Ülkede bir barış havası esiyor, güzel kelimedir barış kimsenin
itiraz edeceğini sanmam.
35 yıldır devam edegelen "savaş"ın bittiğini
bağırıyor gazeteler, silahlar sustu deniyor, sınır ötesine
çekilecek teröristlerden bahsediyor neredeyse bütün basın.
Dileyelim, silahlar bir daha açamasın ağzını, bir daha bir tek
insanın bedeni genç yaşta düşmesin toprağa...
Aslında geçmişi irdelemek, geriye bakarak ileri gitmek pek
mümkün değil ama arasıra yol kontrolü içinde gözümüzün takılması
lazım dikiz aynasına.
35 yıldır binlerce askerimiz öldü. Karakollarımız basıldı,
yollar kesildi vatandaşlar kurşuna dizildi. Kundaktaki bebeğe
kurşun sıkıldı. Oralara göreve giden öğretmenler, polisler
öldürüldü.
Abdullah Öcalan'ın önderliğindeki PKK, tabiri caizse kan içerek
yaşadı 35 yıl boyunca.
Unutalım diyorlar, artık geleceğe bakalım, ülkeye barış gelsin
diyorlar.
Hatırlatmayın diye de ekliyorlar sonra.
Çiçek çocuklar olalım istiyorlar.
Peki unutalım, İmralı'da müebbet cezasıyla yatan Abdullah
Öcalan'ın samimiyetine inanalım, onu bağrımıza basalım, bütün
yaptıklarını bir kenara koyalım.
Bunu mu istiyorsunuz?
Kundaktaki bebelerin kurşun yarasını silelim
gözlerimizden.
Peki, ya yüreğimizden?
Bizden, Abdullah Öcalan önderliğindeki PKK'nın şimdiye kadar
yaptıklarını affetmemizi bekleyenler neden aynı anlayışı Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin mensuplarına göstermiyorlar.
Neden özgürlük, barış çığlıkları atanlar, "terör örgütü
üyeliğinden" aylarca suçlanan, sonrasında alnına
darbeci yaftası yapıştırılan Eski Genel Kurmay
Başkanı İlker Başbuğ ve daha nice komutanlara karşı aynı anlayışı
sergilemiyor?
Neden sadece Abdullah Öcalan ve PKK söz konusu olduğunda barışa
dönüyor da yüzümüz, söz konusu TSK olunca hepimiz "tu
kaka" yapıyoruz.
Evet, ülkeye barış gelsin, gözümüzü arada bir diktiğimiz dikiz
aynasından çekip ileri bakalım, yola devam edelim.
Fakat, vatan toprağı için toprağa bedenini emanet eden
askerlerimizin ruhunu ve o askerlerin başında komutanlık yapmış
askerlerimizi de barışa dahil edelim.
Ben bu konuda ilk adımı siyasi parti olarak BDP'nin atması
gerektiğini düşünüyorum.
Sürekli barış diyen BDP'nin bir kez de barış kelimesini
"kendilerinden olmayanlar" için dillendirmesini,
"özgürlüğü" tekeline almış bir parti olarak
mecliste gündeme getirmesini can-ı gönülden diliyorum.
Varlığı kanıtlanmış bir silahlı terör örgütü kurucusuna özgürlük
diye haykıran BDP ve süreç hayranları, aynı anlayışı ne zaman
TSK mensuplarına, hala suçunu bilmeden yatan
gazetecilere ve bir gece yarısı evinden alınıp yıllarca iddianame
hazırlansın diye bekleyen vatandaşa gösterecek, biz o zaman
samimiyetlerine inanacağız.
Yoksa...
Öcalan'ın affı bir pazarlık algısından ileri gitmeyecek...
Günün sözü:Başkalarının
acılarını önemsemeyen insanlardan rahatsızım. (Saw)