Oktay Ekşi'nin bir önerisi var
Abone olBasın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Vuslat Doğan Doğancı ile ilgili eleştirileri yanıtladı. Erdoğan'ın çevresini suçladı. Ekşi, tarafsızlık konusunda bir öneri sundu.
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, bazı medya kuruluşlarının
Basın Konseyi'nden istifa etmelerine yol açan gelişmelere ilişkin,
''Konsey'in tarafsız olarak görevini yapıp yapmadığı
tartışılıyorsa, medya ombudsmanları, son 17 yıllık tüm
faaliyetlerimizi, neyimiz var, neyimiz yok inceleyip kamuoyuna
açıklasın' dedi. Ekşi, Ataköy Crowne Plaza Oteli'nde Basın Konseyi
Yüksek Kurulu üyeleri ve Okuyucu Temsilcileri ile birlikte bir
basın toplantısı düzenledi. Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile ilgili
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu istediklerini, ancak
randevu talebine cevap alamayınca 28 Mart'ta randevu taleplerini
iptal ederek bunu kamuoyuna açıkladıklarını kaydeden Ekşi, ''Bu
açıklama, kendimize saygımız, onurumuzu koruma çabamız buna
alışmamış bazı meslektaşlarımız tarafından yadırgandı. 'Bir
Başbakan'a bu yapılır mı?' türü eleştiriler aldık. Bize kalırsa bir
imparatora da bu yapılır. Yapılmalıdır da...'' diye konuştu. Ekşi,
4 Nisan'da Başbakan'ın Özel Kalem Müdürü'nün kendilerini arayarak 6
Nisan Çarşamba gününe randevu verdiğini ifade ederek, şunları
kaydetti: ''(Bizim talebimiz yok, ama Sayın Başbakan görüşme
istediklerine göre ben şahsen geleceğim. Önümüzde çok kısa bir
zaman olduğu için başka kim katılabilir bilemiyorum) dedim.
'Başbakan kimlerin katılacağını bilmek ister' anlamında bir yanıt
alınca, (o halde size yarın gelebileceklerin listesini iletirim)
dedim. Ceza yasası uzmanı ve Yüksek Kurul'da Okuyucu Temsilcisi
Turgut Kazan'dan Ankara'ya gelmesini rica ettim, kabul etti. Basın
Konseyi Vakfı Başkanı Orhan Birgit önerimi kabul etmedi. O akşam
başkasına ulaşamadım. Ertesi sabah daha önceki vaadini dikkate
alarak Vuslat Doğan Sabancı'yı arattırdım. Bütün gün boyu dışarıda
bir toplantıdaydı, ulaşamadım.'' ''EMRİVAKİ'' İDDİASI...
Olabildiğince geniş bir yelpaze ile Ankara'ya gitmek istediğini
belirten Oktay Ekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Zaman
Gazetesi'nden Ekrem Dumanlı gitmeyi kabul etti. Turgut Kazan
aracılığıyla Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut'u
davet ettim, reddetti. Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun
Babahan'a mektup yazarak davet ettim, o da reddetti. Bu durumda 4
kişinin adını Başbakanlığa bildirdim. Ama o mektubun altına Vuslat
Doğan Sabancı'ya ulaşamadığımızı, ondan bilgi gelince Sabancı'nın
durumunu bildireceğimizi belirten bir not koydum. Nitekim Sabancı
ile saat 18.00'i biraz geçe bağlantı kurduk. (gelirim) yanıtı
aldım. Bunun üzerine Başbakanlık Özem Kalem Müdürü Hikmet Bulduk'a
ikinci mektubu faksladım. Sabancı'nın geleceğini, böylece listenin
kesinleştiğini bildirdim. Bu sırada saat 18.25'ti. Görüldüğü gibi
Sayın Başbakan'la randevumuzda, Başbakan'a veya bir başkasına
emrivaki yaptığımız iddiası, terbiyesizce uydurulmuş bir yalandır.
Bu yalanı üretenler, maalesef Sayın Başbakan'ın yakın
çevresindekilerdir.'' İSTİFALAR... Ekşi, Başbakan Erdoğan ile
görüşmelerinin ardından Basın Konseyi'nin ''tarafsızlığını
kaybettiği ve mesleği temsil edemeyeceği'' şeklinde eleştirilerle
istifalar yaşandığını da hatırlatarak, ''Heyeti belirlerken radyo
ve televizyon kanadından kimseyi çağırmamış olmak benim hatamdır''
dedi. Oktay Ekşi, bu görüşmenin ardından Sabah, Show TV, Dünden
Bugüne Tercüman ile Yeni Şafak Gazetesi'nin Basın Konseyi'nden
ayrıldığını kaydetti. İstifalar üzerine ''Basın Konseyi çöküyor
mu?'' şeklinde haberler yayınlandığını anlatan Ekşi, Basın
Konseyi'nin 2140 bireysel üyesi bulunduğunu, ulusal gazetelerden
8'i, haber ajanslarından 4'ü, yerel gazetelerin 171'i, bölgesel ve
yerel radyo ile televizyonların 307'sinin Konsey üyesi olduğunu
dile getirdi. Ekşi, ''Meslek içinden gelen bu güçlü destek, Basın
Konseyi'ni daha kuşaklar boyu yaşatmaya yeter. Ancak Basın Konseyi,
üye yapısı zafiyete uğrarsa çökebilir'' diye konuştu. Basın
Konseyi'nin kamuoyundan da büyük destek aldığını vurgulayan Oktay
Ekşi, ''Basın Konseyi görevini tam ve tarafsız şekilde yaptığı
sürece kamuoyu basınla ilgili şikayetlerini Basın Konseyi'ne
getirecek ve Basın Meslek İlkeleri'ne uyan veya uymayanlarla ilgili
değerlendirmesini Basın Konseyi'nden isteyecektir'' dedi.
Konuşmasında dile getirdiği hususları dağıttığı belgelerle de
destekleyen Ekşi, tarafsızlık konusundaki tutumlarını da verdiği
örnekler ve belgelerle anlattı. OMBUDSMAN ÖNERİSİ Ekşi, Basın
Konseyi'nden istifaların gerekçesi olarak ''tarafsızlık ve mesleki
temsil niteliğini kaybetmenin'' gösterildiğini hatırlatarak,
şunları kaydetti: ''Bütün bu örneklere ve anlattıklarımıza karşın
Basın Konseyi'nin tarafsız olarak görevini yapıp yapmadığı hala
tartışılıyorsa şunu öneriyoruz; Türkiye'de 2 medya ombudsmanı var.
Biri Sabah Gazetesi'nden Yavuz Baydar, diğeri Milliyet
Gazetesi'nden Derya Sazak. Bu 2 ombudsman yan yana gelsin, bir 3.
tarafsız kişiyi belirlesin. Bu 3 kişi Basın Konseyi'nin tüm
faaliyetlerini incelesin. Basın Konseyi'nin tarafsız olarak
görevini yapıp yapmadığı tartışılıyorsa, medya ombudsmanları,
kuruluş tarihimiz olan 6 Şubat 1988'den beri son 17 yıllık tüm
faaliyetlerimizi, neyimiz var neyimiz yok inceleyip kamuoyuna
açıklasın. Biz peşinen sonuca razıyız. Tarafsız mıyız, değil miyiz
herkes görsün.'' SORULARI YANITLADI Basın mensuplarının sorularını
da yanıtlayan Basın Konseyi Başkanı Ekşi, bir gazetecinin ''Basın
Konseyi Yüksek Kurulu üyeleri içinde Doğan Medya Grubu'nun
ağırlıklı olduğunu'' kaydetmesi üzerine Yüksek Kurul'da istifalara
kadar 36 üye bulunduğunu, Doğan Medya Grubu'na mensup üye sayısının
ise 5 olduğunu kaydetti. Basın Konseyi Sözleşmesi'ndeki koşullara
göre Yüksek Kurul'a üye belirlenmesi durumunda Milliyet, Kanal D,
Posta, Gözcü, CNN Türk ve Doğan Medya Grubu'nun tirajı 100 binden
fazla olan öteki basın organlarının da birer temsilcilerinin
bulunması gerektiğini anlatan Ekşi, ''Oysa Basın Konseyi Yüksek
Kurulu'nda Doğan Medya Grubu'nun 'temsilci' sıfatlı tek üyesi
Hürriyet Gazetesi'nden gelen Tufan Türenç'tir. Diğerleri yani ben,
Doğan Heper, Orhan Birgit ve Haluk Şahin, Konsey'in Üyeler Kurulu
tarafından gizli oyla yapılan seçimle Yüksek Kurul'a girdik'' dedi.
Basın Konseyi'nin, dünyadaki 56 basın konseyi içinde en
saygınlarından biri olduğunu ifade eden Ekşi, Birleşmiş Milletler
tarafından Basın Konseyi'ne ''Danışman Sivil toplum Kuruluşu''
statüsü verildiğini söyledi. Ekşi, ''Tüm bunlara bakınca ben
ülkemizde iyi şeyler yapmanın yetmediğini anlıyorum. Yaptığınız iyi
şeyler nedeniyle kıskanılmamanız da gerekiyor. Biz maalesef onun
formülünü bulamadık. Galiba bugünkü tabloyu o yüzden tartışıyoruz''
diye konuştu. ''DÜĞMEYE Mİ BASILDI?'' ''Basın Konseyi ile ilgili
birisi düğmeye mi bastı?'' şeklindeki soru üzerine ise Ekşi,
''Basın Konseyi, bazılarının beklediğinden daha aktif olarak
yaşamımıza girdi. Bütün bunları sınırlı bir kadro ile yapıyor.
Cürmümüzle, olanaklarımızla ortaya koyduğumuz işler arasında
beklenenden fazla bir fark olmuş olmalı ki, birileri bundan
rahatsızlık duymuş olabilir. Birileri bir düğmeye mi bastı, onu
birlikte göreceğiz'' dedi. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi,
''Yaşanan gelişmeler ve tartışmalar sırasında yeni TCK'nın
düzenlenmesi çabaları gölgelenebilir mi, böyle bir amaç mı var?''
sorusuna ise şu karşılığı verdi: ''Bu olayın, TCK'nın mevcut
haliyle yürürlüğe girmesini isteyen bazı çevreler tarafından büyük
bir keyifle izlendiğinden eminim. Bu durum çalışmalarımızı ne
ölçüde sabote eder, onu şu anda söylemek mümkün değil. Bu biraz,
birazdan da fazla siyasi iradenin iyi niyetiyle ilgili bir husus.
Onu hep beraber göreceğiz. Sayın Başbakan ile görüşmemizden
ayrıldığımızda iyimser olduğumuzu açıklamıştık. Yasayla ilgili
Çalışma Grubu ne taslak üretirse üretsin, biz Basın Konseyi olarak
olayın takipçisi olacağız. Düşünce ve iletişim özgürlüğünün
takipçisi olacağız. Şu anda yaşananlar sabote etmek içinse eğer,
biz yolumuza devam edeceğiz.''