Öger, Bild Gazetesi'nden dertli
Abone olAlmanya ile ilgili yaptığı açıklamaların yanlış anlaşılması nedeniyle manşetlere taşınan Vural Öger, kendisine yönelik iddiaları değerlendirdi.
Ünlü turizmci ve Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Avrupa
Parlamentosu (AP) 10. sıra adayı Vural Öger sembolik olarak
"Döner-kebap köşesine sıkıştırılmak" istendiğini söyledi.
Almanya'nın geleceği ile ilgili yaptığı açıklamaların yanlış
anlaşılması nedeniyle manşetlere taşınan Öger, Spiegel-Online'a
verdiği demeçte, Bild gazetesinin kendisine yönelik karalama
kampanyasına içerlediğini söyledi. Gazetenin kendisini;
"Döner-kebap köşesine sıkıştırmak istediğini" belirten Öger "Benim
yerim orası değil. Ben laiklik ilkeleri içinde yetişmiş birisiyim.
Bild gazetesinin yaptığı beni incitti" dedi. Bild gazetesi köşe
yazarı ve yorumcusu Franz Josef Wagner'in kendisine "Öger Efendi"
şeklinde hitap etmesi ve "Türkler'in Avrupa'ya haremi
getirebilirler" şeklindeki açıklamalarını ırkçı bulup bulmadığı
sorusunu yanıtlayan Öger "Bunlar ucuz klişelerdir. Ancak siyaset
hayatına atıldıktan sonra kendi kendime bazı insanların neden basın
organları için sadece bir obje olduğunu soruyorum. Ben önce bir
insanım, daha sonra politikacı ve işadamıyım. Bild'in yaptığı
demokratik bir topluma yakışmıyor" dedi. "Alman kadınlarının daha
çok çocuk yapmaları gerekir" şeklindeki açıklamasının tamamen
çarpıtıldığını vurgulayan Öger, şunları söyledi: "Ben kim oluyorum
da Alman kadınlarını daha çok çocuk yapmaya çağırıyorum? Ben sadece
demografik araştırmalara dayanarak Almanya'da doğumların
gerilediğini, dolayısıyla nüfus artışının olmadığını söyledim. Bu
sebeple de Alman ailelerin daha çok çocuk yapmasını tavsiye ettim."
Açıklamalarının yanlış anlaşıldığını ifade eden Öger "Ben Alman
vatandaşıyım ve 3 çocuk babasıyım. Benim çocuklarım Almanya'da
kalıcı. Beni, Alman toplumunun geleceği ilgilendiriyor. Hiç kimse
nüfusumuzun her sene 200 bin daha gerilediği konusunda kafasını
yormak istemiyor galiba?" diye konuştu. Öger, "Hakkınızda neden
kampanya yapılmasına gerek duyuluyor" sorusunu ise "Ben SPD
adayıyım. Ve SPD partisinin CDU'ya yakın çevreler tarafından
saldırıya uğraması gerekiyor. Ben sadece hedefe gitmek için bir
aracım" şeklinde yanıtladı. "Viyana'nın kuşatılması tarihte
başarılı olmadı, ancak bu göç ile başarılacak" şeklindeki
açıklamasına nasıl baktığı sorusunu da yanıtlayan Öger, "Bunlar
gülünç şeyler. Bielefeldli tarihçi Hans-Ulrich Wehler'in, 'Türkiye
hiçbir zaman AB'ye üye olmayacak ve Türkler Avrupa'nın düşmanıdır'
seklindeki açıklamalarına verdiğim esprili bir cevaptı" dedi. Nüfus
artısı ile ilgili raporlara bakıldığında Alman nüfusunun 25 milyona
ineceği ve yabancıların nüfusunun 35 milyona çıkacağının altını
çizen Öger "Almanlar'ın akıllı bir aile politikası uygulamasının
zamanı geldi" şeklinde konuştu. Bild'in haberinden sonra Türk
gazetelerinin açıklamalarını çarpıtmadan yansıttığına değinen Öger
şunları kaydetti: "Ben de yaptığım açıklamaların yanlış
anlaşıldığını ve çarpıtıldığını bir çok defa söyledim. Ben
Almanya'da yasadığım sürece önyargıları ortadan kaldırmak ve uyumu
desteklemek için çalıştım. Ben ilk olarak 'Kürt' kelimesini
kullandım. Ben bir çok defa acımasızca Kur'an kurslarını ve
başörtüsünü destekleyen çevreleri eleştirdim. Neden bunlar
görülmüyor?" "AÇIKLAMALARIM ÇARPITILMAK İSTENİYOR" Kesinlikle bir
"Maço Türk" yapısında olmadığını ve kendisini Türkiye sevdalısı
olan bilinçli bir Alman vatandaşı olarak gördüğünü vurgulayan Öger,
"Açıklamalarım çarpıtılmak isteniyor. Hiçbir zaman içimde
milliyetçi düşünce taşımadım ve her zaman da uç eğilimlere karşı
oldum" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda
isminin ön planda gelmesine de değinen Öger, "Bunu başkaları da
istiyor. Ancak Türkiye bugün itibariyle AB'ye girecek durumda
değil. Biz sadece Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesini
tartışıyoruz. Bu hemen Türkiye'nin AB'ye gireceği anlamına gelmez.
Türkiye ancak Kopenhag kriterlerini yerine getirirse AB'ye
alınacaktır" açıklamasında bulundu. 11 Eylül saldırılarından sonra
Türkiye'nin İslam dünyası ile atılacak köprüler açısından önemli
bir rol kazandığının altını çizen Öger, şöyle dedi: "Ben kültürler
savasından yana değilim. Diyalogdan yanayım. Türkiye, laik toplum
yapısıyla İslam dünyası için bir örnek teşkil edebilir. Türkiye'ye
ret cevabi verirsek. İslam dünyası tamamen kendini geri çekecektir.
Bizim güneyimizde petrol rezervleri azalan ve demokratik sistemin
islemediği bir ortamda 50 sene sonra 1.5 milyar insan yasayacak. Bu
büyük bir tehlike potansiyelidir." Almanya'nın 1963 yılında CDU'lu
Dışişleri Bakanı Walter Hallstein aracılığıyla Türkiye ile
işbirliği anlaşması yaptığını hatırlatan Öger, "Diger CDU'lu
hükümetler de bu çizgide devam ettiler. Bu sebepten dolayı şimdi ki
CDU'nun Türkiye'ye olan tavrını anlamıyorum" dedi. Türkiye'nin AB
üyesi olması için önünde uzun bir sürecin olduğunu ve bunun 20 ile
30 seneden önce gerçekleşeceğinin zor gözüktüğünü açıklayan Öger
uzun vadeli düşünmek gerektiğini belirterek, "30 sene sonra
Avrupa'da ve dünyada ne tür gelişmeler ve ortamın nasıl olacağını
kim bilebilir? Benim görüşüme göre Türkiye'de hayat şartları
düzelirse, Türkiye'den Avrupa'ya göç yerine Avrupalı Türkler
anayurtlarına geri döneceklerdir" diye konuştu. Türkiye'nin AB
üyeliğine karsı olan Almanya'nın eski başbakanlarından Helmut
Schmidt'in (SPD) görüsüne saygı duyduğunu açıklayan Öger, "Sayın
Schmidt Türkiye'nin AB üyeliğini ve AB'yi tarihsel ve kültürel
açıdan değerlendiriyor. Ancak ben Avrupa'nın geleceğine bakıyorum.
Avrupa sadece Newton, Descartes, Betthoven demek değildir.
Soykırım, sömürgecilik ve içinde şeytan olduğu iddia edilen
insanların yakılarak kül edilmesi de Avrupa'nın bir gerçeğidir.
Almanya'da da 70 yıl önce çok daha değişik bir değer anlayışı
vardı" görüşünü savundu.