Evet o teröristbaşına "sayın"
diyebilirdim...
Bu çok zor gelse de en azından bugün ona
"Sayın" diyenlere "saygı"
duyabilirdim...
Eğer...
Evet eğer, şu Kenya'da yakalandığında...
Paket edilip Türkiye'ye getirildiğinde...
Uçakta gözlerindeki bant açıldığında...
Gözleri korku dolu
bakmasa...
Sesi cesaretten yoksun
titremese...
Yüzü ecel korkusu ile sararmasa...
Ona
"Sayın" diyenlere "saygı"
duyabilirdim...
O uçakta "onurdan" nasipsiz olduğunu
göstermese...
Canını kurtarmak için ona
inananlara ihanet etmese...
İlk sözünde kimliğini satmasa...
"Benim
annemde Türk" deyip yalakalık
yapmasa...
"Türkiye'nin hizmetindeyim" deyip kendini yerin
dibine sokmasa...
Ona "Sayın" diyenleri en azından
anlayabilirdim.
Hatta...
O uçakta, o anda;
"Hepinizin canı cehenneme" deyip kafa tutacak
kadar "pervasız olsaydı...
"Assanız da
davamdan dönmem" diyecek kadar "dik
durabilseydi"..
"Kahrolsun Türkiye" diye bağıracak kadar
"delikanlı" çıksaydı...
Çok değil, azıcık "cesur" görünseydi...
Ona "Sayın" diyenlere sözüm olmazdı...
Saddam Hüseyin'i hiç sevmedim...
Bir tek an dışında...
Ölüme gidişinde...
O dik duruşuna...
O cesurluğuna...
O başını eğmeyişine saygı duydum...
Kötü de olsa bu adam "lider"miş dedim...
Kötü de olsa bu adam "cesur"muş dedim...
Çünkü bir "lider" ölümle sınavda "lider" olduğunu
belli eder...
Peki ya o İmralıdaki...
"Şereften", "onurdan",
"cesaretten" hiç pay almış mı?
Ben düşmanım bile olsa "onurlu" olsun
isterim...
Ben hainin bile "şerefli"
ve "cesur" olanını dilerim...
Bu yüzden işte "o aciz yaratığa"
"sayın" diyenlere çok şaşarım...