Okan ve M. Ali kabusum oldu
Abone olOkan Bayülgen ve Mehmet Ali Erbil'in oynadığı filmler için bana da rol teklif edildi. Ancak becerememekten korktum.
Beyazıt Öztürk, nam-ı diğer Beyaz... 35 yaşında... O bir
kötümser, o bir kırılgan ve o hayata çabuk küsen, kendi deyimiyle
asla hırslı olmayan bir adam... Annesinin hiç büyümeyen oğlu. En
çok işini bitirip evine gittiğinde annesini, abisini ve yeğenlerini
gürünce mutlu olduğunu söyleyen Beyazla şovu, konukları, oyunculuğu
ve karakteri üzerine konuştuk. * "Kendimi bildim bileli
hastanelere, hükümetlere isyan ettim, bu bende mizah olarak ortaya
çıktı" diyorsunuz. Aynı isyan para ve ünden sonra nasıl devam
edecek yaşamınızda? Duygularda yıpranma oluyor. Babamın hastalığı
nedeniyle hastanelere çok gittik, memurluk nedeniyle Anadolu'yu çok
gezdik. Memur çocuğu edebiyatı yapmadan bunlar anlatılmıyor. En
üretken olduğum dönem en sıkıntılı olduğum dönemdi. * Hatalarını
kabul eden, çok da iddialı olmayan biri misiniz? Hırslı değilim.
Pesimistim. (karamsar) Hırslılardan da nefret ederim. * Hırssız
biri sizin olduğunuz noktaya nasıl gelir ve nasıl rekabet eder?
Bana biri "Abi olmuyor" desin, hiç ikiletmem. Radyodan atılmıştım,
herkes "Git sor neden seni işten atmışlar" dedi, sormadım. Hayatım
şöyle gelişti: Eskişehir'de okurken bir radyo beni çağırdı. Sonra
İstanbul'a Karacan Yayınları'na geldim. Number One TV'deyken Fatih
Altaylı beğendi, Kanal 6'ya girdim. Oradan da Kanal D'ye
çağırdılar. Hiçbir şekilde bir kişinin karşısına geçip, "Bana şans
verin" demedim. * Bu kadar çabuk hayata küsen biri kendisine
yöneltilen eleştiriler karşısında nasıl tavır alıyor? Sokakta,
"N'aber lan Beyaz" der biri, moralim bozulur. Konferansa giderim, 5
bin kişilik salonda, 30 kişi güzel soru sorar, biri çıkar "Eskisi
kadar iyi değilsin" der, ben onu takarım, çok üzülürüm. * Sinema
filmi çevirmeyi düşünüyor musunuz? Nihavend Mucize'de çok severek
oynamıştım. Dansöz filminde konuk oyuncuydum. Birçok filmden
teklifler almama rağmen kendime güvenip de oynayamadım. Çünkü hep
karşımda çok iyi oyuncular vardı, Okan Bayülgen, Mehmet Ali Erbil
gibi. "Onlar iyi oynamış, Beyaz becerememiş" diyecekler korkusundan
bugüne kadar oynayamadım. * Yurt dışında da neden talk show
yapanların çoğu erkek? Jay Leno ve Daniel Letterman gibi.. Akla tek
gelen Oprah Winfrey. Amerika'da bu işi nasıl yaptıklarını görünce,
bırak onların tırnağı olmayı stüdyodaki koltukları bile olamayız. *
Neden? Jay Leno'nun 800 kişilik bir ekibi var. Amerika'nın çeşitli
yerlerine dağılmış, sürekli espri üretiyorlar. Bu espriler 8
kişilik bir psikolog ekip tarafından değerlendiriliyor. Sonra Jay
Leno o esprilerden bir eleme yapıyor. * Siz nasıl çalışıyorsunuz?
Biz Allah kul dayanışmasıyla işi götürüyoruz. Programa çıkmaya 10
dakika kala "Ne yapsam da güldürsem?" diye düşünüyorum, o sırada
Allah yardım ederse iş iyi gidiyor. * Programınızın konuklarını kim
seçiyor? Reyting yapan 10 adam var. Hepsi kanal kanal geziyor.
Kiminin zaten programı da var. Bazıları programlarına çağırmasın
diye onları sen çağırmıyorsun. Örneğin ben Timur Selçuk'u, Bülent
Ortaçgil'i çok seviyorum ama onlar reyting yapmıyor. Zaten onlar da
bizim programa çıkmak istemiyorlar. * Reytingi güzel kadın mı
getiriyor? Yok öyle bir şey. Bülent Serttaş'ın geldiği programım o
gün birinci oldu. Kibariye, Ankaralı Turgut, Küçük Ceylan iyi
reyting yapıyor. Albüm satışı başka şey, reyting başka şey. Biz
İstanbul'un göbeğinde oturuyor ve çalışıyoruz. Gittiğimiz yerler
aşağı yukarı aynı, beğenilerimiz birbirine benzer. Edirne'de oturan
adamın beğenisi ise bambaşka. Reytingi onlarla yapıyoruz. *
Söylediklerinize gülen ama iki laf etmeyen kadınlar geliyor
programınıza. Zülfü Livaneli'yle konuştuğum kadar mankenlerle de
konuşuyorum. Mankenler programa katılmayı kabul ediyorlar. Güzel,
akıllı, başarılı kadınları da çağırıyorum. Örneğin Gülse Birsel
gelmedi. "Programlarda tutuk oluyorum" dedi, sonra Hülya Avşar
Show'a çıktı gerçi. Güzel kadın erkeklerin hoşuna gider ama benim
böyle bir özel uğraşım yok. Kaynak : Vatan