Okul öncesi eğitime ilk adım
Abone olOkul öncesi eğitimde başarının paraya bağlı olmadığını belirten Çelik, Siirt'i örnek olarak gösterdi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, okul öncesi eğitim için
Bakanlık olarak çalışmalar yaptığını söyledi. Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde 'Çocuk
Gelişimi Araştırma ve Eğitim Merkezi'nin açılış törenine katıldı.
Çelik, burada yaptığı konuşmada, merkezin son derece önemli bir
konuda faaliyet göstereceğini belirterek, Bakanlık olarak
kendilerinin de okul öncesi eğitime ilişkin çalışmalar
geliştirdiklerini söyledi. Çelik, Milli Eğitim Bakanlığı'na
getirildiği dönemde okul öncesi eğitimdeki çağ nüfusunun yüzde 11
olduğunu, ancak aradan geçen 1 yıllık süreçte bu oranın yüzde
15.3'e çıkarıldığını söyledi. Çelik, "Bunun yeterli olduğunu
söylemiyorum ama bir yıllık süreçte yüzde 4.3'lük bir artış da
gözardı edilemez" dedi. Okul öncesi eğitimde başarının
sağlanmasının sadece paraya bağlı olmadığını belirten Çelik,
Siirt'i örnek olarak gösterdi. Çelik, "Siirt'te okul öncesi eğitime
devam eden öğrenci sayısı Türkiye ortalamasının 4 katına çıkarak
yüzde 63'e ulaşmış. Bu nasıl oldu? Biz oraya artı paramı gönderdik?
Hayır. Siirt'te genç ve dinamik bir valimiz var. Yerel kaynakları
harekete geçirerek bu başarıyı sağladı" dedi. Çelik, 0-6 yaş grubu
çocukların eğitiminin önemli olduğuna ilişkin yaptığı konuşmada,
söz konusu çağ nüfusu oranını artırmak için kaynak bulmanın tek
başına sorun olmadığını vurguladı. Başarma konusunda inancın
önemine vurgu yapan Çelik, bilişim sektörünü aklın ışığında
kullanılması gerektiğini ifade etti. Bakan Çelik, eğitimde çağın
teknolojisinin kullanılmasının altını çizerek, bilimsel sosyalizmin
kurucusu Karl Marks'a eleştiri getirdi. Çelik bu konuda şunları
kaydetti: "Marks'ın insan bedenini taklit ettiği, insan kolunu
taklit ettiği teknoloji artık dünyada demode olmuştur. Onun
söylediği üretim araçları teorileri demode olmuştur. Tarım
toplumunda insanın bedeni ön plandaydı. Beden, vücut çok önemliydi.
Sanayi toplumunda bu beden gücü makinenin gücüyle birleşti. Şu anda
insan beyni taklit eden dijital teknoloji denen bir şey var.
Bilişim teknolojisi var ve bu insanın bedeninin değil aklının ürünü
olan bir şeydir. İşte bu taklit ediliyor. Yunus Emre iştirak eden
bir şey söylüyor: 'Bir serçe bir kartalı savurdu vurduğu yere yalan
değil ben de tozunu gördüm.' Serçe yere kartalı yere vurabilir mi?
Evet vurabilir. 2.5 milyonluk İsrail, 100 milyonluk Arap dünyasını
inim inim inletiyor, doğru mu? Bangladeş'in nüfusu 120 milyondan
fazladır ama Bangladeş'in dünya üzerindeki etkinliği Belçika kadar
yoktur. İşte serçenin kartalı yer vurması budur. Bunun idraki
içinde olduğumuz zaman bunu aşabiliriz". Çelik, konuşmasının son
bölümünde ise başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm devlet
kurumlarının "hantal" yapısından şikayetçi oldu. Çelik, bu yapıyı
şişmanlık hastalığı olarak bilinen "obezite"ye benzetti. "Ben Milli
Eğitim Bakanlığı'nın obez olarak nitelendirilmesinden hiç rahatsız
değilim" diyen Çelik, obezitenin bütün devlet çapında var olduğunu
söyledi. Obezitenin tedavisinin aniden değil, basamak basamak
yapılması gerektiğini vurgulayan Çelik, kendilerinin de Bakanlığın
yeniden yapılandırılması çalışmalarını bu anlayış doğrultusunda
gerçekleştirdiklerini söyledi. Gazi Üniversitesi Rektörü Rıza
Ayhan'nın da katıldığı törende bir konuşma yapan Mesleki Eğitim
Fakültesi'nin Dekanı Eyüp Bedir, 0-6 yaş grubuna verilen eğitim
sonrasında ülkelerin gelişme ve ilerleme kaydettiğine ilişkin
tarihi bir tespitte bulundu. Dekan Bedir, 1955 yılında Japonya'da
kişi başına düşen milli gelirin 250 dolerken Türkiye'de 300 dolar
olduğunu belirterek, Türkiye'nin şu an geldiği noktaya dikkat
çekti. Bedir konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yani Japonların önünde
idik. Şimdi ne değişti. Japonya'nın milli geliri kişi başına 40 bin
dolara ulaştı. Onlar 0-6 yaş grubu çocuklara verdikleri önemle bunu
sağladılar. Çocuklar, milyonlarca sinir hücresiyle doğuyor, o
dönemde bu sinir hücrelerini kullanırsanız kullanırsınız daha sonra
kullanamazsınız. Kullanılırsa öğrenme daha kaliteli hale geliyor.
Bizde okul öncesi eğitim çağ nüfusunun ancak yüzde 18'ni kapsıyor.
Bu rakam doğudaki illerde ise yüzde 2'lere kadar düşüyor. Bunu
artırmak konusunda MEB'e bizlere büyük önem düşüyor" diye
konuştu.