Olay savcı için Gülerce'den şok iddia!
Abone olOlay savcı için Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'den olay yaratacak bir iddia geldi. O savcı istihbarat örgütlerince mi kullanıldı.
GAZETECİLER.COM -
MİT - Yargı krizinden kimsenin kazançlı çıkmadığını vurgulayan
Hüseyin Gülerce, "bu işte dışarının parmağı olabilir
mi?" diyerek yabancı istihbaratları işaret etti.
Gülerce, KCK savcısının farkında olmadan yabancı örgütler
tarafından kullanılmış olabileceğini önü sürdü.
SAVCI İSTİHBARAT AJANI OLABİLİR Mİ?
Mehtap TV'deki Düşünce Günlüğü programında konuşan Gülerce şu
yorumu yaptı;
"Dışarının parmağı olabilir mi bu işte? Şunu sormak lazım.
Yabancı istihbarat teşkilatları, diyelim ki İsrail, Suriye,
Amerikan istihbaratı bizim devlet teşkilatlarımıza istihbarat
kurumlarımıza sızabilir mi? Sızabilir! Peki sızarsa, savcı
böyle bir istihbarat ajanı olabilir mi? Ben direkt olmaz,
olamaz diyorum. Peki bir yanlışlık yapılmışsa
nasıl olur.
İşte kimse o devlet birimlerine sızanlar öyle bir malzeme
hazırlar getirirler sizin önünüze koyarlar ki siz düğmeye basmak
zorunda kalırsınız. Savcının da yapabileceği bir şey yok.
Savcı bu işi tek başına yapacağına bu şeyleri de düşünmek
suretiyle, zincirleme bir halkanın ilk halkası başlıyor diyerek
başsavcı vekili ile görüşmesi lazımdı".
"Şimdi ayıkla pirincin taşını noktasına geldik" diyen Hüseyin
Gülerce, iş başka bir sıkıntıya döndü" yorumunda bulundu.
İşte Gülerce'nin o yorumu;
TÜRK DİZİSİ GAZZE'DE FENOMEN
OLDU!
Dizinin saatinde sokaklar boşalıyor.
[PAGE]
TÜRK DİZİSİ GAZZE'DE
FENOMEN OLDU
GAZETECİLER.COM - Sabah Gazetesi köşe yazarları
Yüksel Aytuğ, dün konuk olduğu Samanyolu
kanalındaki Yeşil Elma programında ilginç bir
iddia ortaya attı.
Aytuğ, STV'de yayınlanan Şefkat Tepe isimli
dizinin, Gazze'de yaşayan Filistin halkı tarafından çok
beğenildiğini söyledi.
Filistinlilerin diziyi izlemek için restoranlara akın ettiğini dile
getiren Aytuğ, şöyle devam etti:
"İnsanlık dramının yaşandığı saatlerde restoranlar özel
seanslar düzenliyor, büyük indirim yapıyor; insanlar sırf diziyi
izlemek için restoranlara gidiyor.
Şevkat Tepe dizisinin oyuncularını da Filistin'de görmek
istediklerini söylediler. Ben de burada bu mesajı
ileteyim..."
GERİLİMİ KÖRÜKLEYENLER KOLTUKLARINI
KAYBEDENLER
[PAGE]GERİLİMİ KÖRÜKLEYENLER
KOLTUKLARINI KAYBEDENLER
GAZETECİLER.COM (ÖZEL)
Habertürk ekranlarında Pelin
Çift'in hazırlayıp sunduğu Medya Kritik
programının bugünkü konuğu İnternet Haber yönetim kurulu başkanı
gazeteci yazar Hadi Özışık'tı.
İNTERNET YASASI NE OLDU? |
Aynı zamanda İnternet Medyası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
olan Hadi Özışık, Pelin Çift'in "İnternet yasası ne oldu?" sorusuna
ise şöyle yanıt verdi: "Şu an başbakanlıkta bekletiliyor yasa. Hükümetin görüş aldığı bazı isimler var. Gönül arzu eder ki hemen geçse. Geçen sene nisan'da bize söz vermişti Sayın Bülent Arınç, 'Yasa çıkacak' diye; hala bekliyoruz. Ama bir şeyi de ekleyeyim. Bizi hala merdiven altında üretim yapan siteler sanıyor bazı isimler. Biz gazetecilik yapan büyük kurumlarız. Gece yarısı avukatlar bizi arayıp tehdit etmesin. Biz internethaber'de 60 kişi çalışıyor. Yavuz Semerci'nin Gazeteport'unda 40 kişi çalışıyor. Merdiven altında yapılımıyor internet gazeteciliği." |
Özışık Cemaat ile Hükümet arasındaki kavgayı canlı yayında
yorumladı. Oldukça çarpıcı bir de yorum yaptı.
Ortada bir gerilim olduğunu ama asıl sorunun her iki tarafta da bu
gerilimi kavgaya dönüştürmek isteyenlerin varlığı olduğunun altını
çizen Özışık, "Altından koltuğu alınanlar bu çatışmayı
körüklüyor. O olmasın ben olayım kavgası var." dedi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Savcılık tarafından ifadeye
çağırılması ile ilgili süreci Şemdinli'de Umut Kitapevi'nin
bombalanması sonrasında yaşanalarla ilişkilendiren Özışık şunları
anlattı:
İKTİDAR "HAKAN İYİ ÇOCUKTUR"
DEDİ
"Şemdinli olayı patladığında savcı bir soruşturma başlattı
ve kıyamet koptu. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek bu iş nereye kadar
giderse oraya kadar diye açıklama yaptı. Büyükanıt ise, iyi
çocuklar tanırım diyerek savcının ipini çekti. Sarıkaya'nın daha
sonra nasıl sıkıntı çektiğini biz gördük. Geçmişten kalan bir
benzerlik var. Asker çok güçlüydü, bir soruşturmaya engel oldu ve
savcının hayatı karardı.
MiT müsteşarı Hakan Fidan'ı beğeniyorum bürokrat olarak.
ama İktidar gücünü kullanılarak, "Hakan fidan iyi çocuktur"
denildiği düşüncesindeyim ben. Yargı hakan Fidan'ı ifadeye
çağırdığında keşke yargı sürecini işletebilseydi. İnsanların kafası
karışıyor ne oluyor diyebiliyor şu an."
O EYLEMLER MİT AJANLARININ EYLEMLERİ
DEĞİL
Pelin Çift'in "PKK eylemlerinin bir kısmının örgüte sızan
MİT ajanları olduğu iddiası konuşuluyor. TSK için yapılan
suçlamalar kuruma zarar veriyor dendiğinde erdoğan hayır biz çürük
elmaları ayıklıyoruz demişti. Benzerlik olabilir mi?"
şeklindeki sorusuna ise Özışık şöyle yanıt verdi:
"Bugünkü BDP yetkilileri sus pus oldu o eylemlerde. Ama
şimdi PKK tarafından değil, terör örgütü içine sızan ajanlar
tarafından yapıldığını ileri sürüyorlar. Onların eline koz verildi.
Verilmemesi lazımdı. Oslo için görev veren Başbakan. Bu ülkede
cumhurbaşkanını yargılamaya kalkan savcılar vardı. Sincan Savcısı.
O savcıya tahammül edildi. Neden ona tahammül edildi de bu savcıya
tahammül edilemiyor.
Başbakan'ın özel talimatıyla neden MİT müsteşarı koruma altına
alındı biz bilmiyoruz. Kendisi de ifadeye çağırılır diye mi yaptı
Başbakan, bilmiyoruz.
HÜKÜMET BU KARAR İLE MUHALEFETE MALZEME
VERDİ
Ama MİT Müsteşarı ile ilgili çıkarılmak istenen yasa doğru değil.
Bunun önü alınamaz. Artı muhalefetin önüne çok iyi bir malzeme
verdiler. Geçmişte Çiller'e yönelik böyle suçlamalar vardı, şimdi
Erdoğan için CHP lideri benzer bir şeyi söylüyor.
Ben muhalefetin bu tavrına çok katılan bir gazeteci
değilim. Muhalefet kriz üzerinden muhalefet yapıyor. Çete
kurulmadığını en iyi Kılıçdaroğlu biliyor bence. Ama bu hükümet bu
imkanı tanımamalıydı. Geçmişte PKK ile görüşme konusunda inanılmaz
çıkış yapmıştı. "
BAŞBAKAN ERDOĞAN DEMİŞKİ 'ETRAFIMDA
CEMAATTEN...'
Çift'in Hükümet ve Cemaatin sözcüsü sayılacak gazeteciler
sorun, kavga yok dediler. Ama neden böyle bir açıklama yapılması
gerekiyordu. İki taraf da zarar mı gördü de böyle bir açıklama
yapılıyor? sorusuna ise Özışık farklı bir yorum yaptı:
"Ben geçen hafta cemaatin iki önemli ismiyle sohbet ettim.
Onlara söylediğim şey "ilk defa korktum" oldu. Onlar da bana "biz
de korktuk" dediler.
Şöyle bir efsane dolaşıyor, deniliyor ki, Başbakan Erdoğan
demiş ki "ben etrafımda bir tek cemaat mensubu istemiyorum!" Onlara
bu doğru mu dedim, "Böyle bir şey yok" diye yanıt verdiler ama bir
takım sıkıntılardan söz ettiler. Başbakan bu ifadeyi bizzat kendisi
kullanmamış ama sanki vebalı muamalesi yapılıyormuş, cemaat
mensuplarına.
Çatışmayı körükleyenler de var, üzerini küllendirmeye, son
bulmasını isteyenler de var. Dün Ak Partiye yakın iki arkadaşla bir
araya geldim, nedir dedim, hiç bir şey yok dediler. Ama bu işten
faydalanmak isteyen o kadar çok kişi var ki dediler.
Gülen'in konuşmasını alıp altını üstünü değiştirip Gülen
Hocaefendi Tayyip Erdoğan'ı şöyle uyardı filan falan diyerek bir
servis yapmış Ulusal Kanal.
Bu gün iktidar ile cemaat çatışması var diye Fethullah
Gülen, fetoş olmaktan çıkmış, Hocaefendi olmuş"
BUGÜN TÜRKİYE'DE TEK GÜÇ VAR:
ERDOĞAN
28 Şubat sürecinde cemaatin üzerinden tır geçti. AK Parti
yeni bir parti ama onların da üzerinden geçti aynı tır. Cemaatin
gücünden kaybettiği söylenebilir mi? Hayır. Mevcut iktidarın
üzerinden geçen tır onun gücünden kaybettirdi denilebilir mi?
Hayır.
Güç sınaması yapmak isteyen hata yapar. Bugün tek güç Türkiye'de
TAyyip Erdoğan. Halkın desteğini alarak önünde hiç bir gücün
durmasına izin vermeyecektir. Ama bu sürer mi? Bir süre gündemde
tutulmak istense de geçmişte nasıl türban, laiklik kullanıldı,
şimdi de cemaat kullanılıyor. Bir fitne olduğu ortada. Cemaat ile
hükümet barışsa bile bu tartışma kullanılmak
istenecek.
KOLTUĞUNDAN OLANLAR KAVGAYI
KÖRÜKLÜYOR
Akif Beki hükümetin sözcüsüydü şimdi Radikal'de yazıyor.
Eyüp Can cemaatçi deniliyor, ama iki isim de bir sorun olmadan
uzlaşıyor, beraber çalışıyor. Altından koltuğu alınanlar bu
çatışmayı körüklüyor. O olmasın ben olayım kavgası var. Bir kavga
başlangıcı var ama büyüsün diye herkes uğraşıyor.
AHMET ALTAN AĞIR AMA DOĞRU
YAZMIŞ
Pelin Çift'in bugünkü Ahmet Altan'ın köşesini okuyup
"ağır yazmış bugün. Çok hükümetler geldi geçti, kavganın
asıl nedeni soygunun hiç bitmemesi. Bu medya denen garabet neden
köpek eniği gibi korkuyorum korkuyorum diye hükümetin ayağında
dolanır... yazmış. Seviye bu mu medyada?" şeklinde bir
soru yöneltmesi üzerine ise Özışık şöyle yanıt verdi:
"Ahmet Altan'ın yazısı çok ağır ama yakaladığı nokta haklı.
İddialar ne kadar doğru bilmiyorum ama yazdıkları haklı. Taraf
dikkat ederseniz yıllardır Türkiye'nin gündemini salalyan,
demokrasi için çalışan bir kurum haline geldi."
BAŞBAKAN ERDOĞAN
NEDEN KONUŞMUYOR?
Fehmi Koru merak edilen sorunun cevabını
verdi
[PAGE]BAŞBAKAN ERDOĞAN NEDEN
SUSKUN
GAZETECİLER.COM - Star
yazarı Fehmi Koru, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın MİT krizi
hakkında açıklama yapmamasını yorumladı: "Hiç kuşkusuz
söyleyeceği çok şey var Başbakan Erdoğan'ın, ancak kendine
saklıyor, söylemiyor..." yazdı. Erdoğan'ın suskunluk
gerekçelerini sıralarken "hemen itiraz etmeyin, tıbbi müdahaleyi
elbette biliyorum" çekincesini koymayı da ihmal etmedi.
Tayyip Bey'in suskunluğu başlıklı yazısında
"Bilmem dikkatinizi çekti mi? Hakan Fidan eksenli tartışma
başladığı günden beri konuşmuyor Başbakan Tayyip Erdoğan...
Partisinin salı günkü grup toplantısına da katılmadı; konuyla
ilgili ne düşündüğünü ilk elden bilenimiz yok..." yazdı ve
şöyle devam etti:
HEMEN İTİRAZ ETMEYİN...
Hemen itiraz etmeyin. Kendisinin bir tıbbi müdahale geçirdiğini ve istirahat etmekte olduğunu elbette biliyorum; ancak bildiğim iki şey daha var: Bu defaki müdahale ilki kadar önemli değildi; ayrıca tartışma başladığında henüz hastaneye gitmemişti Başbakan Erdoğan...
Ne o zaman konuştu, ne de şimdi konuşuyor...
Aklında ve yüreğinde ne varsa, ne düşünüyorsa onu
toplumla paylaşmaktan geri durmayan birinin, kendisini de
ilgilendiren en önemli gelişmelerden biriyle ilgili görüşlerini
açıklamaması herhalde dikkatleri çekiyordur. Benim
dikkatimi çekiyor. (...)
MESELE İSRAİL MESELESİ Mİ?
Bir de Hakan Fidan'ın müsteşar olarak atanması üzerine, bazı ülkelerin siyaset ve istihbarat dünyasından, geleneklere aykırı olduğu halde, itirazlar yükseldiğini hatırlayacak olursanız... Tayyip Erdoğan'ın on yıllık Ak Parti iktidarı süresince üzerine titrediği hemen her konuda yanında duran bürokratını hedef alan girişimi nasıl değerlendirmiş olacağını tahmin edebilirsiniz...
Hiç kuşkusuz söyleyeceği çok şey var Başbakan Erdoğan'ın, ancak kendine saklıyor, söylemiyor... İyi de yapıyor. Sükûnet içerisinde geçen serinkanlı bir değerlendirme sürecinin eseri doğru tespitlere dayalı bir eylem planına hâlâ ihtiyaç var çünkü.
İSLAMİ FACEBOOK İLE BÖYLE DALGA GEÇTİLER
[PAGE]İSLAMİ FACEBOOK İLE BÖYLE DALGA GEÇTİLER
'İslami Facebook' olarak bilinen salamworld.com adlı sosyal ağın Türkiye PR direktörü Yavuz Selim Kurt, CNN Türk ekranlarında Cüneyt Özdemir'in sorularını yanıtladı.
Gazeteciler.com'un derlediği habere göre, İslami Facebook'un tamamiyle ticari bir girişim olduğunu kaydeden Yavuz Selim Kurt 2 milyar müslümanın oluşturduğu pazarı hedeflediklerini söyledi. Dekolteli, bikinili, erotik resimlerin paylaşımına izin vermeyeceklerini söylerken flört önüne bir engel koyamayacaklarını söyledi.
TWİTTER'DAN GELEN SORULAR GÜLDÜRDÜ
Cüneyt Özdemir, sosyal medyadan aldığı soru ve mesajları da konuğuna yönelterek ilginç diyaloglara yol açtı. "Manita bulabilir miyiz, içki resmi paylaşabilir miyiz, siteye abdestli mi girmek gerekiyor, üye olursak sevaba girer miyiz..." gibi esprili ve tiye alan soruları yanıtlayan salamworld temsilcisi 'bizim kapımız herkese açık biz sadece helal sosyal ağ kurmayı amaçlıyoruz.' dedi.
KÜRTÇE DAHİL 15 DİLDE YAYIN YAPACAK
Teknik çalışmaları Hindistan'ın Haydarabad kentinden yürütülecek
olan sosyal medya sitesi, başlangıçta Türkçe, Arapça, İngilizce,
Fransızca, Farsça ve Rusça, daha sonraki aşamada ise Azerice,
Kazakça ve Özbekce lehçeleri ile Urdu, Malay,Çin, Peştu, Bengal ve
Kürtçe dillerinde yayın yapacak. 'Selam dünya' anlamına gelen
Salamworld sitesinin Mısır'da yaptığı toplantıya 15 ülkeden 60'a
yakın sosyal medya uzmanı, gazeteci, bilim adamı ve diğer meslek
gruplarından davetli katılmıştı. Yetkililer, site yayında
olmamasına rağmen 100 binden fazla kişinin elektronik posta yoluyla
üye olmak için başvuruda bulunduğunu kaydettiler.
AHMET ALTAN "DİNDAR" MEDYAYI
BOMBALADI
"Bu habere niye sessizler" deyip zehir zemberek satırlar kaleme
aldı
[PAGE]
DİNDARI DA DİNSİZİ DE
SUSUYOR!
GAZETECİLER.COM - Medya bu
haberi niye görmüyor?
Dindarı da diyor dinsizi
de...
Taraf dışında bu habere rağbet eden yok!
Ahmet Altan'ın isyanı bu kez medyada...
Verip veriştirmiş.
Ne iktidar medyasını bırakmış ne merkezini...
Mevzu da kamu ihalelerinde ortaya çıkan yolsuzluk
dosyası... Eski parayla bir katrilyon yeni parayla
bir milyar liralık bir yolsuzluk bu... Yüz devlet ihalesinde soygun
yapılmış. Ancak medyada bu habere dair tek satır yer almıyor.
Diyor ki Ahmet Altan da;
"Bu ülkede medya denen garabet neden köpek eniği gibi
"korkuyorum, korkuyorum" diye iktidarın ayakları dibinde yuvarlanıp
duruyor, çünkü onlar da bu paradan pay almak istiyorlar. Ortada,
halktan topladığın ama halkın denetlemesine izin vermediğin büyük
bir para olduğunda her şey çarpılır. "
AK Parti döneminde "ihale" yasasının tam 18 kez
değiştiğini hatırlatan Ahmet Altan, iktidarın AB kriterlerinde
ihale şartlarını kabul etmemek için manevra üstüna manevra
yaptığını söylüyor. Ardından da lafı Erdoğan'ın "dindar
nesil" sözüne getiriyor ve şöyle yazıyor;
O DİNDARLARI GÖRÜYORUZ
"Bizim gazeteyi okumayan milyonlarca insan şu anda yüz ihalede
vurgun yapıldığı konusunda en küçük bir fikre sahip değil.
Ortak bir sessizlikle soyuluyorlar.
Dindarı dinsizi de hiç fark etmiyor, hepsi
susuyor, Erdoğan "dindar nesil yetiştirmek"
istiyor ama o dindarları görüyoruz işte,
ağızlarını bile açmıyorlar soygun haberleri karşısında,
bizim dindar ya da dinsiz nesillere değil, özgür
ve şeffaf bir ortamda yetişmiş "dürüst" nesillere ihtiyacımız var
bence.
Dindarımız bol da dürüstümüz pek yok nedense.
"Bütün dindarlar dürüsttür" diyen biri varsa bana
medyada Uludere'ye ve ihale yolsuzluklarına karşı çıkan,
gerçeklerin aydınlatılmasını isteyen "dindar"
yazarlar göstersin.
Bu sistem fersudeleşmiş
BU NASIL BİR
DEKOLTE!
Bugün ne Giysem'de sunucunun giydiği
kıyafet dile düştü
[PAGE]
DEKOLTENİN SUYUNU
ÇIKARDILAR
Show TV'nin farklı yarışması
"Bugün Ne Giysem"de 'Uğurlu Oda'dan sorumlu olan
Özge Ulusoy'un giydiği kıyafet görenleri şaşkına
çevirdi.
Ulusoy, siyah renkli elbisesinde göğüs dekoltesinin yanı sıra karın
bölgesi ve sol bacağını açıkta bırakan çapraz dekolteli kıyafetiyle
yarışmacılardan daha fazla dikkat çekti.
Yarışmanın jüri üyesi Ivana Sert de ondan geri
kalmadı. O da kıyafetindeki göğüs ve bacak dekoltesi ise ekran
başındakileri şaşırttı.
İki ünlü ismin, yarışma programında vücutlarını
sergileme yarışı eleştirilere sebep oldu.
İşte dekolte yarışma;
HEDEF HAKAN FİDAN DEĞİL DOĞRUDAN
BAŞBAKAN'DI...
Canlı yayında ağır
iddia
[PAGE]
ASIL HEDEF BAŞBAKAN ERDOĞAN'DI
Gündemi sallayan MİT krizine
dair iddialı yorumlarıyla dikkat çeken Radikal
yazarı Avni Özgürel, Habertürk ekranlarında
Balçiçek İlter'in sorularını
yanıtladı.
Savcılığın MİT vatana ihanetle suçladığını ve
doğrudan doğruya Başbakan Erdoğan'ı hedef aldığını
söyleyen Özgürel yargının siyasi iradenin politikalarını
sorguladığını savundu. Teşkilatın başına Hakan
Fidan'ın geçmesiyle İsrail cephesinden yansıyan
rahatsızlığı hatırlatan Avni Özgürel o noktadan
sonra MİT'i hedef alan bazı kampanyaların
başladığını söyledi.
İSRAİL'İN PARMAĞI VAR
Mavi Marmara olayından sonra Fidan'ın hedef alan
eleştirilerin yapıldığını kaydeden Özgürel,
Uludere sonrasında da MİT temalı
bir kampanya başlatıldığını vuguladı. Hakan Fidan'ı hedef
alan bir çok operasyonel haberin basında yer bulduğunu savunan
Özgürel 'Bütün bu tablo üstüne bu soruşturma başladı'
dedi. Radikal yazarı 'bu soruşturmayı
açanlar ne yaptıklarının çok iyi farkındalar. Bir
savcı veya emniyet müdürü bazı odaklara güvenmese böyle bir şey
yapamaz" diyerek Özgürel şöyle devam etti:
"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına haber bile vermeden yangından
mal kaçırır gibi şüpheli olarak ifadeye çağırıyorsunuz. Sonra da
iddialara konu olan bütün belgeleri basına dağıtıyorsunuz. Bu
görmezden gelinir bir şey değil. İşin özeti
budur."
RTÜK'TEN HAMSİ TV'YE TUHAF MI TUHAF
CEZA!
[PAGE]
RTÜK'TEN GARİP CEZA
Karadeniz bölgesinde yayın yapan
Hamsi FM adlı radyoya, ‘’Türkçenin, özellikleri ve kurallarını
bozduğu, düzeysiz, kaba ve argo dil kullandığı’’ gerekçesiyle uyarı
cezası verildi. RTÜK kararında spikerin, ‘’Külhanbeyi ağzı’’
kullandığı vurgulandı.
RTÜK’ün son toplantısında, Karadeniz Hamsi FM’de 20 Aralık 2011
günü yayınlanan, sabah kuşağı programı görüşüldü.
RTÜK’ün izleme raporunda yayına bağlanan dinleyicilere,
‘’Külhanbeyi ağzıyla“ hitap edildiği belirtilerek, spikerin telefon
konuğuna, ‘’Ne haber Baba” dediği, dinleyicinin de
‘’Fakir fukara her sabah senle beraber, takılıyoruz işte
ya” cevabını verdiği vurgulandı.
RTÜK, Hamsi FM’ye oy birliği ile uyarı cezası verilmesini benimsedi
ve tekrarı durumunda para cezası uygulanması da
benimsendi.