Oğuzhan Özyakup'tan itiraf: Ayrılmamı Şenol Güneş istedi
Abone olBeşiktaş'tan Hollanda Ligi takımlarından Feyenoord'a transfer olan Oğuzhan Özyakup, ''Feyenoord'a transferim gerçekleşmeden hocam da (Şenol Güneş) Beşiktaş'tan ayrılmam gerektiğini söyledi. Beni iyi biliyor, 4 yıl kulüpte teknik direktörlüğümü yaptı.'' dedi.
Devre arasında Beşiktaş'tan Hollanda Ligi takımlarından
Feyenoord'a kiralanan Oğuzhan Özyakup, Hollanda basınına konuştu.
Beşiktaş'ta oynadığı dönemle ilgili itiraflarda bulunan Oğuzhan, şu
ifadeleri kullandı;
''Robin van Persie, Arsenal'de hep bana karşı pozitifti. Genç oyunculara karşı iyiydi, oyuncu ve insan olarak bir örnekti. Maçta onunla karşı karşıya geldik... Çılgın bir andı ancak şu anda her şey daha iyi durumda. Daha gençtim ve belki farklı davranmalıydım. Robin de yaşananlar için, 'Futbolda böyle şeyler olabilir' dedi.
''Beşiktaş'ta zorlu bir dönem yaşadım''
Ben duygusal bir adamım ve Beşiktaş'ta zorlu bir dönem yaşadım.
Feyenoord'da uzun zaman sonra sağlıklı olarak bir maça çıktım. Bu
beni biraz rahatlattı, her şey harikaydı. Kerim Frei ile
karşılaştım, onunla herhangi bir problemim olmaz. Benim nasıl biri
olduğumu bilir, birbirimizi uzun süredir tanıyoruz. Ben kendi
oyunumu oynadım. Hocamız daha agresif olmamı isterse, bunu da
yapabilirim.
''Türkiye'de en sadık Beşiktaş
taraftarı''
Feyenoord, Türkiye'de Beşiktaş gibi. Biz 2016 yılında şampiyon
olmadan önce Beşiktaş 7 yıldır olamıyordu ve Galatasaray ile
Fenerbahçe'ye göre daha az şampiyonluğu vardı, Feyenoord da böyle.
Ama Türkiye'de en sadık ve arzulu, bağımsız taraftar kim diye
sorarsanız, Beşiktaş taraftarı derim. İstanbul'da bir semt takımı
ve stat da hemen Boğaz'da.
''Uzun zaman sonra ilk kez onun yanında
olabilidim''
Cumartesi günü annemin doğum günüydü ve uzun zaman sonra ilk kez
onun yanında olabilidim. Evde uyanıp iyi bir kahvaltı yapmayalı da
uzun zaman olmuştu. Tüm arkadaşlarımla en son ne zaman stada
gittiğimi de hatırlamıyorum, muhtemelen genç takımdaydım. Uzakta
yaşadıkça, böyle şeylerin önemini daha iyi anlıyorsun.
''Yine Arsenal'e giderdim''
Şu anda 27 yaşındayım ve 12 yıldır oyunuyorum. 15 yaşında Arsenal'e
gittim. Bu iyi gibi görünüyor ancak aynı zamanda çok zor. İlk kez
yaşadığın bir yerde aile kurmaya çalışıyorsun. İlk başlarda çok
fazla yolculuk yaptım. Song, Fabregas, Van Persie gibi isimlerle
birlikte oynadım. Genç olsaydım ve tekrar aynı ihtimal olsaydı,
yine Arsenal'e giderdim.
''Kafamı dinleyeceğim''
Gelecek hakkında düşünmüyorum, düşünmenin ne anlamı var ki? Burada
öncelikle tekrar mutluluğu bulacağım, iyi futbol oynayıp, kafamı
dinleyeceğim. Burada oynamak için bir şeylerden vazgeçtim, para tek
başına benim için en önemli şey değli.
''Şenol Güneş Beşiktaş'tan ayrılmam gerektiğini
söyledi''
Ben her zaman iyi bir sözleşme imzalayabilirim, bu beni
endişelendirmiyor. Önemli olan ne hissettiğimiz. Sadece iyi idman
yapmak ve maça çıkmak istiyorum. Hoca gönderiliyor, başkan istifa
ediyor... Böyle şeyler bir oyuncuyu yoruyor ve bunları son yıllarda
çok yaşadım. Yine futbolu düşünebiliyorum. Feyenoord'da kafamı
dinleyeceğim, buna ihtiyacım var. Son yıllarda fazlasıyla hareket
yaşadım. Tekrar formumu yakalamak için daha sakin bir ortama
gitmeliydim. Bunu düşünen de sadece ben değildim. Feyenoord'a
transferim gerçekleşmeden hocam da (Şenol Güneş) Beşiktaş'tan
ayrılmam gerektiğini söyledi. Beni iyi biliyor, 4 yıl kulüpte
teknik direktörlüğümü yaptı. Yakaladığımız tüm başarıyı bir anlamda
ona borçluyduk.
''Avrupa Şampiyonası'nda oynamak için
geldim''
2 kez şampiyon olduk ve Şampiyonlar Ligi'nde de grupta lider olduk.
Şenol Güneş bana, 'Eğer sakince futbolunu oynayabileceğin bir yer
bulursan, bu şansı değerlendir' dedi. Pepe'ye de aynısını
söylemişti. Beşiktaş'ta kalabilirsin ancak 1-2 kötü maç sonrasında
oklar sana döner. Türk basınına da 'Ozzy hep mutsuz' dedi. Ona göre
iki şey yapmalı, futbol oynamalı ve mutlu olmalıydım. Benim amacım
da bu. Feyenoord'da Türkiye ile Avrupa Şampiyonası'nda oynamak için
geldim.
''Bu neredeyse imkansız bir şey''
Türkiye'de Beşiktaş ile Emmen'e karşı oynasan, topu alır ve boşluk
aramaya başlarsın. Rakip genellikle 5-3-2 şeklinde dizilir ve
boşluk vermemeye çalışır. Burada ise ben oynamaya çalışan bir takım
gördüm karşımızda. Daha fazla boşluk buluyorsun, Türkiye'de alışık
olduğumdan farklı bu. Bunu gerçekten sevdim. Dili de
biliyorum. Beşiktaş'ta 7 yıl oynadım. Bu neredeyse imkansız
bir şey. Eğer kulüpte işler kötü giderse, oklar ilk olarak sana
dönüyor. Maktıklı gibi ama ben adil olmadığını düşündüm. 2 sezon
üst üste şampiyon olduk ve sonraki 2 yılda her şey değişti. Atiba
ve ben şampiyonluk kazanan takımdan kalan 2 oyuncuyduk.
''Aylarca maaş alamadım''
İşler kötü gittiğinde, taraftarlar seni ıslıklamaya başlıyor. İyi
zaman geçirmek için oradaydım ve bir anda işler sarpa sardı. Avrupa
Ligi'nde gol attığımda taraftarlara doğru bir hareket yaptım,
parmaklarımla kulaklarımı kapattım. Çok akıllıca bir hareket
değildi. Ben duygusal bir adamım. Kulüp için her şeyi verdim,
aylarca maaş almadım çünkü ödeyemiyorlardı. Yabancı oyuncular
etkilenmiyordu, onların FIFA tehdidi ve arkalarında banka garantisi
vardı ama yerli oyuncular bunları yapamazdı. Ben de, 'Para sonra
gelir' derdim. Sonrasında sana böyle davranılması... Yine de
taraftarlar bunu bilmiyordu.
''Mobilya gibi oluyorsun''
Pepe harika bir oyuncu, ona büyük saygım var. Saha dışında da çok
farklı bir isim. Sahada büyük bir adam, bir iş bitirici. Real
Madrid'de 10 yıl geçirmiş bir oyuncu. Pepe bana, tecrübeden
bahsederken, bir oyuncunun en fazla 5 yıl bir kulüpte kalması
gerektiğini söyledi. Sonrasında o takımın başkanı, yöneticileri,
taraftarları için 'mobilya' gibi oluyorsun diyordu. Biraz haklıydı,
ben de dediğini yaptım. Şu anda Rotterdam'dayım.
''Annem Hollanda'da oynamamı istiyordu''
Hollanda'ya dönmek garipti. Burada doğdum ve büyüdüm, AZ'de eğitim
aldım, Hollanda Milli Takımı'nın alt yaşlarında da oynadım ama A
takıma çıkmadım. İnsanlar beni Türkiye ile Hollanda'ya EURO 2016
elemelerinde attığım goller ile hatırlıyor. Beşiktaş'a
gitmeden önce, Hollanda'dan birkaç kulüp ile temasa geçtim ancak
yaşım nedeniyle geri dönmeyi tehlikeli olarak gördüm. 19 yaşında
geri dönmek, tekrar arkadaşlarının arasına katılmak tehlikeli
geldi. Futbola odaklanamam diye düşündüm. Annem Hollanda'da
oynamamı istiyordu ancak babamın fikri başkaydı.
''Hollanda'daki insanlar daha gösterişsiz
yaşıyor''
Geldiğim ilk günden farklılığı hissettim. Tecrübenin ya da
taraftarların fanatikliğinin dışında, küçük şeyler fark ettim.
Türkiye'de iyi oyuncular genelde şımartılıyor. İdmandan sonra her
şeyini geride bırakıyorsun ve onları toplayıp senin için stada
getiriyorlar. Emmen maçında ise herkes kendi kramponunu yanında
getirdi. Maçtan sonra da oyuncular ayakkabılarını temizliyor. Küçük
şeyler, büyük fark yaratır. Hollanda'daki insanlar daha gösterişsiz
yaşıyor.''