksek kademesine kadar saygımız vardır. Siz parlamenterlik
yaptınız. Devlete saygılı olmanız lazım değil mi? Tabii, iki dönem
parlamenterlik yaptım. Devletin polisine, askerine, her türlü
memuruna saygımız büyüktür. Devletimize karşı saygımız vardır, asla
ve asla. Böyle bir şey ne kalbimizde var, ne gücümüz yeter ne de
böyle bir şeye tevessül ederiz. Bizim çocukların üstüne bir çete
olarak gitmişler. Emniyet Müdürlüğü’ndeki Kaçakçılık Şube Müdürü
açıklama yapınca benim haberim oldu. Yemin ederim, sonra haberimiz
oldu. Ama benim kafamda bir soru işareti oldu: Bunlar polistir ama
yine de çetedirler Hapishanedeki çeteci polisler Çeteci polisler
lâfı nereden çıktı? Çünkü bilirsiniz bu olaylar çok yaşanmaya
başlandı. Van Narkotik’ten çetecilik yapan iki polis şu anda
yargılanıyor. Birisini götürmüşler. Özcan Market’in sahibi
zengindir. Götürmüşler. Bir mal yakaladık, senindir. Seni içeri
atacağız, para ver. En son 50 milyara anlaşmışlar. 50 çocuk çantaya
bir şeyler doldurmuş, üzerine de biraz para serpiştirmiş. Paraların
numarası alınmış. Emniyet ve Savcılık işbirliği yapıyor. Adamlar şu
anda yatıyorlar. Polis içinde teşkilatı ben suçlamıyorum. Saygımız
var. Yalnız bazı kötü niyetliler var. Bunlar emniyetin içinde de
olabiliyor. Bunları Emniyet müfettişlerine söylediniz mi? Tabii ki.
Aynen, size anlattığım gibi harfi harfine. Bir eski milletvekili
arkadaşınız demeç verdi. Aşiretler yürür diye. O insanla bizim
ilgimiz yok. O kendi fikrini söylemiş. O Hani Aşireti’ndendir.
Bizimki Şerefhan’dır. Herhalde o da bizden dolayı üzüldü, acıdı.
Deniz Baykal üzerimize çok geldi. Ona cevap vermek istedi. Yalnız
konuşmadık, görüşmedik. Peki bu sözlerini doğru buluyor musunuz?
Konuşması kişisel olarak Deniz Baykal’ın üzerinde ise haklıdır. Ama
bizi devlete karşı gösteremez. Öyleyse sözlerini tasvip etmiyorum.
Şu kadar adamımız var, silahlı adamımız var iddiası var. Asla asla.
Seçmen olarak diyor, Deniz Baykal’a karşı. 50 bin seçmenimiz var.
Deniz Baykal’a karşı, devlete karşı değil. Vali Tan’a suikastle, bu
olay karıştırıldı. Medya neredeyse onu da bize mal edecekti. Sayın
Valim de bilir. Bu olaydan en fazla zarar gören Bayram ailesidir.
Bizim hanımızın şu anda tesbit edilen 1.5 trilyon zararımız var.
Suikastin olduğu yerdeki han sizin mi? Evet evet. Ağabeyimin
oğlunun. Necdet Bayram’dır. Eroin 1-2 otelleri esprisi Sizin iki de
oteliniz var Hayır hayır otelim yok. Eğer Türkiye’de değil, dünyada
bir tek otelim varsa bütün suçlar benimdir. Van’a geldiğimde Bayram
Otel’de kalma dediler. O otelin sahibi Ahmet Sıddık Bayram’dır. O
Botan Aşireti’ndendir. Biz ise Şerefhan Aşireti’ndeniz. Sadece
soyisim benzerliği var. 10 yılı aştı. Medya pişirip pişirip önüme
koyuyor. Bir ara Eroin 1, Eroin 2 Oteli esprisiyle ilgili bir şaka
yaptım ve “Mehmet Sırrı, ben senin otelerinden çok çekiyorum.
Birisini ver benim olsun” dedim. O da espriye karşılık başka bir
espriyle, “Sen bizim miletvekilimizsin, biraz kahrımızı çek”
cevabını verdi. Yok efendim yok. Medya güçlüdür. Valiliğe
gidebilir. Maliye’ye gidebilir. Her yere gidebilir, araştırabilir.
Peki ne iş yapıyorsunuz, neyle geçiniyorsunuz? 40 bin dönüm arazim
var. Ahlat ve Karadeniz’den insanları ortakçı olarak alıyorum.
Arazilerimi çalıştırıyorum. Aynı zamanda petrol istasyonlarım
vardır. Müteahhitlik yapıyoruz. Polis lojmanlarını biz yapıyoruz.
Geçinip gidiyoruz. Sözleri benim Mustafa Bayram’ın Van’da vergi
rekortmenliğinde ikinci olduğu haberlerini hatırlattı. Ama 25
milyar lira gelir gösterip, 6 milyar ödeyerek. Evet yanlış
okumadınız, sadece 6 milyar lira ile Van’da vergi ikinciliği. Üç
eşten 17 çocuk Kaç çocuğunuz var? Efendim 17, üç evliyim, 17
çocuğum var. Deniz Baykal diyor ki, “O hükümet polis lojmanlarını
Mustafa Bayram’a verdi.” Hayır yanlış, yalan. 11 yıl evvel ben daha
milletvekili olmadan Diyarbakırlı Ali İhsan Kaya var. Kaya
İnşaat’tan ben devraldım. 70 milyar kâr verdim, onu devraldım. 11
yıldır sürüyor. Hükümeti suçluyor. Bu hükümet iki yıllık
hükümettir. 200 tanesini teslim ettim. Polislerimiz içinde
oturuyor. Sayın Baykal’ı tanır mısınız? Milletvekili lojmanlarında
yürüyüşe çıkıyordu. Bazen de birlikte yürüyorduk. Kendisine
saygımız vardır. Severdik, saygı duyardık. O da beni severdi. Ne
oldu bu insana anlamıyorum, bilmiyorum? Aramadınız mı hiç? Hayır,
saygısızlık etmemek için aramadım. CHP heyetinden kimseyle
görüştünüz mü? Hayır. Sadece Deniz Baykal büyük önderimizin kurduğu
partinin koltuğunu işgal ediyor. Ona yakışmıyor bu hareketler, o
gibi lâflar. Hükümetle bir şeyi varsa, başka bir şey bulsun
konuşsun. Yok Mustafa Bayram’a ihale vermişler, bunların hepsi
yanlış. 11 yıl önce Kaya İnşaat’tan devralmışım. Ben daha devletin
kapısına gidip de hiçbir ihale almadım. Çünkü biliyorum ki üstümüze
gelecekler. Eğer bir okul inşaatı varsa veya başka bir inşaat.
Kârıyla paramı verip ikinci elden devralıyorum. 48 kilo mal
yakalanmış diyor. Bütün Van biliyor bunu artık. Bu çocuk Malatya’da
yakalanırken üzerinde 8.5 gram eroin çıkmış. Bu çocuk içicidir,
müptelâdır. Şimdi cezaevine bile girse ne yapar yapar, bulur içer.
Hamit İran’da Hamit Bayram’ı niye teslim etmiyorsunuz? Teslim
edeceğim. Şu anda İran’a kaçtığını tespit ettim. Adam gönderdim.
İran’da benim çok sevdiğim ağalar var. Onlara haber gönderdim.
“Ailemize gölge düşürmesinler, çocuğu sahiplenmesinler ve çocuğu
geri göndersinler” dedim. Zaten iş mahkemeye intikal etti. Polisten
çıktı. Oraya da götürmeye gerek yok, buradaki Savcılığa teslim
edeceğim. Sözüm sözdür. Saygıdeğer müdürüme benim sözüm var.
Mutlaka teslim edeceğim. Bu sizin ilk olayınız değil, daha önce de
yaşadınız. Picasso tablosu yakalattınız, sonra sahte çıktı. Efendim
bu tabloyu TBMM’deki konuşmamda dile getirdim. Es kaza Picasso’yu
yakalattıran benim yeğenim. Ablamın oğludur. Ben araçtaydım,
haberim yok dediniz. Ben araçta onların evin kapısındaydım. Ben
şeker hastasıyım. Çocuğa dedim ki, “Bakkaldan bana bir su al getir”
Bir baktım aşağıya kaçıyor. Dedim ki, “Ne oluyor” dedi ki,
“Birileri İhsan’ı dövüyor” Van’da mı oldu? Hayır hayır Üsküdar’da.
Ben kızkardeşimin evinde misafirim. İhsan polislerle alışveriş
yapmış. Kalabalık bir aile olmak zor galiba? lTesadüfe bak. Orada
bizim aile var. Babası oturuyor, kız kardeşleri oturuyor. Ben
düşman sahibiyim, otellerde pek kalmam. Evlerde kalırım. Şoförüm
“üç kişi İhsanı dövüyor” haberini verdi. Baktım ki gerçekten
dövüyorlar. Gittiler, karıştılar. Onlar, “polisiz” demiş. Bizim
şöför sivil oldukları için inanmamış “Ben de polisim” diye cevap
vermiş. Olaya karışmış. Geldiler. Hatta çok kibar bir biçimde, “Siz
milletvekilisiniz. Biz polisiz. Burada bir kaçakçılık olayı oldu.
Medya sizi burada görürse iyi olmaz. Siz pencerenizi kapatın”
sözleriyle uyardılar. Bana bu kadar nazik ve kibar davrandılar.
“Şoförümü verin gideyim” dedim. “Sizin şoförünüz işe müdahale etti,
bize yumruk attı” diye bırakmadılar. Röportaj: Metin Işık Kaynak:
Halka ve Olaylara Tercüman