Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
28 Mayıs’ta yapılan ikinci tur seçimden bir gün önce
Üsküdar…
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun içinde bulunduğu AKP
seçim otobüsü Üsküdar’dan geçiyor…
İşte tam o sırada yolda yürümekte olan genç bir çocuk otobüse
dönerek elleriyle kalp işareti yapıyor…
Çocuk daha elini indirmeden yan taraftan iki sivil fırlıyor ve
yaka paça bir araca bindirip, bilinmeyen bir yere götürüyor…
Aynı gün olaya tanık olan biri, çektiği görüntüyü sosyal medyada
paylaşınca bütün Türkiye öğreniyor.
Çocuğu yaka paça götüren kişilerin İçişleri Bakanı'nın çevre
güvenliğini sağlayan görevli sivil polisler olduğu anlaşılıyor.
Olayın devamını daha sonra Sözcü gazetesinde Sevgim Begüm
Yavuz’un yazısından öğrendik.
Kalp işareti yapan çocuk "Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde"
okuyan bir öğrenciymiş.
Adı İsmail İshak Arslan’mış..
23 yaşındaymış..
"Üsküdar'da caminin önündeki tarihi çeşmeden otobüs duraklarının
olduğu yere giderken sadece kalp yaparak devam ettim. Çünkü o
sırada Süleyman Soylu tüm muhalefete, Türkiye'nin yüzde 45'inden
fazlasına ‘terörist, PKK'lı, dinsiz, imansız' gibi sözler diyordu
ve bu durum rahatsız etti beni…"
Neden kalp işareti?
"Kim olsa rahatsız olurdu bu durumdan ve ben bunun çözümünün sevgi
olduğuna inandığım için kalp yaptım. Hiçbir şekilde sesli
provokasyon, yanlış söz, kaba söz, küfür asla yok. Hiçbir şekilde
şahsına dair bir şey söylemedim sadece kalp yaptım."
Hakkında birkaç bilgi.
Militan veya partili bir çocuk değil.
Sicilinde hiçbir siyasi dernek üyeliği kayıtı yok. Bugüne kadar
"karakola bile gitmişliğim yok" diyor.
Arabaya bindirilirken kaşını vurmuş. "terörist" diyerek darp
etmişler. Rapor almış.
İşte böyle bir genç İsmail İshak Arslan…
Sonra aradan iki ay geçti ve o çocuğu unuttuk.
Çocuğun hikâyesinin devamını şimdi ben yazıyorum.
O olaydan bir ay sonra, tam tarihi ile 21 Haziran günü.
O gün Biruni Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden mezun
öğrencilerin diploma töreni yapılmaktadır.
Bu arada fakülte birincileri de ilan edilmektedir.
Sıra Moleküler Biyoloji ve Genetik Mühendislik ve Doğa Bilimleri
Fakültesi birincisini adının anonsuna gelir.
Saçları hafif "rasta" tarzı örgülü, genç bir çocuk cüppesiyle
sahneye çıkar.
Diplomasını ve fakülte birincilik beratını alır.
Konuşma yapmaz.
Sadece Türk bayrağı asılı dev panoya döner.
Ve eliyle kalp işareti yapar…
Fakülteyi birincilikle bitiren çocuğun adı İsmail İshak
Arslan’dır..
Bir ay önce İçişleri Bakanı’nın seçim otobüsüne doğru kalp işareti
yaptığı için apar topar götürülen o çocuk.
Aradan sadece bir ay geçmiştir.
Dönemin İçişleri Bakanı artık o koltukta değildir.
O ise, fakültenin birincisi olarak diploma almaktadır..
Üstelik Koç Üniversitesi yüksek lisans programına kabul
edilmiştir.
Yani artık bir Aziz Sancar adayıdır…
Ve içinden gelen duyguyu, en iyi ifade etme biçimi olan kalp
işaretiyle anlatmıştır.
İçişleri Bakanı solcuların nefeslerini izlerken biz...
Bu olay niye beni bu kadar duygulandırdı ve yazdım.
Çünkü "eski" dedikleri Türkiye’yi, kendimi hatırladım.
Ankara’da üniversitede öğrenciyken, Güniz Sokak’ta otururdum.
Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in evi de aynı
sokaktaydı.
Dönemin İçişleri Bakanı Faruk Sükan iki ev ötemizde bir apartman
dairesinde oturuyordu.
Solcuyduk…
Başbakan Demirel’in evinin önünden geçip kızlarla buluşmak üzere
Kuğulu Park'a giderken, her seferinde o eve döner, parmağımızla
işaret eder laf atardık.
Kapıda sadece iki polis memuru dururdu. Hiçbir zaman bize müdahale
etmezlerdi.
İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın iki kızı çok güzeldi. Hemen
hepimizin gözü onların üzerindeydi. Tanışmak, arkadaş olmak için
can atardık.
İçişleri Bakanı'nın, "Komünistlerin nefes alışlarını izliyoruz"
dediği günlerdi, ama onun kızları bizim nefesimizi keserdi.
Öyle bir Türkiye, böyle bir başkent, böyle bir siyaset vardı eski
Türkiye’nin başkentinde…
Yıllar sonra doğduğu köyde onun için yapılan müzenin açılışına
gittiğimizde Süleyman Demirel’e bunu anlatmış; hem bize karşı
gösterdiği hoşgörü için teşekkür etmiş, hem de o günlerde
yaptığımız gecikmiş bir özür dilemiştim…
Bu çocuk bana işte onu hatırlattı…
O yüzden yazdım.
Bugün iktidar sahiplerine de şunu söylemek isterim.
Bu yıl üniversitelerimizden çok sayıda böyle çocuk mezun oldu.
Zamanında Gezi’ye katılmış, derneklerde görev almış, protesto
eylemlerine katılmış, LGBT derneklerine üye çocuklar vardı
aralarında.
Bunların bazıları okudukları üniversiteleri çok yüksek
ortalamalarla birincisi olarak bitirdiler, konuşmalar yaptılar.
Onlara daha sevecen bakmayı öğrenmemiz lazım artık…