Öcalan'dan ASALA itirafları
Abone olKenya'dan paketlenen PKK lideri Öcalan'ın sorgusu altı gün sürmüştü. Herşeyi itiraf eden bölücübaşı, Bekaa günlerini ve ASALA ile neden anlaşamadıklarını bir bir anlattı.
Terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra altı gün süren sorgusunda anlattıkları PKK-ASALA işbirliğini bir kez daha ortaya koyuyor. Bekaa günlerinde ASALA ile doğuyu paylaşmada Harita anlaşmazlığına düşen Öcalan'ın ilginç ifadelerini Halka ve Olaylara Tercüman Genel Yayın Yönetmeni Aydın Candabakoğlu, Öcalan'ın ifadesinde PKK-ASALA ilişkisi yazısıyla dile getirdi.
Yazı: Aydın Candabakoğlu
Kaynak: www.tercuman.com.tr
-TERÖRİSTBAŞI Abdullah Öcalan, Kenya'daki Yunanistan Elçiliği'nden paketlenip Türkiye'ye getirilmesinin ardından, güvenlik güçlerine verdiği ilk ifadesinde, PKK'nın faaliyetleriyle ilgili çok ayrıntılı bilgiler aktarıyor. 16-21 Şubat 1999 tarihleri arasında tam altı gün süren ifadesinde Öcalan, kanlı örgütün lideri değil, sanki bir "itirafçı" gibi şakıyor.
Şu günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından yeniden yargılanması gündeme getirilen İmralı sakini, Türkiye'yi parçalamayı ve milleti bölmeyi hedefleyen terörist faaliyetleri çerçevesinde, o dönemde aynı amaçla kanlı eylemler yapan yasa dışı Ermeni ASALA örgütü ile de temas kurduklarını anlatıyor.
Türkiye'yi zayıflatmak, gücünü kırmak isteyen şer güçlerin ancak ve ancak piyonu olarak tarif edebileceğimiz ASALA ve PKK, Bekaa'da yuvalanmış 1980'li yıllarda. Türkiye düşmanı her iki örgütün, yıllarca Türkiye'nin desteğini gören Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) himayesinde olduğunu söylemek, acı veriyor olsa da bir gerçek. Türkiye, Filistin Davası'nın yanında yer alırken, FKÖ, Türkiye'yi içerden ve dışardan vuran bu örgütlere hem eğitim veriyor, hem de ev sahipliği yapıyor.
Bölücübaşı, Bekaa günlerini ve ASALA ile ilk bağlantılarını şöyle anlatıyor:
"Lübnan'da bulunduğumuz süreçte ASALA ile görüştük. ASALA'dan Mafyan (K) ile görüştük. Kendilerine göre kapalı bir yapıları vardı. Bizle ortak eyleme girmiyorlardı. ASALA 1983 yılında dağılma sürecinde idi. İkiye ayrıldılar. Bekaa'da birbirlerini vurdular ve örgüt, örgüt olmaktan çıktı. ASALA daha çok Kurtuluş Örgütü ile ilişkiliydi. Onlarla ilişkileri sonucu parçalanma oldu. ASALA'nın bize verecek adamları yoktu. Bunların bizim eğitimimize de ihtiyacı yoktu. Yıllarca FKÖ içerisinde eğitim görüyorlardı. Bunların bize yardım edecek ne paraları, ne de kadroları vardı."
*
ABDULLAH Öcalan, her ne kadar ASALA'nın kendilerine verecek ne adamı, ne de parası olduğunu söylüyorsa da, iki bölücü örgütün işbirliği yapamamalarının en önemli sebebinin de, Ermeni terör örgütünün, sözde soykırımından Kürtler'i sorumlu tutması olduğunu görüyoruz:
"ASALA ile görüşmelerimizde, kendi Ermeni iddialarını getiriyorlardı. Ermeni katliamında Kürtler'in de rolü olduğunu, Van, Bitlis, Diyarbakır, Dersim, Erzincan, Artvin illerinin Batı Ermenistan olduğunu söylüyorlardı. Harita anlaşmazlığı yüzünden ilişkilerimiz koptu."
İşe bakın, iki bölücü örgüt, Türkiye topraklarını bölme pazarlıkları bile yapıyor. Ermeniler, "Dedelerini kesmekle suçladıkları" Kürt bölücüleriyle harita konusunda anlaşmazlığa düşüyor. Ama Türkiye düşmanları, bu iki örgütü birbirine yanaştırmak için yine devreye giriyor ve bir süre sonra yeniden işbirliğine girmelerini sağlıyor.
İfadeye dönüyoruz:
"Uzun bir süre temas kuramadık. Ancak Avrupa üzerinden kiliselerin ve zengin işadamları vasıtasıyla mali destek sağladılar. Buna karşılık metropollerde eylem yapmamızı istediler. Bu isteklerini genelde Yunanistan bahsinde değineceğim kişiler vasıtasıyla ilettiler."
*
ASALA'NIN akibetini hepimiz biliyoruz. Dış elçiliklerimizi işgal edip, diplomatlarımıza suikastler düzenleyen Ermeni tedhişçilerin, Türkiye'nin "sıkı devlet politikası" sonucu belleri kırıldı, bütün ekonomik imkanlarına rağmen dağılmak zorunda kaldılar. Ancak bu kanlı örgüt, daha sonra, Ermenistan'da kendileri gibi düşünen şoven Taşnak Partisi'ni iktidara taşımayı başardı.
Bölücübaşı, Suriye'den ayrılmak zorunda kalınca, Ermenistan'la temas kurmak ve bu ülkeye gitmek istiyor. Ancak o sırada Ermenistan'ın başında Devlet Başkanı Petrosyan var. Petrosyan, ülkesinin Türkiye olmadan yaşayamayacağını gören bir devlet adamı. Türkiye'ye düşmanlık yaparak ülkesine kötülük edeceğinin bilincinde. Öcalan'ı reddediyorlar.
Teröristbaşı, o dönemde Alparslan Türkeş'in Petrosyan'la iki kez görüştüğünü duyduğunu belirtiyor ve "Koçaryan dönemi olsaydı, farklı olabilirdi" diyor.
O Koçaryan, hâlâ düşmanlık üzerine iktidarını sürdürüyor. Ama son bir yılda ülke nüfusunun neredeyse yarısının, açlıktan kurtulmak amacıyla dışarıya kaçmasına engel olamıyor.
*
YUNAN dostlarımızın (!), PKK ve ASALA'yı Türkiye üzerine nasıl saldırtmak istediği, nasıl beslediği konusu tam bir ibret vesikası. Metropollerde ve turistik bölgelerde terör yaratmak için nasıl gayretler içinde olduklarını Abdullah Öcalan'ın ağzından öğrenelim mi, ne dersiniz?
Yarın devam edeceğiz.