Öcalan’ın referandum oyunu
Abone olAvukutlarına son yaptığı açıklamada boykot demeyen Öcalan ne yapmaya çalışıyor?
Türkiye’nin referandum gündemi kadar önemli bir tartışma konusu PKK’nın 20 Eylül’e kadar ilan ettiği ateşkes. Öcalan avukatları aracılığıyla yayınladığı mesajda ateşkesi desteklediğini açıkladı. Tabi sınırları da çizdi. “Referanduma kadar bekleyeceğiz, hükümetin tavrına bakacağız. Oyalama kabul etmeyeceğiz.”
Öcalan’ın yaptığı açıklamada en dikkat çeken noktalardan biri ise referandumda BDP’nin çok net çağrısına karşın "boykot" sözcüğünü kullanmaması. Öcalan, "Halkımız da son güne kadar tartışsın, gözlem yapsın. Buna göre kendi kararlarını versin, eğilimlerini olgunlaştırsın" demekle yetindi.
Bu durum Öcalan’ın referandumu son güne kadar bir pazarlık gücü olarak elinde tutmak istediği şeklinde yorumlanıyor.
Öcalan’ın açıklamalarını Kürt sorununu yakından takip eden gazetecilerden Murat Yetkin de bugünkü köşesinde masaya yatırdı.
Yetkin açıklamayı şöyle değerlendirdi: "Öcalan, ateşkes ve ‘eylemsizlik’, ya da ateşkes sürecini, doğrudan referanduma, halkoylamasına bağlıyor. İzleyicilerinden, hükümetin halkoylamasının son gününe dek PKK taleplerinin yerine getirilip getirilmeyeceğini gözlemesini, halkoylamasında ne yönde oy kullanacağına da buna göre son gün karar vermesini istiyor. Hükümetin talepleri yerine getirmemesi halinde de eylemlerin şiddetlenerek süreceği tehdidinde bulunuyor” dedi.
ÖCALAN BOYKOT KARARINI KALDIRABİLİR
Öcalan’ın avukatlarına yaptığı açıklamalarla “yarı şantaj, yarı pazarlık” kurmaya çalıştığını ifade eden Yetkin “Pazarlık ve talepler” bölümünde ise şunları söylüyor:
"PKK, hükümetin yumuşak karnının halkoylamasında ‘evet’ oylarının açık ara (örneğin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın üçüncü defa dün Hürriyet’te açıkladığı üzere yüzde 60) önde çıkması olduğunu saptamış ve oradan yakalamaya çalışıyor. Öcalan, taleplerinin 12 Eylül referandumuna dek yerine getirileceğinden emin olursa, son gün ‘evet’ deme, en azından o anlama gelecek şekilde ‘boykot’ kararını kaldırma çağrısı yapabilir, yaptırabilir.
Nedir o talepler? PKK’nın son ‘eylemsizlik’ açıklamasından çıkarabiliyoruz:
1) Askeri operasyonları durdurulsun,
2) KCK tutuklusu yerel siyasetçiler bırakılsın,
3) Yüzde 10 seçim barajı düşürülsün,
4) Öcalan ‘barış süreci’ne aktif olarak katılsın.
BU TALEPLER GERÇEKLEŞEBİLİR Mİ?
Öcalan’ın masaya yatırdığı bu talepler peki ne kadar gerçekleşir. Yetkin bu maddeleri tek tek değerlendirip "Önümüzdeki 4 hafta çok şeye gebe olabilir" diyerek şunları söylüyor:
"Bu taleplerden sonuncusunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) İmralı koşullarını onaylayan kararı ardından zorlaştığının Öcalan da farkındaki, dün yayınlanan sözlerinde sert tepki veriyor: ona göre AİHM de Türk devletinin komplo ortağı.
Askeri operasyonların durması, Kandil, Diyarbakır ve Ankara’ya göre başka anlam taşır. Kürt sorunun un bir an önce çözülmesini isteyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün son demecinde ‘Terörle mücadelede taviz yok’ dediği unutulmamalı.
KCK tutukluları konusu mahkemeleri ilgilendirir. Ancak mahkemelerin Yüksek Askeri Şûra krizi sırasında Balyoz davasında aldığı son karar,
siyasi iradenin yargı üzerindeki etkisini kuşkularını yeniden alevlendirdi.
Geriye yüzde 10 barajı kalıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçildiği Kurultay konuşmasından itibaren defalarca yüzde 10 barajının düşürülmesi çağrısında bulunduğu biliniyor.
Yalnızca Kürt sorunu açısından değil, genel anlamda demokratikleşme açısından da gerekli olan bu 12 Eylül icadı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın uygun bulmasıyla birkaç gün içinde Meclis’ten geçip yasalaşabilir. Ama en kolay ve Kürt meselesine özgü olmadığı için en geniş taban bulacak bu talep, AK Parti açısından uygulanması siyaseten en çok risk taşıyan madde sayılabilir.