Öcalan'dan çözüm süreci için flaş mesaj!
Abone olAbdullah Öcalan, Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen Kürt Konferansına gönderdiği mesajda çözüm sürecinde müzakere aşamasına geçildiğini söyledi...
PKK lideri Abdullah Öcalan, Avrupa
Parlamentosu'nda düzenlenen 11'nci Kürt Konferansına yazılı bir
mesaj gönderdi. Mesaj, Nelson Mandela'nın Avukatı Essa Mossa
tarafından okundu.
Öcalan, mesajında, iki yıldır devam eden çözüm sürecinin müzakere
aşamasına geldiğine dikkat çekerek, başta Avrupalı kurumlar olmak
üzere herkesin bu sürece destek vermesini istedi.
"Demokratik çözüm ve barış sürecinin müzakere aşamasının
geldiği son derece tarihsel bir süreci yaşıyoruz." diyen
Öcalan Avrupa Parlamentosu'nın süreçte daha aktif rol alması
gerektiğini vurguladı.
İşte Öcalan'ın 11'nci Kürt Konferansı'na gönderdiğin mesaj:
"MÜZAKEREYE GEÇİLEN TARİHİ BİR SÜREÇ
YAŞIYORUZ"
“Saygıdeğer katılımcılar
İki yıla yakın bir süredir büyük bir umut ve kararlılıkla yürütmüş
olduğumuz demokratik çözüm ve barış sürecinin müzakere aşamasının
geldiği son derece tarihsel bir süreci yaşıyoruz.
Demokratik müzakere süreci yüzyıllık bir sorunu adil ve kalıcı bir
çözüme kavuşturmakla kalmayacak aynı zamanda ortaya çıkaracağı
demokratik siyasal sonuçlar itibariyle Ortadoğu barışına ve
halkların demokratik ortak geleceğine büyük bir katkıyı da
beraberinde getirecektir.
Böylesine önemli ve anlamlı bir süreçte çözümden ve barıştan yana
olan tüm demokratik kurum ve kuruluşların demokratik sivil toplum
örgütlerinin siyasal kurumlarına gerek Türkiye'de gerek ise Avrupa
merkezleri başta olmak üzere uluslararası alanlarda yürüteceği
çalışmalar, tartışmalar ve demokratik müzakere sürecine ivme
kazandıracaktır.
"AP SÜREÇTE AKTİF ROL
OYNAMALI"
Avrupa Parlamentosu'nda düzenlemiş olduğunuz Kürt Konferansı’nı son
derece anlamlı ve önemli bulduğumu, bunu çözüm sürecine önemi
katkılar sunacağına olan güçlü inancımı belirtmek istiyorum. Avrupa
Parlamentosu'nun bu tartışma sürecinin içinde yer alması, çözümü
ilerletecek önerileri kendi gündemine alması kuşkusuz tarihsel bir
öneme sahiptir. Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere tüm karar
organları çözüm sürecinde oynayacağı aktif rolle, hem insanlık
tarihine bu insanlığın onur mücadelesine hem de halklar arası
diyalog ve barışa büyük bir katkıda bulunacaktır.
Avrupalı dostlarımızdan, çözümden yana olan saygın kurum ve
kuruluşlardan demokrasiye, özgürlüğe yüksek inancı bulunan Avrupalı
halklardan beklentimiz, yıllardır acıların yaşandığı bu toprakların
artık demokrasi ve özgürlükler coğrafyasına dönüşmesi için
yürüttüğümüz onur mücadelenin yanında olmaları, bu yürüyüşe destek
vermeleridir. Bu inancımız tamdır. Çünkü tarihin galiplerin gönlüne
göre ve onların diliyle kazılışının kural olmaktan çıkacağı bir
dönümünün eşiğindeyiz.
"İNSANLIK KÜRT ULUSUNUN DİRİLİŞİNE
TANIK OLUYOR"
İnsanlık, 1. Dünya Savaşı galiplerinin Ortadoğu diye andıkları
Anadolu, Mezopotamya ve Magrip'ten Marşık'a Arap topraklarının
Sykes-Picot Antaşması'yla büyük devletler arasında pay edilişini
tescilleyen sınırların eriyişine, emperyalist vasiler himayesinde
inşa edilmiş yapay “Ulus devletler”in çözülüşüne, diktatörlüklerin
rezilane çözülüşünü, varlık ve kimliği inkar edilen Kürt ulusunun
dirilişine, Arap dünyasında da monarşik yapılardan kurtulup,
yeniden uyanışına tanıklık ediyor.
Yeni Dünya Düzeni'nin başkentlerinden bakıldığında “kaos” ve
“İstikrarsızlık” olarak görünen alt üst oluşlar, mezhep ve din
savaşları esasen bölge halklarına dışarıdan dayatılmış
düzenlemelerin tarihsel talepleri tartışılmaktan uzaklaşarak,
tükenmekte oluşun bir dışa vuruşu olarak görülmedikçe
anlaşılmaz.
"KOBANÊ VE ŞENGAL’DE ONUR MÜCADELESİ
VERİLİYOR"
Doğrusu, bu alt üst oluşların, halkların ortak kurucu iradesiyle
yeni bir düzene doğru dönüştürülmesi söz konusu olmadıkça, kıyasıya
sürüp giden mezhep ve din karşıtlıklarının müzminleşmesi ve dıştan
gelen müdahalelerle derinleşen bir açık yara gibi ufunet saçması da
pekala mümkündür. İnsanlar ve toplumlar arası ilişkilerin değişip
dönüşmesi mutlaka biliçli insan iradesinin örgütlü bir biçimde
işlediği bir eylemselliği gerektirir. Bu bağlamdan bakınca soru
şudur: Böyle bir irade, böyle bir eylemsellik var mıdır? İnsanlığın
yüzünü döneceği böyle bir tarihsel inisiyatif şekillenmekte
midir?
Mütevazi bir parçası olmaktan gurur duyduğum bir Kürt ulusunun bu
tarihsel rolü giderek artan bir girişkenlikle oynamakta olduğunu
ileri sürersem, bunun ulusal bencillikten ileri gelen boş bir
böbürlenme olmadığını düşüneceğiniz bir örnekle sözlerime somutluk
kazandırmak istiyorum: Kobanê ve Şengal Kürt sorununun ve
Ortadoğu'nun bir özetidir. Orada bütün mazlumların gözünü
kamaştıracak bir uyanış ve onur mücadelesi göreceksiniz. Orada,
kadının yaşamsal önemdeki belirleyeceğini ve kendisini
özgürleştirmeden bir halkı ya da bir dünyayı özgürleştirme
iddiasının ne kadar hayattan uzak olduğunu bizzatihi bir mücadele
pratiğinin içerisinden kavrayacaksınız. Kobanê ve Şengal kendileri
için cennet bulmayı umut edenlerin, bir halka ve bölgeye dönük
cehennem zabaniliğine soyundukları yerin adıdır.
"BÜTÜN DÜNYANIN
UTANCIDIR"
İşte oraya, yani Şengal'e Kobanê'ye baktığımızda bir daha
unutmayacağımız şey, cehennem zebaniliğine soyunan vahşet
çetelerine daha iyi bir dünya için bedenini siper eden demokrasi
fedaisi genç kadınlar ve erkekler olacaktır. 21. yüzyılda kadınlar
hala pazara sürülüyorsa, bu Ortadoğu'daki güçlerin ilerici
insanlığın ya da bütün dünyanın utancıdır. Başta Avrupa halkları
olmak üzere bütün dünya halklarına iletmek istediğim şey budur: Biz
özgürlük ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. İçinden geçmekte
olduğumuz müzakere sürecini vardırmak istediğimiz noktanın ruhu
bizzatihi geliştirdiğimiz mücadelenin niteliğinde saklıdır.
Konferansın başarıyla sonuçlanacağına olan inancımla bütün
katılımcıları selamlıyor ve üstün başarı dileklerimi
gönderiyorum.”