Öfkenizin taşmasını nasıl önlersiniz?
Abone olÖfkelendiğinizde gözünüz hiçbir şeyi görmüyor mu? İşte öfke patlamalarını önleyecek yöntemler...
İşte öfkelendiğinizde size iyi gelecek
yöntemler...
Gevşeme:
Derin derin nefes alın, sakinleştirici durum ve manzaraları
zihnimizde hayal ederek canlandırmaya çalışın .Bu sakinleşmemize
yardımcı olur.
Deneyebileceğiniz bazı basit yöntemler
şunlardır:
Karnınızı dolduracak şekilde derin nefesler alın; göğsünüzün üst
kısmıyla nefes almanız sizi rahatlatmaz. Nefes alıp verdiğinizde
göğsünüz değil, karnınız şişmelidir.
Derin nefeslerinizi alırken, kendi kendinize tekrar tekrar
“Gevşe!” ya da “Sakin ol!” diyerek telkinde
bulunun.
Hayal ederek sizi gevşetecek bir yer ya da ortamı düşünün ve
gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Geçmişte çok sakin olduğunuz bir
yeri hatırlayın.
Bu teknikleri hergün pratik yaparak ezberlerseniz, daha sonra
karşılaşacağınız gergin ortamlarda otomatik olarak
uygulayabilirsiniz.
Düşünceleri Değiştirme
Öfkeli insanlar düşüncelerini küfrederek, bağırıp çağırarak ifade
etme eğilimindedirler. Kızgın olduğumuz zaman genellikle, olayları
istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılarız. Bu tür düşünce
biçimlerinizi farkedin ve yerine daha mantıklı olanları
yerleştirin.
Örneğin kendi kendinize, “Eyvah, herşey mahvoldu!”
gibi bir şeyler söylemek yerine, “Dünyanın sonu değil ve
buna şimdi öfkeleniyor olmam bu olayı olmamış hale
getirmeyecek.” diyebilirsiniz. Her iki düşünceyi de
zihninizden geçirerek deneyin. Öfkenizin hangi düşünceyle arttığını
ya da azaldığını görün.
Farkında olmadan çok sık kullandığımız ve bizi kızgınlık
duygularına hazırlayan, “asla” ya da “her
zaman” gibi sözcükleri zihninizde yakalamaya çalışın.
“Hiç bir şey asla düzelmeyecek ” ya da
“Her zaman haksızlığa uğrayan ben olurum.” gibi
cümleler oldukça hatalıdır. Öfke duygunuzda haklı olduğunuzu
düşünmenize de yol açar. Durumla ilgili yargıyı koyduğunuz için
problemin çözümüne de katkıda bulunmaz.
Mantık öfkeyi yener, çünkü öfke haklı bir nedene bağlı olsa
da, çok çabuk mantık sınırlarını aşabilir. Bu yüzden
öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının. Kendinize
“Tüm dünyanın size kazık atmaya çalışmadığını”
hatırlatın. Sadece, yaşamın iniş ve çıkışlarından bazılarını
yaşadığınızı düşünün. Öfkenizin kontrolden çıkmaya başladığı her
zaman, bu yönteme başvurun. Bu daha dengeli bir bakış açısını
yakalamanıza yardımcı olacaktır.
Öfkeli insanlar her şeyi talepkar bir şekilde isterler,
diğer deyişle kendilerine hak görürler. Bu durum, adalet
için de böyledir, takdir, kabul, onay, vb. için de böyle. Herkesin
bu değerlere ihtiyacı vardır. Elde edemeyince hepimiz
üzülür, incinir, hayal kırıklığına uğrarız. Ama kızgın ve
öfkeli insanlar, bunları talep ederler. Talepleri karşılanmayınca,
hayal kırıklıkları engellenme duygusuna, o da öfkeye döner.. Bu
insanlar, düşünceleri üzerinde çalışıp onları yeniden
yapılandırırken, bu talepkàr özelliklerinin farkına varmalı ve
“beklentileri”ni, “arzular”a dönüştürmelidirler. Diğer deyişle,
istediği herhangi bir şey için, “Bana verilmeli” ya da “Benim
olmalı” demek yerine, “Bana verilmesini isterdim.” diye düşünmenin
daha sağlıklı olduğunu görmelidirler.
Problemi çözme
Bazen öfke duygularımız yaşamımızdaki gerçek ve kaçınılmaz
sorunlardan kaynaklanıyor olabilir. Kızgınlık duyguları böyle
zamanlarda bu zorluklar karşısında yaşanan doğal ve sağlıklı
duygulardır. Böyle durumlardaki en yararlı tutum; önce durumu
değiştirip değiştiremeyeceğimizi araştırmaktır.
Değiştirebileceğimiz bir şeyse çözüm yolları
araştırılabilir. Değiştirilemeyecek bir durumsa, çözüm için
uğraşmak yerine, yapılacak en iyi şey sorunla yüzleşmektir.
Elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın ama,
yanıtları hemen bulamıyor, sonuca hemen ulaşamıyorsanız, kendinizi
cezalandırmayın.
Daha iyi iletişim
Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları
yönünde davranma eğilimindedirler. Bu yargılar da bazen çok gerçek
dışı olabilmektedir. Eğer çok elektrikli bir tartışma içine
girdiyseniz, ilk yapacağınız şey ;
Yavaşlayıp gösterdiğiniz tepkileri gözlemek olmalıdır.
Aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, yavaşlayın ve asıl söylemek
istediğinizi düşünün. Aynı anda karşınızdakinin de söylediklerini
duymaya ve anlamaya çalışın. Hemen cevap vermeyin.
Öfkenizin altında ne yattığını da anlamaya çalışın. İnsanın
eleştirildiği zaman savunmaya geçmesi doğaldır, ama siz de
saldırıya geçip savaşmayın. Onun yerine söylenenlerin altında
yatanı bulmaya, asıl söylenmek isteneni dinlemeye çalışın. Ya
da belki o ortamdan biraz uzaklaşıp rahatlamak
isteyebilirsiniz. Ama kendinizin ya da karşınızdakinin öfkesinin
kontrolden çıkmasına izin vermeyin. Sükúnetinizi
korumanız, durumun raydan çıkıp bir felakete dönüşmesini
engelleyecektir.
Mizah kullanın
Mizah, çeşitli yollarla öfkenizin yoğunluğunun
azalmasına yardımcı olabilir. Herşeyden önce daha dengeli bir bakış
açısı sağlar.
Birine öfkelenip de belli sıfatlarla etiketler takmaya
başladığınızda, bir an durun ve o insanın gerçekten o “şey” ya da
“öyle” olduğunu düşünün. Bu sahneyi gözünüzün önüne getirin.
Örneğin birine, “muşmula” ya da “odun kafalı” gibi
sıfatlarla saldırdığınızda, o kişiyi gerçekten bir muşmulaymış ya
da odundan bir kafası varmış gibi hayal edin ve gündelik işlerini o
şekilde yaptığını gözünüzün önüne getirin. Eğer
karşınızdaki insanı benzettiğiniz şeyin ne olduğunu düşünerek
kafanızda gerçekten öyleymiş gibi bir resim çizebilirseniz,
öfkenizin azalmaya başladığını göreceksiniz. Çünkü mizah sırasında
yaşanılan duygularla, öfkenin birarada bulunması mümkün
değildir.
Öfkesi çok yoğun olan kişinin davranışlarının altındaki temel
mesaj, “Her şey benim istediğim gibi olmalı!” dır.
Öfkeli insanlar kendilerinin ahlaken haklı ve doğru olduklarına
inanırlar. Planlarını değiştirmelerine ya da engellenmelerine yol
açan her türlü olay/durum, onlar için dayanılmaz bir aşağılanma
gibi algılanır. Kendilerinin bu şekilde sıkıntı yaşamamaları
gerektiğini düşünürler. Belki başka insanlar sıkıntı çekebilirler
ama onlar değil!
Kendinizde de buna benzer bir duyguyu yakalarsanız,
kendinizi tüm caddelerin, dükkanların, resmi dairelerin sahibi olan
bir tanrı ya da tanrıça gibi hayal edin. Tüm insanların
sizin önünüzde eğildiğini, eteğinizi öptüğünü düşünün. Bu hayali
görüntülere ne kadar ayrıntı koyarsanız, ne kadar talepkàr
olduğunuzu ve ne kadar mantık dışı davrandığınızı o kadar iyi
anlayacaksınız. Ayrıca durum ve olayların gerçekte ne kadar önemsiz
olduğunu da farkedeceksiniz.
Mizah kullanırken iki noktada çok dikkatli olmak
gerekir.
Öncelikle mizah kullanmanın, sorunlarınızı gülerek geçiştirmek
demek olmadığını, tersine onlarla yapıcı bir şekilde
yüzleşebilmeniz demek olduğunu bilmelisiniz.
İkincisi de mizah kullanayım derken, alaycı ve aşağılayıcı mizaha
başvurmaktan kaçınmalısınız. Çünkü bu da sağlıksız öfke ifadesinin
bir başka yoludur.
Çevrenizi değiştirmek
Bazen, sinirlenip öfkelenmemize yol açan “şeylerin”
yakın çevremizde olduğunu farkederiz. Sorunlar ve sorumluluklar
üzerinize öylesine yıkılır ki düştüğünüz tuzağa ve o tuzağı temsil
eden insanlara karşı öfke ile kavrulursunuz.
Biraz ara verin. Gün içinde özellikle stresli olacağını
bildiğiniz saatlerde, sadece kendiniz için kullanacağınız bir zaman
ayırın. Örneğin çalışan bir anne, eve geldiğinde kendisine
ayıracağı bir 15 dakikalık süre olursa, çocuklarının isteklerine,
parlamadan daha iyi yanıt verebilir.