Öğretmen maaşı burs niteliğinde
Abone olTürkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, öğretmenlerin düşük ücrete mahkum edildiğini belirte...
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd.
Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, öğretmenlerin düşük ücrete mahkum
edildiğini belirterek, “Şu anda ’maaş’ adıyla ödenen paralar
gerçekte ancak ’burs’ niteliğindedir" dedi.
Eğitimcilerin ücretlerinin yetersiz olduğuna ilişkin yazılı bir
açıklama yapan Hanefi Bostan, “Ülkemizin geri kalmışlık çemberinin
kırılmasında ve geleceğin mutlu, güçlü ve müreffeh, daha saygın
Türkiye’sinin inşa edilmesinde bir numaralı belirleyici faktör olan
bilim yuvalarının ve mütevazı bilim insanlarının, nasıl
geçineceklerini düşünmeyi ön plana çıkarmak zorunda bırakılmaları
büyük felaketlerin kapıda olduğunu göstermektedir. Öğretmenlerin
Mesleği bilim üretmek ve bilim öğretmek olan, ülkemizin en iyi
yetişmiş beyinleri, sürekli olarak düşük tutulan ücretleriyle
mahkum edildikleri geçim sıkıntıları dolayısıyla mutlu değillerdir.
Bu da onların hem bilim üretmelerinde ve hem de gençlerimizi
yetiştirmelerinde tam verimli olmalarını çok ciddî surette
engellemektedir” dedi.
Öğretmenlerin düşük ücret almasını eleştiren Hanefi Bostan, “12
yıldan beri iş başına gelen hükümetler; ‘Akademisyeni düşük maaşa
mahkûm ederek üniversiteyi hizaya getirme’ politikasını
sürdürmektedir. Bu politikalar akademik personeli parasal bakımdan
çok büyük, çok derin ve çok ciddî bir bunalıma itmiş bulunmaktadır.
Şu anda ’maaş’ adıyla ödenen paralar gerçekte ancak ’burs’
niteliğindedir. Bu maaşlarla geçinmek ve hele bir de bilimsel
çalışma yapmak imkânsızdır. Maaş düşüklüğü, üniversitenin ve
üniversite hocalığının saygınlığını çok tehlikeli bir şekilde
aşındırmaktadır. Üniversite hocaları, yeni mezun olup işe başlayan
talebelerinden daha az maaş alma konumuna getirilmiş
bulunmaktadırlar.Daha doğrusu üniversite hocaları sefalet
girdabında ölüm-kalım savaşı vermektedir” şeklinde konuştu.
Eğitimcilere verilen ücretlerin yoksulluk sınırı altında olduğunu
vurgulayan Hanefi Bostan sözlerini şöyle sürdürdü:
“On iki yıldır akademik personele âdeta kasıtlı olarak düşük ücret
politikası uygulayan iktidar, kıdemli profesörler ( görev tazminatı
ile birlikteki maaşları ) dışındaki bütün öğretim elemanlarını
yoksulluk sınırının altında, sefalet düzeyinde bir maaşa mahkûm
etmiş bulunmaktadır. nNitekim 15 Ağustos 2013 tarihi itibariyle 1
bölü 4’deki en kıdemli profesör 4 bin 729 lira, en kıdemli doçent 3
bin 376 lira, en kıdemli yardımcı doçent 2 bin 706 lira, en kıdemli
öğretim görevlisi ve okutman 2 bin 395 lira ve 4 bölü 9’daki en
kıdemli araştırma görevlisi de2 bin 331 lira maaş almaktadır”.
Türkiye’deki öğretmen ücretleriyle dünyadaki öğretmen ücretlerini
kıyaslayan Bostan, “Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme
Merkezi’nin yapmış olduğu 2013 Temmuz ayına ait asgari geçim
endeksi sonuçlarına göre ülkemizde dört kişilik bir ailenin
yoksulluk sınırı (Asgari Geçim Endeksi) 3 bin 600,6 liradır.
Görüldüğü gibi profesörlerin dışındaki bütün üniversite hocaları
yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Üniversitelerimizdeki hocalar
dünyadaki meslektaşlarıyla mukayese edilince; onlardan 3- 5 kat
daha az maaş aldıkları ortaya çıkmaktadır. Nitekim Kanada’da bir
öğretim elemanı aylık 5 bin 733- 9 bin 485 dolar, Amerika Birleşik
Devletleri’nde4 bin 950 - 9 bin 118 dolar, Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde 9330 dolar, Suudi Arabistan’da 8 bin 524 dolar,
İngiltere’de 8 bin 369 dolar, Malezya’da 7 bin 864 dolar, dolar
maaş almaktadır. Ülkemizde öğretim elemanları Brezilya ve
Kolombiya’daki meslektaşlarından daha az maaş alır konuma
getirilmiştir” ifadelerini kullandı.
Ücretlerin iyileştirilmesi gerektiğini belirten Hanefi Bostan
sözlerini şöyle tamamladı:
“Üniversite Hocalarına reva görülen maaş zulmünün, sefalet boyutuna
ulaştığı bilimsel verilerden açıkça ortaya çıkmaktadır. Yardımcı
doçentler, öğretim görevlileri, okutman ve araştırma görevlileri
bir teknisyenden daha az maaş alır hale düşürülmeleri ayıbı da
sorumlu ve yetkililer için yeterli olsa gerekir. Üniversite
hocalarına hem statülerine uygun ve hem de bilim yapabilmelerine
elverişli bir ortamın sağlanabilmesi için gereken ücret zammı en az
yüzde 50 olması gerektiği hâlde, sarı sendikanın öncülüğünde sıfır
ek ödemeye mahkum edilmeleri şok etkisi meydana getirmiştir.”
(İHA)