Öcalan ve içimizdeki İrlandalılar
Abone olAİHM'nin Öcalan'la ilgili verdiği karar tartışılmaya devam ediyor. Star gazetesi yazarı Uluç Gürkan 'Öcalan yeniden yargılansın' diyen gazeteciler için ilginç bir yorum y
Star gazetesi yazarı Uluç Gürkan başlıklı yazısında AİHM'nin
kararıyla ilgili yapılşan yorumları eleştirdi.
Yazı: Uluç Gürkan
Kaynak:
"Hukukçusu, siyasetçisi ve gazetecisiyle bir koro ortalığa
dökülmüş, Bremen mızıkacıları misali gürültü yapıyor. Daha AİHM
kararı açıklanmadan başlatılan, ‘Öcalan yeniden yargılansın, yoksa
fena olur’ yaygarası inatla sürdürülüyor.
Peki, neymiş bu fena olacak olan?
Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği ve Parlamenter Meclisi’nde
temsili askıya alınabilir, AB müzakere süreci duraksayabilir,
deniliyor. AİHM kararlarının bağlayıcılığı vurgulanıyor.
İyi hoş da, terörist başı Öcalan için AİHM ‘yeniden yargılama’
kararı almadı. Öcalan’ın ‘adil yargılanmadığına’, buna rağmen ‘ceza
tayininde mağduriyet doğmadığına’ hükmetti. Açık anlatımıyla
mahkeme, terörist Öcalan’a uygulanan ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasına’ itiraz etmedi. Bunun dışında, yargılama usulüyle ilgili
‘biçim ihlalleri’ üzerinde durdu.
AİHM’ye göre, Öcalan gözaltında ‘uzun süre’ tutulmuştu.
Gözaltındayken avukatlarıyla görüşemediği, yargılanırken de
savunması için avukatlarının istediği hazırlık süresini alamadığı
için ‘savunma hakkı’ kısıtlanmıştı. İlk duruşmalarda bulunan askeri
yargıç, yargılamayı gerçekleştiren Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin
‘bağımsızlığını ve tarafsızlığını’ gölgelemişti. ‘Adil’ bulunmayan
bu süreçte Öcalan’ın idam cezasına çarptırılması da ‘kötü muamele’
kapsamına girmişti.
***
Şimdi önümüzdeki sorun, AİHM’nin hükmettiği bu ‘biçimsel
ihlallerin’ nasıl giderileceğidir.
Melih Aşık’ın, her konuda Türkiye’yi haksız bulup acımasızca
eleştirdikleri için ‘İçimizdeki İrlandalılar’ diyerek dalgasını
geçtiği Bremen mızıkacıları, ihlalleri hukuka uygun hale getirilmek
için Öcalan’ın ‘yeniden yargılanması zorunlu’ havasındalar. AKP
içindeki yandaşlarıyla birlikte Hükümet üzerinde baskı kurarak
Türkiye’yi boyun eğmeye zorluyorlar. Öcalan’ın yeniden
yargılanmasını ‘çağdaş ve evrensel hukuku özümseme sınavı’ olarak
tanımlayıp, hükümeti ‘cesur olmaya’, muhalefeti de ‘sorumlu
davranmaya’ çağırıyorlar.
Ancak, AİHM bu görüşte değil. Öcalan kararının 210’uncu
paragrafında, ‘yeniden yargılama’ dışında Türkiye’ye ‘dosyayı
yeniden açma’ yolunu da öneriyor.
Bizim kraldan fazla kralcı bir kısım İrlandalılarımız, bu önerinin
de sonuçta yeniden yargılama anlamına geldiği havasını basıyorlar
ama, yanılıyorlar. Dosyanın yeniden açılması, ‘yeniden yargılamayı’
değil, ‘adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Öcalan’a
başvuru hakkının tanınmasını’ içeriyor. Buna göre, kaldırılan DGM
davalarına bakan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, başvuruyu inceleyip
kararını verecek. Kararı ‘ret’ olduğu taktirde, Yargıtay’a da
gidilebilecek. Ancak AİHM, Yargıtay’ın kesin kararının ne olduğuyla
ilgilenmek yerine, bu konuda başvuru hakkının verilmiş olmasıyla
yetinecek.
Gerçekte, yeniden yargılamanın kimseye pratik bir yararı da yok.
Yeniden gözaltı koşullarına geri dönülemeyeceğine göre, bu konudaki
ihlal iddialarıyla ilgili yapılacak bir şey yok. Yargılama sürecine
gelince, varsayalım ki tümüyle sivil yargıçlardan oluşan Ankara
Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeni bir yargılama yapıldı, Öcalan’ın
avukatlarına da istedikleri kadar süre verildi, ‘ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası’ değişecek mi? AİHM ‘hayır, değişmeyecek, bu
karar adil’ dediğine göre, yeniden yargılama, ‘nafile bir
tiyatroya’ dönüşmeyecek mi?
Yeniden yargılamada buna rağmen ısrar edilmesi, hiç kuşkusuz,
‘siyasi şov’ hevesi ve ‘karışıklık yaratmak’ amacıyladır.
Hükümet bu hevesleri kursaklarda bırakmalıdır. Bunun için, AİHM
kararlarının yerine getirilmesinden sorumlu olan Avrupa Komisyonu
Bakanlar Komitesi’nde kararlı bir politika izlenmesi yeterli
olacaktır. Bizim İrlandalıların yüzlerini kızartmadan hala ‘ne
yapmak istediğini’ sordukları CHP’nin başından beri vurguladığı
konu budur.
Türkiye’nin kararlılığının ikna gücünü Türkiye’de en iyi
bilenlerden teki de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’dür. 1999 yılında
Abdullah Öcalan yargılanırken, Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi’nde birlikte görev yaptık. Burada kurulan ‘İmralı İzleme
Komitesini’ dolduran Türkiye karşıtlarına karşı birlikte mücadele
ettik. Sonuçta, ‘Öcalan adil ve hukuka uygun yargılanmıştır’
yargısını raporlarına birlikte yazdırdık.
Bugün de, iktidarı ve muhalefetiyle tek yürek olacak bir
Türkiye’nin aynı sonuca ulaşmaması için hiç bir neden
yoktur."