Olay rektörden olay faks
Abone olAhmet Hakan tam yazısına başlayacaktı ki telefon acı acı bağırdı. Karşıdaki ses 'olay rektör'dü. Rektör, Hakan'a yazı fakslayacaktı. Hakan 'olur' dedi ama demez olaydı..
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan tam yazısına başlayacaktı
ki, telefon acı acı bağırdı. Ahizenin ucundaki ses son günlerin
'olay rektörü' Prof. Dr. Yaşar Akbıyık'tı. Akbıyık, Hakan'a cevap
hakkı kullanacağını söyledi. Ahmet Hakan 'hay hay' dedi ama onun
deyişiyle söylesek, demez olaydı... İşte Hürriyet yazarının
"Aman kimse duymasın rektör cevap verdi" başlıklı
ilginç olduğu kadar düşündürücü yazısı:
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
- HAVA acayip güzel. Sıcaklık ideal derecede. Yani 22.
Siyasayı, YÖK’ü, Apo davasını, hükümeti, DYP Kongresi’ni ve her
şeyden önemlisi imam-hatipli rektörü bir tarafa bırakmış, keyfime
bakıyorum.
Yazı konusu olarak kendime o korkunç İspanyol paça pantolonların
giyildiği 70’li yıllara damgasını vuran naif ‘Arkadaş’ şarkısını
seçmişim.
Tam, ‘Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş / Bir gün gelip
ayrılsak bile seninle arkadaş’ diye mevzuya gireceğim ki...
Birden telefonum acı acı çaldı.
Arayan Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Yaşar Akbıyık
idi.
Aramızda kelimesi kelimesine şöyle bir konuşma geçti:
***
REKTÖR AKBIYIK: Alo Ahmet Bey, ben Yaşar Akbıyık. Abant İzzet
Baysal Üniversitesi Rektörü. Sizi televizyondan tanıyorum.
Televizyondaki yorumlarınız çok iyiydi ama gazetedeki yazılarınız
için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
AHMET HAKAN: Sayın Rektör eleştiri hakkımızı kullanıyoruz.
REKTÖR AKBIYIK: Neyse... Ben size bir açıklama göndermek istiyorum.
Bir faks numarası verir misiniz?
AHMET HAKAN: Tabii... 0.212.(...) Açıklamınızı merakla
bekliyorum.
REKTÖR AKBIYIK: Hemen göndereceğim. Sayın Hakan, bu arada sizi
üniversitemize bekliyoruz. Gelin, burada neler yapıyoruz,
görün.
AHMET HAKAN: Mutlaka gelmek isterim.
REKTÖR AKBIYIK: İyi günler.
AHMET HAKAN: Hoşça kalın.
Bu konuşmadan 10 dakika sonra Rektör Akbıyık’ın açıklaması
elimdeydi.
***
Öyle artistik olsun diye değil, samimi bir şekilde ‘cevap hakkı’na
saygılı bir adam olarak, gönderilen metni noktasına, virgülüne
dokunmadan yayınlamak niyetindeydim.
Çünkü bir şövalye hiçbir zaman hedefindeki kişiyle eşit olmayan
koşullarda mücadele etmez.
Ben böyle ulvi duygular içinde gezinirken ‘Sayın Rektör’ün ‘cevap
metni’ elime ulaştı...
Hay ulaşmaz olaydı!
Ben hayatımda böyle kötü bir metin görmedim.
Neresinden tutulsa dökülüyor.
Tek tek ele alalım:
İmla: Notu pek kıt olmayan herhangi bir ortaokul ikinci sınıf
Türkçe öğretmeni, bu metne 10 üzerinden en çok 2 verir. Düşünün:
Ayrı yazılması gereken de’ler, da’lar meselesi halledilememiş.
Rektör, özel isimlerin baş harfleri büyük olur kuralından bile
haberdar değil.
İfade: Lise birinci sınıf kompozisyon öğretmeni, eğer notu bolsa bu
metne yine 10 üzerinden en fazla 4 verir. Sadece bir örnek cümleyi
buraya yazalım da ne demek istediğimiz anlaşılsın. İşte Rektör
Bey’in yazdığı metinden sıradan bir cümle: ‘...Basın bültenindeki
ifadeler Üniversiteye karşı takınılan bu tutumun bir yansıması olup
ve Üniversitemizin temel ilkeleridir..’
İçerik: Anlatım ve ifade bozuklukları nedeniyle içinden çıkamadığım
açıklamada Sayın Rektör, sanırım şöyle bir şey söylemek istiyor:
Başbakan’ın bir kusuru yok, bütün suç onu bizden habersiz davet
eden yerel politikacılarda. Yani Rektör mahcup bir şekilde geri
adım atıyor.
***
Eğer kötü niyetli olsam Rektör’ün açıklamasını, ‘Türkçe yazamayan
bir Rektör’ ya da ‘Ayrı yazılması gereken de’leri bitişik yazan
rektörlerin bulunduğu ülke’ başlığıyla aynen yayınlar ve konuyu
Doğan Hızlan ve Hakkı Devrim’e havale ederdim.
Ama kötü niyetli değilim.
Üstelik memleketimi seviyorum.
‘Orta iki’ talebesinin bile yazmayacağı türden bir metnin,
ülkemizin iddialı bir üniversitesinin rektörü tarafından kaleme
alındığı gerçeğinin tam olarak açığa çıkmasına gönlüm razı
değil.
Dost var, düşman var...
O metin yabancı ülkelerin eline geçerse, inanın Türkiye
üniversiteleri Batı üniversiteleriyle denklik sorunu
yaşayabilir.
Yani mesele bu derece vahimdir.
En iyisi olayın üstünü kapatalım ve hiçbir şey yokmuş gibi
yapalım.
(Not: Eğer Rektör ısrar ederse metni aynen yayınlamak zorunda
kalırım ve tabii günah benden gider.)