Öğretmenin adı bile yok
Abone olBağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı 24 Kasım ile ilgili şunları söyledi.
Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı'nın, 24
Kasım Öğretmenler Gününde sendika genel merkezinde yaptığı
kahvaltılı basın toplantısı düzenledi.
Her Öğretmenler Gününde olduğu gibi bu 24 Kasım’da da öğretmenlere
methiyeler dizilecek. Politikacılar; sana gereken değeri veremedik,
senin kıymetini bilemedik öğretmenim diyerek vicdanlarını
rahatlatacaklar. Gazete ve televizyonların en mutena köşeleri,
pazarda limon satan, çamaşır satan, geçim sıkıntısı içinde
bocalayan öğretmen manzaralarına ayrılacak. Yöneticiler
öğretmenliğin anlam ve önemine yönelik "övücü, kutsayıcı” ve hatta
gözyaşlarıyla fonlanmış konuşmalar yapacak. Bu Öğretmenler Günü’de,
öğretmenlerin sorunlarına ve sıkıntılarına çözüm vaatlerinin havada
uçuştuğu, yerine getirilmeyen sözlerin birbiri ardına verildiği,
bugünü ve yarını öğretmenlerimize borçlu olduğumuz nutuklarının
bolca atıldığı tören ve konuşmalarla geçiştirilecek.
Her konuşmalarında eğitim ve öğretmenin önemiyle ilgili hamasi
nutuklar atan Sayın Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı bizlere “pembe
tablolar” çizmeye ve bizi kandırmaya çalışmasın. Öğretmenler Günü,
yapılacak şeylerin, vaatlerinin değil, yapılan işlerin gururla
anlatıldığı bir gün olmalıdır. Ekonomik, mesleki, özlük ve
demokratik sorunlar altında kıvranan öğretmenler arasında; ücretli
etüt, kurs yapma ve özel ders verme gibi işler yanında ek olarak
ta, taksi şoförlüğü, garsonluk, pazarlamacılık, seyyar satıcılık
adeta "olağan bir durum" olarak görülmeye başlanmıştır. Öğretmenin
kafası, ayın sonunu nasıl getiririm hesapları ile meşguldür.
Aile sorumluluklarını bile yerine getirmekte zorlanan, adeta
vitrinlerin önünden geçmeye utanan, ekonomik sıkıntılar altında
inim inim inleyen biz öğretmenlerin 50-60 kişilik sınıflarda nasıl
faal olmasını bekleyebilirsiniz. Öğretmenlerin yoksulluk sınırında,
hizmetli, memur gibi diğer eğitim çalışanlarının açlık sınırının
altında maaş aldıkları bir ülkede, kaliteli bir eğitimden nasıl
bahsedebilirsiniz?
Bütçeden Eğitime ayrılan paydan ve Eğitim Çalışanlarının maaşından
ve sosyal ihtiyaçlarından tasarruf yapmak suretiyle bütçe
açıklarını kapama ya da enflasyonu düşürme arayışı doğru olmadığı
gibi Eğitim Çalışanlarını da görev yapamaz hale getirmiştir.
Öğretmenine şaşı bakan, kör bakan hükümetlerin durumu bindiği dalı
kesen kişinin durumu gibidir. Fizik kanunlarına göre bindiği dalı
kesenin başına ne geliyorsa, hükümetin başına da aynısının gelmesi
kaçınılmazdır. Eğitimcileri küstüren hükümetlerin iflah olmadığı
da, zaten tecrübeyle sabittir.
Sayın Başbakanın 4 yıl önce seçim meydanlarında verdiği “eşit işe
eşit ücret” vaadi de havada kalmıştır. Bu gün kamuda en düşük
ücreti eğitimciler almaktadır. Biz hükümetin adil davranmasını ve
diğer çalışanlarla durumumuzu adil bir şekilde eşitlemesi
gerektiğini söylüyoruz. Dünya da eğitimcilerine bu denli cimri
davranan başka bir ülke yoktur. Bu anlayış devam ettiği müddetçe,
topal yürüyen bu eğitim sistemiyle, koşarak kalkınmayı ve
çağdaşlığı yakalamamız mümkün görünmemektedir.
800 YTL maaşı reva gördüğümüz öğretmen çadırda yaşasa,
battaniyelere sarılarak ısınsa, başkalarının verdiği giyeceklerle
yetinse, çocuklarını okula göndermese, hastalanmasa, iş yerine
yürüyerek gidip-gelse, haberleşme ihtiyaçlarını tamamen kısıtlasa
aldığı ücret karnını doyurmaya yetmemektedir. Ekonomik, mesleki ve
özlük sorunları altında gittikçe artan bir umutsuzluk içinde
mesleğine küsmüş duruma getirilen öğretmenlerin haklarında bir
iyileştirme yapmak adına her 24 Kasım Öğretmenler Gününde tüm
eğitim çalışanlarına bir maaş oranında ikramiye verilmesini
istiyoruz.