Öcalan'dan yeni Gülen mesajları
Abone olPKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan avukatlarıyla görüşme notlarında tehdit kokan açıklamalar var.
PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın,
avukatlarıyla yaptığı görüşmede söylediği ileri sürülen
açıklamalar, bugün PKK'ya yakın internet sitelerinde geniş yer
aldı.
Öcalan, Gülen cemaatiyle ittifak değil uzlaşma aradığını söyledi.
Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne'nin "Türklük, milliyetçilik
zehriyle zehirletiliyor" sözlerini gündeme getiren Öcalan,
söylenenlere değer verdiğini savundu.
Önümüzdeki 6 ayın çok önemli olduğunu iddia eden
Öcalan, tehdit içeren mesajlar da verdi: "Deyim yerindeyse
aslanın ağzındaki kuzuyu almaya çalışıyoruz. Çok önemli bir 6 aya
giriyoruz. Herkesin dikkatli olması gerekir. Bu 6 ay iyi
değerlendirilirse, çözüme kapı aralanabilir. Aksi taktirde kimsenin
hesaplayamayacağı kadar korkunç bir savaş
gelişebilir."
Abdullah Öcalan'ın, çarşamba günü İmralı'ya
giden avukatları Meral Atasoy, Mizgin Irgat ve Doğan Erbaş ile
yaptığı görüşmede şu konulara değindiği ileri sürüldü:
GÜLEN'LE UZLAŞMA ARIYORUZ: Amacımız ittifak falan değildi. Kamuoyunda yanlış tartışılıyor, ittifak ayrı, uzlaşma ayrıdır. Biz uzlaşma arıyoruz. İslam'ın temelinde de uzlaşma vardır. Hz. Muhammed'in yaşamına ve yaptıklarına bakıldığında uzlaşmanın önemi görülecektir. Uzlaşmadan kimsenin korkmasına gerek yok. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Ben Mümtaz'er Türköne'den boşuna bahsetmedim. Türköne; Türklük, milliyetçilik zehriyle zehirletiliyor diyor. Doğru söylüyor. Bu söylenenlere değer veriyorum. Kendileri de iyilik ve barış istiyorlarsa -ki çalışmalarını bu temelde sürdürdüklerini belirtiyorlar- bu çağrımızı olumlu karşılayacaklarına inanıyorum. Ben kendilerinin katkılarını istedim. Toplumsal barışa katkı sunmalarını istedim. Onların da etkilediği geniş kitleler var. Bu çabaların ortaklaşması, barış için yararlı olacaktır. Barış, kutsal bir iştir. İnsanlığa da en büyük hizmettir. İslam'ın özüne de uygundur.
KORKUNÇ SAVAŞ GELİŞİR: Deyim yerindeyse aslanın ağzındaki kuzuyu almaya çalışıyoruz. Çok önemli bir 6 aya giriyoruz. Herkesin dikkatli olması gerekir. Bu 6 ay iyi değerlendirilirse, çözüme kapı aralanabilir. Aksi taktirde kimsenin hesaplamayacağı kadar korkunç bir savaş gelişebilir. Doğrudur, nihai kararı Haziran'da vereceğiz ama gelişmelere göre Mart ayında da tavrımı netleştirebilirim. Olumlu gelişmeler olmazsa Haziran'ı beklemem Mart'ta da aradan çekilirim. Bu süreçte kritik olan Ak Parti'nin tavrıdır. Ak Parti'nin hala yeteri kadar anlaşılmadığını görüyorum. Barışa yakınız diyemiyorum. Yüzde 80- 90 barış olacak diyemiyorum, çok kötü de demiyorum, yarı yarıya bir durum, yani ortadayız. Önümüzdeki 6 ay için şöyle diyorum: Demokratik çözüm için son şans. Aksi taktirde çatışmalar başlar, korkunç bir savaş gelişebilir.
DİYARBAKIR'I TUTAMAM: Evet, 2010 bitiyor ama hala ciddi belirsizlikler var. Erdoğan çok ilginç, emin olamıyorum. Bazen acaba Çiller gibi mi oluyor, bazen de Özal'a mı benziyor karar veremiyorum. Diyalog geliştiriyor ama yaptıklarıyla da tasfiyeden de vazgeçmediği anlaşılıyor. Fakat şimdi iş netleşmeye doğru gidiyor. Bu şekilde uzun süre götüremez, biz de bu oyuna gelmeyiz. Ben Diyarbakır'ı da böyle tutamam. Ben burada bu zor koşullar yanında bu zorluklarla mücadele ediyorum. Devleti ve hükümeti diyaloğa, demokratik ve barışçıl bir çözüm için zorlamaya çalışıyorum. Ağır mahkumiyet koşullarımın farkındayım. Bu koşullarda, bu süreci yürütmenin çok sağlıklı olmayacağını da biliyorum. Ama bir nevi mecbur kaldım.
DİĞER KONULAR: Ünlü bir tarihçinin böyle
dönemler için yaptığı çok iyi bir tespiti vardı: 'Böyle
dönemlerde ya ölürsün ya öldürürsün, gerisi yok' diyor.
Çözüm gelişmezse bizi böyle bir dönem bekliyor. Kimin öldürüleceği
de belli olmaz, herkes tehlike altındadır. Bu ülkenin cumhurbaşkanı
bile ağzında köpüklerle öldü. Koskoca cumhurbaşkanıydı ama yanında
kimse yoktu, korunamadı. Çözümsüzlük uzarsa Türkiye'yi de böyle
büyük tehlikeler bekliyor, onun için bu örneği veriyorum.
Belirsizlik süreçleri tehlikelidir, uzaması her türlü ihtimale
açıktır.
ERGENEKON SANIKLARIYLA İLGİLİ NE
DEDİ?
HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA
GEÇİNİZ.
KUYRUKLU KÜRT DİYORLARDI
İmralı'da avukatlarıyla görüşen Abdullah Öcalan'ın son açıklamaları
PKK'ya yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı'nda yayınlandı.Gülen
cemaatiyle ittifak değil uzlaşma arayışında olduklarını kaydeden
Öcalan, cemaatin çağrıları olumlu karşılayacaklarına inandığını
ifade etti.
İmralı'daki yaşam koşullarından şikayet eden Öcalan, "Çok
dikkatli olmamız lazım. Çok büyük bir yük altındayım. Ama
götüreceğiz. Bu aralar özellikle 1925 sürecine yoğunlaşıyorum. Çok
korkunç gerçekler var, çok zor bir olayla karşı karşıyayız. Çok iyi
hatırlıyorum ilkokulda yaşadıklarımı bir ben bilirim o zorlukları,
Kuyruklu Kürt diyorlardı. Bu konuda çok mücadele
ettim ve bu işe başlarken de başıma nelerin gelebileceğini tahmin
edebiliyordum. Ama tüm bu zorluklara rağmen kolay olmadı ama buraya
kadar getirdik. Kürt barışı gerçekten çok zor bir iş. Deyim
yerindeyse aslanın ağzındaki kuzuyu almaya çalışıyoruz. Herkesin
kendi görevine bu sorumlulukla yaklaşması gerekir"
dedi.
BALBAY VE ÖZKAN HAKKINDA NE DEDİ?
Ergenekon soruşturması ve tutuklu Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ı
hatırlatan Öcalan, "Ergenekon tutuklamaları kimseyi
yanıltmasın. Bu, Iceberg'in (Buzdağı) görünen yüzüdür, gölgedir,
asıl gövdesi dışarıdadır. İçerideki gazeteciler de bas bas
bağırıyor, 'biz içerideyiz asıl sorumlular nerede?'
diyorlar.
Şimdi asıl önemli şeyi söylüyorum; AKP, iktidarını sürdürmek için bu çeteci eğilimle, asıl sorumlularla uzlaştı, o yüzden sorunu çözmüyor. Bunun iyi anlaşılması gerekiyor" yorumunda bulundu.