ÖFK'lar yeni yasadan memnun
Abone olÖzel finans kurumlarının (ÖFK) Yeni Bankacılık Yasası'nda ''katılım bankaları'' olarak tanımlanmasını Özel Finans Kurumları Birliği Dönem Başkanı Ufuk Uyan beğendi.
Özel finans kurumlarının (ÖFK) Yeni Bankacılık Yasası'nda
''katılım bankaları'' olarak tanımlanmasının, bu kurumların ulusal
ve uluslararası finans çevrelerinde tanınabilirlik ve kimlik
sorununu çözmede daha etkin katkı sağlayacağı bildirildi. Kuveyt
Türk Genel Müdürü ve aynı zamanda Özel Finans Kurumları Birliği
Dönem Başkanı Ufuk Uyan, dünyada aynı ilke ve yöntemleri kullanan
benzeri kurumların ''faizsiz banka'' ve benzer adlarla
isimlendirildiğini, ''özel finans kurumu'' ibaresinin ise sadece
Türkiye'de kullanıldığını söyledi. Özel finans kurumu yerine artık
''katılım bankası'' ifadesinin kullanılmasının, yaptıkları asıl
faaliyetin bir tür bankacılık olduğunu daha net olarak ifade
edeceğini dile getiren Uyan, ''Banka sözcüğü, ulusal ve
uluslararası finans çevrelerinde tanınabilirlik ve kimlik sorununu
çözmede daha etkin katkı sağlayacaktır'' dedi. ''Katılım''
kelimesinin ise yapılan bankacılık türünün kar ve zarara katılma
esasına dayalı bir bankacılık olduğunu ifade etmeyi amaçladığını
belirten Uyan, şunları söyledi: ''Banka ibaresi ile kamu ve özel
sektörde, kuruluşlarımızın nitelik ve faaliyet alanlarının
sınırları ile ilgili tereddütler azalacaktır. Ayrıca, uluslararası
finans kuruluşları ve bankalarla yürütülmek zorunda olunan muhabir
ilişkilerinde ilişki kurmada ve bazı sorunları çözmede katkı
sağlayacaktır. Kurumlarımızın sadece isimleri ve unvanları
değişmiş, buna karşılık yaptıkları iş, çalışma prensipleri ve
yöntemlerinde herhangi bir değişiklik olmamıştır.'' ''CİDDİ FON
KAYNAKLARI TÜRKİYE'YE AKACAK'' Ufuk Uyan, daha iyi tanınma, nitelik
ve faaliyet alanının sınırlarıyla ilgili tereddütleri giderme gibi
bazı sorunların, katılım bankası adıyla kısa sürede aşabileceğine
inandıklarını belirterek, ''Bankalarımızın yeni dönemde, daha
aktif, müşteri tatminine ve hedefe odaklanmış, iç ve dış
potansiyelden daha fazla pay alan ve sektördeki payını en geç 10
yıl içinde yüzde 10'a çıkaracak bir vizyona ulaşması
öngörülmektedir'' dedi. Öte yandan 1.5 yıl gibi kısa sürede ikiye
katlayan petrol fiyatlarının, körfez bölgesinde yarattığı yeni
sermaye birikiminin, dış yatırımcılara istikrarlı ve güvenli bir
ortam sunma konusunda çaba gösteren Türkiye için önemli bir
potansiyel oluşturduğunu anlatan Uyan, katılım bankalarının gerek
bu bölgelerdeki ortaklarının, gerekse yeni yatırımcıların
Türkiye'ye yapacakları doğrudan ya da dolaylı yatırımlar için her
türlü aracılık hizmetine hazır olduğunu söyledi. Uyan, bu bölgeden
yapılacak portföy yatırımları için bölgeye yönelik mali
enstrümanların çıkarılmasının bu tür sermaye akışını
hızlandırabileceğini ifade etti. Uyan, ''Yeni düzenlemeler ve
Uluslararası piyasalardaki faizsiz finans çalışmalarının Türkiye'de
de uygulanabilir hale getirilmesi ciddi fon kaynaklarının
Türkiye'ye akmasını sağlayacaktır'' dedi. Milyar dolarlık büyük
fonların Ortadoğu'da ve Amerika'da toplandığını belirten Uyan,
uygun hukuki altyapının hazırlanması halinde bu fonların Türkiye'ye
yönelmesinin de mümkün olabileceğini kaydetti. FON BÜYÜKLÜĞÜ 10
MİLYAR DOLARI AŞACAK Asya Finans Genel Müdürü Ünal Kabaca, yeni
kanunla ÖFK'ların isimlerinin dünyadaki uygulamaya benzer hale
getirilmesinin yanı sıra ÖFK'lar arasında toplanan fonların
güvencesini sağlamak üzere kurulan ''Güvence Fonu''nun da Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiğini, tüm bankacılık sistemi
için tek bir sigorta şemsiyesi oluşturulduğunu söyledi. Kabaca,
banka ibaresinin uluslararası tanınma açısından önemli olduğunu
vurgularken, yurt içinden ÖFK olarak bilinen kurumları için banka
tanımının yerleştirilmesinde biraz zorluk yaşanabileceğini ifade
etti. 2005 yılının 9 aylık döneminde ÖFK'ların topladıkları fon
büyüklüğünün 5 milyar 764 milyon dolar seviyesinde olduğunu
bildiren Kabaca, ''Bu büyüklük yeterli olmamakla birlikte
önümüzdeki dönemde artış eğilimindedir. Bir kaç yıl içinde bu
tutarın 10 milyar doları aşacağına inanıyoruz'' dedi. 2001
yılındaki büyük ekonomik krizden sonra dağıtım kanallarını
artırmaya ağırlık veren ÖFK'ların pazardaki paylarını da arttırma
eğilimine girdiklerini ifade eden Kabaca, şunları söyledi: ''2001
yılında bir ara yüzde 1.1'lere kadar gerileyen pazar payları şu
sıralar yüzde 3.3'lere kadar yükselmiş durumdadır. ÖFK'ların toplam
kullandırılan krediler içindeki payı ise yüzde 5'lere ulaşmaktadır.
Daha çok KOBİ niteliğindeki firmalarla çalışılmakta ve Türkiye'nin
her bir bölgesine kurumsal ve bireysel anlamda hizmet
götürülmektedir.'' ''TÜRKİYE CAZİBE MERKEZİ HALİNE GELECEK''
Albarakatürk Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz ise, Türk mali sistemine
1985 yılında yeni bir finans modeli olarak katılan ÖFK'ların,
faaliyetlerini 20 yıldır kesintisiz olarak sürdürdüğünü söyledi.
Kar/zarar katılma esasına göre fon toplayan ve bu fonları yine
bankacılıktan farklı olarak üretim desteği, finansal kiralama,
proje bazında kar/zarar ortaklığı biçiminde değerlendiren
ÖFK'ların, bunun yanı sıra faizli işlem kapsamına girmeyen her
türlü bankacılık hizmetini de verdiğini anlatan Büyükdeniz, ''Geçen
20 yıllık süre özel finans kurumlarının Türk mali sisteminin
tamamlayıcı ve gerekli müesseseleri olduğunu ortaya çıkarmıştır''
dedi. Türkiye'nin toplam potansiyeli dikkate alındığında,
kar/zarara katılma esasına göre toplanabilecek fonların büyümeye
açık olduğu görüldüğünü ifade eden Büyükdeniz, şöyle devam etti:
''Faizsiz bankacılık konusunda en iyi mevzuat ve uygulama
altyapısının Türkiye'de olduğu bir gerçektir. Sisteme yeni finansal
enstrümanların ilavesiyle Türkiye bu alanda bir cazibe merkezi
haline getirilebilir. Gerek politik gerekse ekonomik ortamın
istikrarlı, finansal ürün seçeneklerinin fazla olduğu bir Türkiye
her zaman cazibe merkezi olmaya adaydır.''