Öfkenizi kokularla yenmek mümkün!
Abone olStresi, öfkeyi yok eden, mutlu eden, vücutu ısıtan kokuları biliyor musunuz? İşte kokuların gizemli dünyası...
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp
Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş,
“koku”nun insan üzerine çok önemli etkileri bulunduğunu ifade
ederek, “Stres verici meslek dallarında çalışanlar ve uyku
problemi olanlar lavanta kokusu, çörek otu ve üzerlik tohumu kokusu
kullanabilir. Aynı kokular, sürekli ağlayan bebeklerin
rahatlamasına yardımcı olur” dedi. Prof. Dr. Ayten
Altıntaş, kokunun Türk tıp tarihinde psikolojik tedavide
uygulandığını söyledi. Osmanlı tıp tarihinin yüzde 60'ının sağlıklı
hayat hakkında olduğunu hatırlatan Altıntaş, o dönemde insanların
öncelikle hastalıktan korunmayı hedeflediklerini, hasta olmaları
halinde şifa aramayı ilke edindiklerini ifade etti. Altıntaş, Türk
tıp tarihinde kokunun insan üzerine etkilerinin araştırıldığını,
yıllar süren çalışmalar ve tecrübeler sonucu, bitkilerin ve bitki
esanslarının birçok hastalığı önleyici ve şifa verici etkisi
olduğunun anlaşıldığını kaydederek, şöyle devam etti:
Tarihteki koku uzmanları İbn-i Sina ve Biruni
“Türk tıp tarihinde İbn-i Sina ve Biruni gibi ünlü tıp alimleri,
birçok bitki ve kokusu gibi, gülün de birçok hastalığı önleyici ve
giderici olduğunu söylemiş ve hastalar üzerinde uygulamışlardır.
Bu alimler, gülü akıl hastalarının tedavisinde kullanmış ve
hafızayı açtığını, belleği güçlendirdiğini görmüşlerdir. Nitekim,
bir Alman araştırma grubu, denekleri gül kokulu bir odada
uyuttuktan sonra zeka ve algılama seviyelerinin arttığını görmüş,
daha sonra bir Türk araştırma grubu da gülle beslenen farelerin
hafızalarının güçlendiğini ispatlamıştır.” "KOKU
GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇAR"
Osmanlı hekimlerinin, Mevlana'nın “Koku, gönül gözünü
açar” tavsiyesiyle insanların tabiatlarını çok iyi
tanıyarak, buna göre kokular belirlediklerini anlatan Altıntaş,
şöyle konuştu: “Stres verici meslek dallarında çalışanlar
ve uyku problemi olanlar lavanta kokusu, çörek otu ve üzerlik
tohumu kokusu kullanabilir. Aynı kokular, sürekli ağlayan
bebeklerin rahatlamasına yardımcı olur. Bebeklerin çok
sıcak ve nemli vücutları olduğu için serin ve ferahlatıcı
kokulardan doğal menekşe kokusu, ergenlik dönemindeki gençlerin
hormonları yoğun ve yüksek olduğundan, hırçınlaşmalarını engellemek
için serinletici kokulardan gül, menekşe, limon, bergamut esanslı
kokular tavsiye edilirken, yaşlıların vücutları kuru ve
soğuk olduğundan ısıtıcı kokulardan biberiye ve tarçın kokuları
kullanılması önerilir.” Geçmişte örnekleri görülmesine
rağmen günümüzde kokuların tıpta aroma terapi haricinde
kullanılmadığını kaydeden Altıntaş, kokunun tedavideki öneminin,
ilerleyen yıllarda artacağını vurguladı. İnsan bünyesinin doğal
kokulara reaksiyon gösterdiğini, şimdiki kokuların sentetik olması
sebebiyle beklenen tepkinin görülmeyeceğini hatırlatan Altıntaş,
bugün doğal gülün bulunduğu ender yerlerden biri olan
Isparta'da bile 3 ton gülden 1 kilogram saf gül esansı çıktığını
bildirerek, genelde ihraç edilen bu esansın, altından daha değerli
olduğunu ifade etti. Altıntaş, kokunun tarih boyunca
özellikle bayanlar tarafından önem taşıdığına değinerek, şunları
söyledi:
“Tarihte koku, insanları etkileme konusunda o kadar
önemlidir ki 12. yüzyılda Mısır Kraliçesi olan Cleopatra, güzel bir
kadın olmamasına rağmen Mısır rahiplerine hazırlattığı kokularla
döneminde nam salmış, gülün de içinde bulunduğu esanslarla büyük
bir etki meydana getirmiştir. Babil ve Çin'de de kraliçeler çekici
bulunmak için gül ve zambak kullanmışlardır.”