Olay yazı 'Allah'ın yakasından düşün'
Abone olİslamcı kadın yazar Hidayet Şevkat Tuksal'dan hem Cemaate hem Ak Parti'ye fırça geldi. Tuksal, 'Allah'ın yakasından düşün" diye seslendi.
Hükümet ile Cemaat arasındaki savaşta son günlerin en çarpıcı yazısı Hidayet Şevkat Tuksal'dan geldi.
"Dört gündür yazı yazamıyorum" diyen ilahiyatçı yazar Hidayet Şevkat Tuksal, "tanık olduklarım dilimi, dimağımı kilitliyor" dedi.
Cemaat ile AK Parti'nin yürüttüğü 'beddualı" savaşa veryansın eden Tuksal, "Allah’ın yakasından düşün, kozunuzu kendi üzerinizden paylaşın!" diye seslendi.
ALLAH'IN YAKASINDAN DÜŞÜN
İşte yazısından önemli bölümler;
"Her iki tarafın da Allah’ı kendi saflarındaymış gibi göstermeye çalıştıkları, iktidar mücadelelerinde Allah’ın adını istismar ettikleri, insanları dinden/ imandan ve dindarlardan soğuttukları için, üzgün ve kızgınım.
Bir Müslüman olarak iki tarafa da “Allah’ın yakasından düşün, kozunuzu kendi üzerinizden paylaşın! O birbirinizi tehdit ettiğiniz ‘gayretullah’ zaten tecelli etmiş durumda, inanmıyorsanız hal-i perişanınıza bir bakın!” demek istiyorum.
DERSHANE BAHANEYDİ
AK Parti'nin iktidarının Cemaat kadrolarını tasfiyesinin savaşın ilk kıvılcımı olduğunu yazan Tuksal, Cemaatin buna 'varlığını kabul etmediği için ses çıkartamadığını' yazdı. Kıyamet dershaneler ile kopmasının ise gerçekçi olmadığını belirten Tuksal şunları yazdı;
"İş dershanelerin kapatılmasına gelince, “boğazımıza sarılan ele engel olmayalım mı?” tarzında bir savunmayla; hukuk, demokrasi, hür teşebbüs gibi kavramlar üzerinden, AK Parti döneminden önce Türkiye’nin hiçbir sorunlu döneminde çıkarmadıkları seslerini, neredeyse arşı âlâya kadar yükselterek muhalefete başladılar. Benim gibi dershanelerin bu şekilde kapatılmasını, tam da cemaatin iddia ettiği gibi hukuk, demokrasi ve hür teşebbüs özgürlüğü bakımından doğru bulmayıp karşı çıkanlar bile, dershane mücadelesinde kullanılan keskin dilin, dini argümanların, araya sokuşturulan tehditlerin ağırlığı karşısında, bunun sadece bir dershane meselesi olmadığına ikna oldular.
CEMAAT TABANI 2 YILDIR BUNA HAZIRLANIYORDU
Cemaat tarafından çizilen ve hukuk üzerinden temellendirilen bu çerçeveyi biraz daha genişlettiğimizde, filmi biraz daha geriden aldığımızda; mesela Nedim Şener, Ahmet Şık ve Hanefi Avcı’nın başına gelenler, daha sonra KCK tutuklamaları ve nihayetinde Hakan Fidan’a yönelik operasyonların henüz tasfiye edilememiş cemaat kadrolarınca gerçekleştirildiğine dair iddialar giriyor görüntüye… Hele hele “elde birçok bakana ait yolsuzluk dosyaları olduğu, cemaate herhangi bir zarar verilmesi durumunda bunların açıklanacağı”na dair dedikoduların aşağı yukarı iki yıldır cemaat içinde dolaşımda olması, tabanın buna hazırlandığı yönünde güçlü bir argüman sayılabilir. Ayrıca yine tabana şırınga edilen “PKK’lı Kürt” düşmanlığı, “bizi her zaman sırtımızdan vuran İran” düşmanlığı, “Mossad’ın ajan listesini İran’a veren Hakan Fidan” düşmanlığı gibi kampanyaların, hükümetin en hassas konularda geliştirmeye çalıştığı politikalara karşı cemaat üyeleri üzerinde “teyakkuz dozunda bir düşmanlık” hali yaratma amacına matuf olduğu düşünülebilir.
CEMAAT OYUNUNU ERDOĞAN'DAN DAHA GÜÇLÜ
ODAKLARLA OYNUYOR
Benim kanaatim, sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada etkili bir güç haline gelmek isteyen cemaatin, oyununu Erdoğan’dan daha güçlü olduğunu düşündüğü politik güç odaklarına göre kurguladığı yönündedir. Gezi olayları sırasında ortaya çıkan etkili iç muhalefet ve bu muhalefete can simidi gibi sarılan TÜSİAD camiası ve biraz gecikmeyle de olsa sahne alan “bir kısım medya” desteği, kanımca cemaati, bu oyunu hem iç hem de dış muhalefete entegre bir düzeye taşıması ve gizlilikten çıkarıp, Today’s Zaman gibi yayın organları vasıtasıyla açık etmesi yönünde büyük ölçüde cesaretlendirmiştir.
BU OPERASYON BEDDUALI
Geldiğimiz noktada, hükümetin itibarıyla birlikte ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarını da sallayan yolsuzluk operasyonları, cemaatin resmen üstlenmediği ancak yayın organları aracılığıyla bu operasyonların arkasında oldukları imajının verildiği, “devirici muhalefet” ajandasının “beddua”yla güçlendirilmiş yeni bir perdesidir.
CEMAAT MURADINA ERERSE ŞAYET...
Hizmet hareketi, muradına ererse şayet, devirdiği iktidarın altında kalacağını hiç aklına getirmese de, camiadaki dost ve akrabaların hatırına hürmeten kendilerine hatırlatmamız boynumuzun borcudur. “Ene ukiltu yavme ukile essevru’l ebyad” diyen meşhur Arap meselinde olduğu gibi, siyah ve sarı öküzler, aslanla işbirliği yapıp beyaz öküzü ona yedirdikleri gün kendi idam fermanlarını da imzalamıştırlar aslında. Cemaatin bunu göremeyecek kadar kör olmasının sebebi, eleştirirken iktidara atfettikleri ancak bence kendilerinin daha şiddetli bir şekilde mustarib oldukları “güç zehirlenmesi” dir.