Oktay Ekşi'den Akyol'a cevap

Abone ol

Ekşi, bu iddiaya "Bu, devlete karşı olan, ayağı yerden kesik, toplumumuzun zıpırlarının iddiasıdır" diye cevap verdi.

İşte Taha Akyol'un Tempo Dergisi'ni yaptığı ropörtajda söyledikleri ve Oktay Ekşi'nin bu sözlere tepkisi: TAHA AKYOL'UN AÇIKLAMALARI: KEMALİZM 1946'DA BİTTİ - Kemalizm var mı? Var ve 1930'lardan beri devlet katında değişik dozlarda egemen. Bugün de giderek dar bir alan içinde devlet katında hâlâ geçerli. - Yalnızca devlet katında mı? Kemalizm olarak ifade ettiğimiz zaman, orada güçlü olduğu kesindir. Ama alanı giderek daralıyor. Atatürk milli simge olarak alındığı takdirde tabii ki iş değişiyor, benimseme olarak geniş bir alanı kapsıyor. - Kemalizm nedir o zaman? Serbest Fırka deneyimine bakmak gerekiyor. Serbest Fırka sayesinde mevcut idarenin tasvip edilmediğini anlayan yöneticiler, bir doktrin arayışına girerek Kemalizm'i ortaya koyuyorlar. 1930'ların Türkiye'si resmen bir 'parti devleti'dir. Bu yüzden de valiler CHF İl Başkanı'dır. Parti içinde konuşma, Meclis'te konuşma giderek sınırlandırılmıştır. Yapılan işlere baktığımızda, toplum devlet tarafından tamamen kuşatılmıştır. Hiçbir özerk alan bırakılmamıştır. 1935'te "Türk'ün yeni kutsal kitabı" olarak gösterilir Kemalizm. - Neden dolayı böyle? Modernizmi devlet temsil ediyor. Toplum ise moderniteden uzak, cahil, gerici görülür. Devlet modernite adına toplum üzerinde tam bir egemenlik kurmuş, her şeyi kuşatmıştır. Oysa Milli Mücadele sırasında Meclis'te demokrasi vardır. Ama sonra atanmış bir parlamento getirilir. Bu nedenle 1930'lar, Türkiye açısından ders alınacak bir tecrübe olarak görülmeli. Ama ilham alınacak bir altın devir olarak görülmemelidir. - Atatürkçülük ne peki? Kemalizm döneminde, cemiyetler kanunu değişiyor, siyasi partiler yasası değişiyor, altı ok anayasaya giriyor, devlet memurları kanunu sadece halk partisine üye olmayı uygun kılıyor. 1946'da İnönü -ki demokrasi konusunda her zaman Atatürk'ten daha isteklidir- 1930'ların Kemalizm döneminde anayasa ve kanunlara sokulmuş bu maddeleri kaldırıyor. Ve CHP programında yer alan Kemalizm kavramını çıkararak 'Atatürk yolu' kavramını yazıyor. Buradan ortanın soluna geliniyor. Kemalizm'le kalsalardı bunu yapamazlardı. - Kemalizm'le Atatürkçülük arasındaki fark? İnönü, 'Atatürk yolu' ile Kemalizm arasında ne fark gördüyse Atatürkçülükle Kemalizm arasındaki fark da odur. Atatürk yolu dediğimizde milli mücadeleye, cumhuriyete sadakat var. Ama sonra muasır medeniyette ne varsa onu alacaksınız. Pek çok şeyi alabileceksiniz; Kemalizm döneminde yasak olan şeyleri de; çok parti, basın hürriyeti gibi... Atatürk'ü milli mücadele kahramanı ve cumhuriyetin kurucusu olarak sevmek başka şey, Kemalist olarak 1930'lardaki zihniyeti benimsemek başka şey. Ben 1930'lardaki fikirlerine katılmıyorum. OKTAY EKŞİ'NİN AÇIKLAMALARI: Kemalizm nedir ve gerekli mi? Gereklidir. Kemalizm yaşamın içinden deneyimlerle ve Türkiye'nin uzun vadeli amaçlarıyla uyumlu olarak doğmuş fikirler manzumesidir. Temel ilkesi bağımsızlıktır. İlkeleri Türk ulusunun çağdaş uygarlıklardan geri kalmasına ve uygarlaşmaya ilişkin sebeplerin ortaya konduğu ilkelerdir. Katı, sınırlandırılmış bakış açısı değildir. Bu açıdan Kemalizm'in belli bir süre içinde yaşamını tamamlamış ve artık tarihin sayfaları arasına terk edilmesi gereken bir anlayış olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu, ulus devlete karşı olan, birtakım ayağı yerden kesik, toplumumuzun zıpırlarının iddiasıdır. - Zıpırdan kastınız ne? Değer yargıları, yerleşik değerlerden kopmuş, fantezilere kapılmış, Atatürk'ü seviyor görünüp bazı eserleri ve yaklaşımlarını eleştiri konusu yaparak, "Yeni bir şey söyleyeceğim" diye ağzından çıkanların hangi sonuçlar vereceğini düşünmeden, dikkat çekmeye çalışan kişi. 70'yıllarda da Atatürk'e gardırop devrimcisi diyenler vardı. - Nasıl oluyor o? Bunlar "Atatürk fesi atmış, kadınların başını açmıştır. Üretim araçlarının sahibi eskisi gibiyse, asıl devrimi yapamamış demektir"; "İmamla öğretmeni barıştıralım; Atatürk'ün tarihi yanılgısını giderelim" diyenler o dönem zıpırlarıdır. Kemalizm'i ön plana alıp 'Onlar jakobendi' diyenler, ulus devletin kavramlarını anlamayanlar da bu dönemin örnekleridir. Ulus devletin AB ile Türkiye arasında engel teşkil ettiğini sanırlar. - Atatürk bir Kemalist miydi? Dogmalara karşı olduğunu, toplumun çağın gereklerine göre değişime uğramasının gerektiğini kendisi söylemiştir. Atatürk'ün oradaki önemli yaklaşımının özü; "Gerçeklerden kopmayın, kimliğinizi kaybetmeyin, ulusal bütünlüğünüzü bozmayın, modernleşin" dir. Bugün yaşasaydı ulus devlet kavramının üç kuşak sonra uğrayacağı değişimi eminim görürdü. Bugün bilmiyoruz AB'nin kaç kuşak yaşayacağını. Bunu bilmeden de, ulus devletin kazandırdıklarını pazara sürüp elimizden çıkaracak kadar enayi olmanın kabul edilebilir olduğunu düşünmüyorum. Biz arkadan geleceğiz, üç beş zıpıra uyup her şeyden vazgeçeceğiz, erimiş, kimliğini kaybetmiş bir toplum olacağız. Topluma karşı sorumluluk taşıyan bir aydın bunu kabul edebilir mi?

Günün Önemli Haberleri