Köstence’den saban erken hareket etmenin faydasını eski
atasözümüzden biliyoruz:
-Erkek kalkan yol alır!
Amacımız Romanya-Moldova-Ukrayna sınırlarının neredeyse
kesiştiği Galati bölgesine erkeden ulaşıp olayı problemlere zaman
tahsis edebilmek.
Yolumuzun üzerinde tarihimizden izler bulunuyor.
Babadağ Kasabası’nda Sarı Saltuk Türbesi, Gazi Ali Paşa Camii ve
Türbesi var.
Bir köy irisi kasaba olan Babadağ’da cami avlusunda Arif Reip’i
görüp tanışınca monoton kasabaya renk geliyor. Romanya’da bir
devlet kooperatifinde 42 yıl kesintisiz çalıştıktan sonra emekli
olan Arif Abi eski rejime karşı vefa duygularını ifade ederken
kıyaslama da yapıyor:
-Biz Türklere burada iyi davrandılar hep… Sünnetimize,
bayramımıza, namazımıza karışmadılar. Yukarda Allah var Romanya
devletinden hiçbir kötülük görmedik. Bulgarlar gibi yapmadılar.
Arif Abi ile yarenlik ederken yanımıza Alexi Aneste geliyor:
-Biz Rumlar burada 40 kişiyiz!
Babadağ’da Osmanlılardan arta kalan 160 Türk, 40 Rum, 10 tatar
ve 2000 Müslüman Roman yaşıyor. Hepsi ayrı değerde… Akdeniz
Orkidesi gibi tane ile sayılabiliyorlar!
Bizim kafile otobüse doluşmuş halde beni beklerken Arif Abi’nin
ısrarla “beni adaşımla tanıştır” dediği Arif Aşçı’nın küçük kentin
sokaklarında iyi bir kare fotoğrafın peşinde izini kaybettirdiğini
öğreniyoruz.
Alexi otobüsün mikrofonunu eline alıp kafileyi Türkçe
selamlıyor:
-Üsküdar’a gider iken aldı da bir yagmuuurrrr/ Katibimin setresi
uzun yeteği çamuuuur!
Alkış tufanından sonra öğreniyoruz ki, üstat kasabanın folklor
ekibinin şefi ve kariyerinde Selçuk Festivali’nde alınmış iki
“Altın Artemis” ödülü bulunuyor.
Arif Aşçı geliyor, Arif Reip adaşını tanımıyor ama özlemle
kucaklıyor.
Arif Aşçı’nın günü bu kadar kısmetli geçmeyecek. Birazdan
Moldova sınırından yarım saatlik yol için transit geçiş izni
verilmiyor ve biz bütün Moldova sınırını dışından dolaşarak
Ukrayna’ya kuzeyden girmek zorunda kalıyoruz. Bu keleğin “yol
karşılığı” ise ekstradan 1.300 km yol anlamına geliyor.
Ama bu daha iyi haberler dairesinin servisi…
Bir de kötüsü var: Önce Arif Aşçı’nın sokak köpeği sevgisi
kendisine iki sivri diş olarak dönüyor, bir de dörtlü kuduz aşı
seti takdim ediyor Jules Verne yolculuğu bu bölümde…
Ukrayna sınırda ise o kadar içten karşılanıyoruz ki, bizi
bırakmak istemiyorlar. Tam 4 saat 17 dakikada kurtuluyoruz sınırı
zaptiyelerinin elinden…
Evraklarımızda hiçbir eksiklik olmaması tamamen bize ait bir
fazlalık.
Dünyanın her yerinde sınır, gümrük görevlileri aynı anne babanın
evlatları gibi ellerine düşenlere karşı hiçbir bürokratik zulmü
esirgemezler.
Sabah yola çıkıp tam 24 saat sonra Odessa’ya girdiğimizde
Belediye Başkan Yardımcısı Tatyana Topemeva ile Türkiye
Başkonsolosu Murat Taner Odessa medyasını tam kadro olarak çağırmış
basın toplantısına başlamışlardı.
Aynı akşam Çarlık döneminden kalan eski bir saray olan
Edebiyat Müzesi’nde enfes bir konser ortamı hazırlamışlardı.
Türkiyeli “Üç Kadın” Odessa’nın sanatla aşırı derece haşır neşir
ortamına çok yakışan bir konserle Karadeniz’in sahillerini
birbirine bağlamayı bildiler.
Bayramın ilk günü Kadeniz kıyısına yeniden ulaşmanın
mutluluğunu yaşıyoruz.
Herkese Odessa’dan mutlu bayramlar.