ODTÜ Marmara'da müsilajı inceledi müsilaj üzerinde yapılan ürküten sonuçlar çıktı
Abone olÇevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ODTÜ ile yürüttüğü MARMOD Projesi'nde görev alan bilim insanları Marmara Denizi'nin en derin noktasında müsilaj araştırması yaptı. Müsilaj örneği üzerinde yapılan deneyde, müsilajın oksijeni 2,5-3 saatte tükettiği bilimsel olarak kanıtlandı.
MARMOD Projesi kapsamında, Marmara Denizi'ndeki
araştırmalar devam ediyor. AA ve TRT ekipleri, ODTÜ Deniz Bilimleri
Enstitüsü’nde görevli bilim insanlarının, Adalar’ın güneyi ile
Çınarcık Çukuru’nda yer alan oşinografi istasyonlarında
gerçekleştirdikleri çalışmaları görüntüledi.
Haydarpaşa Limanı’ndan hareket eden Bilim-2 gemisinin ilk durağı Adalar’ın güneyindeki oşinografi istasyonu oldu. Burada ilk olarak tuzluluk, sıcaklık, derinlik, oksijen, bulanıklık, klorofil-a, ışık miktarını ölçen ve istenen derinlikten su örneği alabilen CTD Rozet Sistemi 100 metrelik derinliğe indirildi. Ardından denize indirilen plankton ağı ile su kolonu içindeki müsilaj tabakasından örnek alındı. Taban çamurunun temin edilmesi amacıyla da çoklu karot örnekleyicisi olan ahtapot cihazı suya bırakıldı.
Alınan numuneler daha sonra gemi içindeki laboratuvarda
incelendi ve yeni veriler elde edilmek üzere deneyler yapıldı.
Bilim-2 gemisinin ikinci durağı, Marmara Denizi’nin en
derin noktalarından biri olarak bilinen Çınarcık Çukuru oldu. Bilim
insanları, ilk kez 1210 metre derinlikte gerçekleştirdikleri
çalışma kapsamında gerekli numuneleri alarak laboratuvarda
inceledi.
“Yaptığımız analizlerde ciddi bir hidrojen sülfür birikim bulmadık”
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, yürüttükleri çalışmaya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bilim-2 gemisinin yaklaşık 3 haftadır Marmara Denizi’nde ara ara da Karadeniz’de çalışmalarını sürdürdüğünü hatırlattı.
"100 metrelik istasyonda dip sularında bir miktar oksijen az da olsa var"
Doç. Dr. Yücel, sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün özellikle derin Marmara’ya yani 100 metre ve ötesine
müsilaj tabakaları inmiş mi, inmişse etkisi ne olmuş, seferimizin
şimdiki bölümü buna odaklanmaya başladı. Bugün 2 istasyon ziyaret
ettik. Biri 100 metre, diğeri de Çınarcık Çukuru
dediğimiz Marmara’nın en derin noktalarından birisi olan bir
yerdeydi. 1210 metrelik bir istasyon yaptık.
İlk istasyondaki bulgumuz; 100 metre derinliğin özellikle üstteki
30 metresinde müsilajın yoğun olduğu, aşağıda olmadığı. Dipteki
sediman dediğimiz çökerleri örneklediğimiz yeni bir cihazımız var.
Bununla üstteki sedimanın 50 santimetresini bozmadan alabiliyoruz.
Bunu niye yapmaya çalıştık? Özellikle müsilaj tabana çökmüş mü?
Çökmüşse etkisi ne olmuş? Hem görsel olarak müsilajın çökmediğini
bulduk hem ağ örneklerimiz var, 30 metrenin içinin nasıl
göründüğünü görüyoruz. O tip bir tabakanın, sediman yüzeyine
oturmadığını bulduk. 100 metrelik istasyonda dip sularında bir
miktar oksijen az da olsa var. O sistemi hala bir eşik noktasına
yakın bir değerde tutuyor. Açıkçası şu an sedimanda yaptığımız
analizlerde ciddi bir hidrojen sülfür birikim bulmadık özellikle
100 metrelik istasyonda.”
İlk kez 1210 metre derinlikten örnek alındı
Çınarcık Çukuru’nda 1210 metrelik derinlikte yaptıkları
çalışmanın bir ilk olduğunu dile getiren Doç. Dr. Yücel, şu
bilgileri verdi:
"İlk defa Marmara’nın en derin noktasında deniz tabanında
örnekleme yapma şansımız oldu. Onun sonuçları da şöyle; su kolonu
boyunca Marmara Denizi’nin en derin noktalarından biri
olan 45C dediğimiz bu istasyonun derin sularında bir hidrojen
sülfür birikimi yok. Bunu 4 gün önce de doğrulamıştık, bunun tekrar
böyle olmadığını gördük. Dolayısıyla o tip bir risk yok. Çok az bir
oksijen hala Akdeniz suları ile Çınarcık Çukuru dediğimiz noktanın
derin sularına giriş yapıyor. Sistemi biraz eşik değerin altında
ama yine belli bir noktada tutuyor. Tabandan aldığımız sediman
örneklerinde de yüzeyinde hidrojen sülfür bulmadık, müsilaj da
görmedik."
Bu örnekleme çalışmalarına devam edeceklerini anlatan Doç. Dr. Yücel, “Yaklaşık 25 istasyonda bu şekilde çalışacağız. Müsilaj tabana yayılmış mı bunu görmeye çalışacağız. Bugünün en önemli bulgusu müsilaj henüz 30-40 metre bandının ötesine geçmemiş, oralara çökmemiş. Biz aslında bunu iki noktada gösterdik, mümkün olduğunca diğer noktalarda da gözlemlemeye çalışacağız.” dedi.
“Güney Marmara’da risk biraz daha fazla”
Doç. Dr. Mustafa Yücel, özellikle bazı kıyı bölgelerde karışımın daha yüksek olduğu belki lokalize yerlerde 40-50 metre bandında müsilajın çöktüğünü sedimanda bulabileceklerini dile getirerek, şunları anlattı:
"Benim kişisel olarak düşüncem ve endişem, geçen haftaki seferlerimizin bir sonucu özellikle güney Marmara’da riskin biraz daha fazla olduğu yönünde. Orada biraz daha fazla oksijen kaybı bulmaya başladık. Özellikle bugünkü örneklemelerimizi orada da tekrarlayınca daha net bir şey söylemek mümkün olacak. En azından Kuzey Marmara’da müsilajın henüz 30 metrenin altına inmediğini görüyoruz. Bu, nispeten iyi bir haber. Dibe geçmesi demek Marmara için şöyle kötü bir haber olurdu, bu ilelebet orada kalacaktı ve bir oksijen faturası çıkaracaktı sisteme. Zaten bir nebze oksijeni kalmış Marmara’nın derinlerine yine bir yük getirecekti. Şu an böyle olmadığını gördük. Bunun ilerleyen haftalarda ve aylarda böyle olmayacağı anlamına gelmiyor. Gözlemlere devam edeceğiz.”
“Müsilaj oksijeni 2,5-3 saatte tüketti”
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev
yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Mantıkçı da proje kapsamında
denizdeki oksijen tüketimi üzerine araştırmalar yaptığını
söyledi.
Adalar’ın güneyindeki oşinografik istasyondan aldıkları müsilaj
örneği üzerinde deneyler yaptıklarını aktaran Mantıkçı, “Bu
deneylerde görünüyor ki müsilaj oksijeni 2,5-3 saatte tüketti. Bu
çok yoğun bir örnek ama bu deney şunu gösteriyor; müsilajlı su,
oksijeni tüketiyor. Bunu çok net söyleyebiliriz.” dedi.
Bu verinin deniz yaşamına etkisine ilişkin Mantıkçı, “Müsilaj deniz tabanını kaplarsa oksijenin tükenmesine, dolayısıyla belirli oksijen limitlerinde yaşayan canlıların da ortadan kaybolmasına sebep olur.” değerlendirmesinde bulundu.