Ok'tan Erdoğan'a ulema eleştirisi
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ulema" açıklamalarına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'tan tepki geldi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "türban" kararı
tartışmalarına ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ulema"
açıklamalarına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'tan tepki
geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, gazetecilerin
ısrarlı soruları üzerine bugün yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu konuda söz söyleme hakkı, mahkemelerin
değil din ulemasınındır" yönündeki sözlerine atıfta bulunarak,
"Eleştiri yöneltilirken, hukuk dışına çıkılmamalı, hele Anayasal
sistem, çağdaş ve uygar yaşam, demokratik Cumhuriyetimizin laik
devlet ve hukuk yapısı hedef alınmamalı, tam tersine bu sistem ve
değerler güçlendirilmelidir. Sorumlu mevkiinde olanların çok daha
duyarlı ve dikkatli olmaları, yüklendikleri görevin gereğidir"
dedi. Tüm siyasi partilerin her türlü eyleminin kesintisiz bir
şekilde takip edildiğine vurgu yapan Yargıtay Nuri Ok, AİHM'in
türban kararının ardından yaşanan tartışmaları değerlendirdi.
Kesinleşmiş mahkeme kararlarının eleştirilmesini normal karşılayan
Başsavcı Ok, kesinleşmiş kararların hem eleştirilebileceğini hem de
övülebileceğini dile getirdi. "Demokrasi özgür düşünce ve özgür
tartışma ortamını sağlayan yegane sistemdir" diyen Ok, demokratik
toplumda hem hak hem de görev olarak ortaya çıkan eleştirinin
kırıcı, sarsıcı ve rahatsız edici boyuta da ulaşabileceğine dikkati
çekti. Ok, "Yeter ki eleştiriler sağlam temele oturtulsun, iyi
niyet taşısın, haklı ve yapıcı olsun" şeklinde konuştu. AİHM'nin
verdiği kararların da eleştiri dışında olmadığını ifade eden Ok,
şunları kaydetti: "AİHM'nin türbanla ilgili kararı da elbette hem
hukukçular, hem siyasetçiler, hem de yurttaşlar tarafından
değerlendirilecek ve eleştirilebilecektir. Değerlendirme
yapılırken, eleştiri yöneltilirken, hukuk dışına çıkılmamalı, hele
Anayasal Sistem, çağdaş ve uygar yaşam, demokratik Cumhuriyetimizin
laik devlet ve hukuk yapısıyla çağdaş değerler hedef alınmamalı,
tam tersine bu sistem ve değerler güçlendirilmelidir. Sorumlu
mevkiinde olanların çok daha duyarlı ve dikkatli olmaları,
yüklendikleri görevin gereğidir. Demokrasinin, kendisini savunma ve
koruma hakkının mevcut olduğu tartışmasız kabul edilmektedir.
Anayasamız ve kanunlarımızda koruma imkan ve araçları ayrıntılı
olarak gösterilmiştir. Tehlike ve saldırı merkezlerine göre hukuk
kuralları vaz edilmiştir." Siyasi partilerin tüzük ve
programlarıyla eylemlerinin, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun
(SPK) oluşturduğu yasal temelden hareketle ve görevleri gereği
kesintisiz bir şekilde izlendiğini vurgulayan Ok, "Bu çerçevede
siyasi İslam'ın simgesi olarak takıldığı ulusal yargı organları
kararlarıyla de kabul edilen türbana üniversitelerde konulan
yasağın insan haklarına ve din özgürlüğüne aykırı olduğu iddiasıyla
açılan davanın AİHM'de reddedilmesi üzerine başlatılan ve
sürdürülen tartışma ve değerlendirme ortamında siyasi partilerin
kurumsal ve kişisel görüşleri, ileri sürdükleri düşünceler ve
beyanları bu aşamada öncekilerle birlikte değerlendirmiş
bulunmaktayız" dedi