Oktay Ekşi'yi Aydın Doğan mı susturdu!

Abone ol

Hürriyet'te Oktay Ekşi dönemi sona erdi. 36 yıllık başyazarlık kariyerinin bitmesinde başrolü kim oynadı?

İNTERNETHABER.COM-Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Oktay Ekşi'nin istifa etmediğini, aksine Aydın Doğan'ın görevine son verdiğini iddia etti.

Öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Oktay Ekşi'ye manevi tazminat davası açtı.

Kütahyalı, bu görüşünü bizzat konuştuğu ve ismini vermediği Doğan medyasının üst düzey bir yöneticisinin açıklamalarına dayandırdı.

İktidara yönelik "Analarını bile satan zihniyet" suçlamasıyla şimşekleri üzerine çeken Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi'nin gidişinin perde arkası aralanıyor.  Kütahyalı bugünkü köşesinde 'Doğan, Oktay Ekşi'nin görevine nasıl son verdi?' başlıklı yazısında Ekşi'yi istifaya götüren süreci yazdı.

Baykal'ın gidişine benzedi
Gazeteci Hadi Özışık, Ekşi'nin gidişini Baykal'ın gidişine benzetti. Ayrıntılar için tıklayın... 

'BU DURUMU KALDIRAMAYIZ'

Buna göre Ekşi'nin sözlerini kabul edilemez bulan Aydın Doğan, "Oktay Ekşi ne yaparsa yapsın artık bu durumu grup olarak kaldıramayız" diye konuşmuş. Aydın Doğan'ın bu tavrı Ekşi'ye iletilince de Ekşi gereğini yapmış.

'DOĞAN ARATTIRDI' İDİASI

Yazar ayrıca cuma günü kendisinin de katıldığı Beyaz TV'de yayınlanan 'Dinamit''te 'isteksizce özür' dileyen Ekşi'nin programa bağlanmasını, Aydın Doğan'ın istediğini iddia etti.

ZERRE PİŞMANLIK DUYMADI

Aydın Doğan'ın tavrını öğrenir öğrenmez para pul beklemeden istifa eden Ekşi'ye övgü yağdıran yöneticiye katılmayan Kütahyalı, Ekşi'yi bu sözlerle eleştiriyor:

Ahmet Hakan'ın tekmesi
Oktay Ekşi'ye tekme atmakla suçlanan yazardan hodri meydan. Ayrıntılar için tıklayın

"(...)Fakat Ekşi'nin yazdığı çoğunluğu insanlık vicdan ilkelerine aykırı satırlardan ötürü de zerre pişmanlık duyduğunu düşünmüyorum. Öyle düşünse Basın Konseyi denen kurumun başkanlığından da istifa ederdi, oysa basın meslek ilkelerini alenen çiğnemiş bir insan olan Ekşi bu istifa kararını düşünmedi bile...

36 yıldır Başyazarlık yaptığı Hürriyet gazetesinden de istifa etmedi aslında Ekşi... Aydın Doğan 36 yıllık padişahlığa son verdi ve bu defter kapandı... "Analarını satanlar" hakareti Ekşi'nin Hürriyet kariyerindeki son nokta oldu... "

ERDOĞAN TAZMİNAT DAVASI AÇTI. GEREKÇEDE NELER VAR?

[PAGE]

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Az Demişiz'' başlıklı köşe yazısında, ''kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu'' gerekçesiyle yazıyı kaleme alan gazeteci Oktay Ekşi ve Hürriyet gazetesi aleyhinde 100 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.

Başbakan Erdoğan'ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer Cemaloğlu tarafından açılan davanın dilekçesinde, Oktay Ekşi'nin, Hürriyet gazetesinde, 28 Ekim 2010 tarihinde yayınlanan ''Az Demişiz'' başlıklı köşe yazısında, ''Erdoğan'ın şahsiyet haklarına tecavüz niteliğinde; şeref, haysiyet ve onuruna yönelik tahkir ve tezyif edici isnat ve ithamlara, fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayrı kabil hakaretlere yer verildiği'' ileri sürüldü.

Ekşi'nin, 29 Ekim 2010 tarihindeki ''Ayarı Kaçırmışız'' başlıklı yazısında da ''Üzdüklerinden özür dilediğini'' ifade ettiği aktarılan dilekçede, şunlar kaydedildi:

''Ne var ki böyle bir olayda özür dilendiğinde sorunun çözüldüğünü, gerçekten özür dileyenin masum olduğunu davalının kendisi dahi kabul edemez. Bilebildiğimiz kadarı ile özür, fevri bir davranış sonucu meydana gelen olaylar için dilenebilir. Çünkü kişi, özrü, ancak arkasını, sonucunu düşünmeye zaman bulamadan ve bu konuda akıl yürütme olanağına sahip olmadan, böyle bir ortamdan yoksun olarak hata yapma halinde isteyebilir. Böyle bir ortam ve süreç içinde meydana gelen olay için özür bir anlam ifade edebilir.''

Dilekçede, ''Ancak Ekşi'nin, davaya konu ağır hakareti, aslında yazıda olmamasına rağmen, daha sonradan bilerek eklemek suretiyle yazıya dökmesi, bu yazıyı tekrar tekrar okuması ve yazının denetimden geçmesi, o kişinin müvekkilimi aşağılama kastının, bu kasta yönelik iradesindeki ısrarının yoğunluğunun hukuki tabiri ile kesifliğinin açık bir kanıtıdır'' denildi.

Dava dilekçesinde, şu görüşlere yer verildi:

''Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başbakanı'na, bakanlarına 'analarını bile satan zihniyet' diyeceksiniz, bu düşüncenizi yazıya döküp Türkiye'nin en yüksek tirajlı gazetesinde yayınlayacaksınız, sonra da özür dileyeceksiniz. Bunun bir anlam ifade etmeyeceğini ve somut olayın özelliği itibari ile bir kurtulma çabası olduğunu herkesin kabul edeceğini, davalının kendisi de çok iyi bilmektedir ve bilebilecek konumdadır.

Davalı konumu ve birikimi itibariyle müvekkilimin ve bakanların 'analarını satan' kişiler olduğunu belirtmeden, kaleme aldığı konu hakkında, daha etkin bir yazı yazabilirdi. Böylece basına da hizmet etme amacını gerçekleştirebilirdi. Ne var ki davalının amacı bu değildir. Amacı en ağır biçimde müvekkilime ve diğer kabine üyelerine hakaret edip onları aşağılamaktır. Yoksa düşüncelerini açıklamak, eleştirmek değildir.

Bu sonuca varmamızın nedeni, davaya konu olan ağır hakareti, aslında yazıda olmamasına rağmen, daha sonradan bilerek, yazıda son cümlenin vurucu olmasını istediğinden bahisle eklediğini bir gün sonraki özür yazısında ifade etmesidir.''

Ekşi'nin, dava konusu yazısı ve düşüncesi ile salt Erdoğan'ın değil, basın ile basının var olma nedeninin ve işlevinin de toplumda zarar gördüğü savunulan dilekçede, bu ifadelerin, orta düzeydeki ve sağduyu sahibi bir kişinin kabul edeceği sözler olmadığı belirtildi.

''Topluma böyle bir dilin aşılanması basının var oluş nedenlerini zayıflatır, hatta işlevini de etkisizleştirir'' denilen dilekçede, dava konusu köşe yazısıyla, ''Erdoğan'ın kişilik haklarına ve manevi şahsiyetine açıkça bir saldırı gerçekleştirildiği'' ileri sürüldü.

Dilekçede, Oktay Ekşi ve Hürriyet gazetesinden, yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 100 bin TL manevi tazminat talep edildi.

Günün Önemli Haberleri