Oha yani dedirten iftar menüsü

Ramazan sofraları eskiden bir başkaydı. Zeytini hurması ve sıçak çorbabsıyla açılan sade iftarlar yerini kişi başına 130 YTL'yi aşan fiyatlara bıraktı. Fiyatı bir yana çorbaların içine 24 ayar altın bile koyuyorlar. ATV Haber'de ekrana gelen Çırağan Sarayı'ndaki iftar menüsüne olan tepkisini Sabah yazarı Balçiçek Pamir yazısıyla dile getirdi.

Çorbanın içine altın yaprak konulduğunu öğrenenen yazar şaşkınlığını şu sözlerle dile getirdi:

"Adam başı 130 küsur milyona yanında bir şeyler daha vermeleri gerek herhalde. Üstelik fiyata içecekler de dahil değilmiş" diye kocama takıldım. "Veriyorlar zaten" diye bir cevap geldi.
24 ayar altın veriyorlar. Ne? Nasıl yani? Yanlış yok. Zaten ATV de onun haberini yapıyor, çaktırmadan. Başını kaçırdığım için ne çorbası olduğunu yazamıyorum. Ama çorbanın içine 24 ayar altın yaprak katılıyormuş.
Altın yaprak mı ne demek? İncecik bir altın tabakası...Oha yani!
Ne işe yarıyormuş peki? Altının tadı mı güzel? İsteyen çorbama koymayın bana verin, bozduracağım diyebiliyor mu?
Bir merakım daha var, acaba iftara gelenlerin kullanacakları tuvaletlerdeki tuvalet kağıtları bizim evdekilerden farklı mı?

Kuş sütünün eksik olmadığı ve Ramazan ayında gösteriş ve israfın tavan yaptığı bu yemeklere tepkisini şu sözlerle ifade etti:

"Benim bildiğim, iftar sofraları sade olur. En azından biz ailemizden öyle gördük. Domatesi, peyniri, pidesi, zeytini asla unutmazdık.
Bir de hurma. Ayrıca çok güzel ev yapımı çorbalar hazırlanırdı. Dumanı üstünde tüterdi.Altın maltın da yoktu ama...
Kendimizi o sofrayla zengin sayardık. Herkes iftarını nerede istiyorsa yapar. Kimseye diyeceğim bir şey yok. Ama kantarın topuzu biraz kaçmadı mı? Böylesine gösteriş, yarısından çoğu çöpe atılan görkemli sofralar...
İslamiyet'in ruhuna aykırı değil mi?"