Öcalan testi kırılmadan uyardı!
Abone olSelahattin Demirtaş, çözüm sürecine ilişkin Hükümetin adım atmamasının bir tıkanıklığa neden olabileceğini ifade etti ve Öcalan'ın mesajını iletti.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecine
ilişkin Hükümetin adım atmamasının bir tıkanıklığa neden
olabileceğini ifade ederek, "Öcalan testi kırılmadan uyarısını
yapmak istiyor. Eğer Erdoğan ortaya çıkan fırsatları doğru
değerlendirip adım atmazsa ve toplum üzerindeki baskıları artırmaya
devam ederse bu müzakere sürecinin tıkanmasına yol açar ve
beraberinde daha çaplı bir kriz getirir" dedi.
Demirtaş, geçen hafta Abdullah Öcalan’la yaptıkları görüşmeyi
'Özgür Gündem' gazetesine anlattı.
Demirtaş, "Türkler de Kürtler de çok iyi biliyor ki Kürt
hareketi bugüne kadar ne söz vermişse bunu yerine
getirmiştir" derken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi ikinci aşama, yani devletin sorumluluklarının zamanı geldi.
Sürecin kritik bir aşamaya gelmiş olmasının nedeni de budur. Yoksa
Kürt tarafı üzerine düşen ciddiyeti, samimiyeti göstermeye devam
ediyor zaten. Sayın Öcalan bu konuda bir tereddüt içerisinde değil,
süreci ilerletmek istiyor, devletle görüşmelerini sürdürüyor ama
tabii ki artık önümüzdeki on beş-yirmi gün içerisinde bazı somut
gelişmelerin, somut adımların olması gerekiyor. Görüşme
koşullarından, kendisinin oradaki fiziki koşullarına kadar
hükümetin reform paketiyle ilgili yapacağı çalışmaya, BDP-AKP
arasında başlayacak siyasi müzakereye kadar bazı ilerlemelerin
olması gerekiyor. Bu nedenle gelinen aşamayı, süreci kritik nokta
olarak tanımladı Öcalan. Biz de katılıyoruz buna. Daha ikinci
aşamanın başındayken Öcalan hatırlatma yapmak, uyarı yapmak
istiyor. Yoksa şu anda ciddi bir tıkanıklıktan söz edilemez.
Hükümetin adım atmaması bir tıkanıklığa neden olabilir. Ama yine de
testi kırılmadan Öcalan uyarısını yapmak istiyor. Bu görüşmede de
bu kaygılarını, beklentilerini, uyarılarını en ciddi şekilde ifade
etti, zaten yeni verdiği mesajların büyük kısmı devletedir. Çünkü
devletin bir yetkilisi görüşmede hazır bulundu. Ve onun üzerinden
mesaj birinci elden ulaşıyor. Bu mesajların hepsi, hükümetin
meseleye ciddi yaklaşması için verilmiş mesajlardır. Biraz da böyle
anlamak lazım"
BİZİM KARŞIMIZDA MUHATAP OLARAK BİR HÜKÜMET YOK; RECEP TAYYİP ERDOĞAN VAR
Muhatap olarak karşılarında hükümetin olmadığını dile getiren
Demirtaş, “Şimdi şunu bir defa netleştirelim, bizim
karşımızda muhatap olarak bir hükümet yok; Recep Tayyip Erdoğan
var. Dolayısıyla bunu bir hükümet tavrı olarak anlamak doğru değil.
Çünkü hükümetin içinde adım atılması konusunda samimi olanlar var,
cesur olanlar var, karşı olanlar var. Fakat bunların hiçbirinin
düşüncesi önemli değil, son kararı veren Recep Tayyip Erdoğan’dır,
Başbakan’dır. Başbakan bütün bu kararları verirken asla
ülkenin, demokrasinin geleceğini düşünerek vermiyor. Kendisinin,
partisinin geleceğini ve kişisel iktidarının akıbetini düşünerek bu
kararları veriyor. Yoksa hükümet, bizim görüştüğümüz bazı bakanlar,
çevreler aslında bir an önce adım atılması konusunda bir hazırlık
yapıyorlar. Fakat Başbakan olur demeden hiçbir bakanın veya
Bakanlar Kurulu’nun inisiyatif kullanması söz konusu değil. Tek
adam yönetimi var ve herkes Başbakan’ın ağzının içine bakıyor.
Şimdi Başbakan da şunu düşünüyor; Kürt sorununda adım atarsam,
Kürtlerle ilgili düzenleme yaparsam batıdan oy kaybeder miyim
kaybetmez miyim, batıda oy kaybedersem başkanlık seçimi,
cumhurbaşkanlığı seçimi, yerel seçim, milletvekili seçimleri bütün
bunları ne derece etkiler; bir buna bakıyor. İki: BDP, Öcalan ve
PKK muhataplığıyla bu sorunu çözerse Kürtlerin kendisinden
kopacağını ve işte Kürt siyasi iradesi etrafında birleşeceğini
düşünüyor. Burdan da biraz zayıflayabileceğini hesaba katıyor.
Bunların hepsi aslında kendi kişisel istikbal meseleleridir. Ama
gelinen noktada Başbakan da hiçbir adım atmadan sürecin
yürümeyeceğinin farkında.
Eğer Erdoğan ortaya çıkan fırsatları doğru değerlendirip
adım atmazsa ve toplum üzerindeki baskıları artırmaya devam ederse
bu müzakere sürecinin tıkanmasına yol açar ve beraberinde daha
çaplı bir kriz getirir. Türkiye’nin doğusunda da batısında da daha
güçlü bir muhalefetin yükselmesine neden olabilir”
ifadelerini kullandı.
AKP ARTIK BİR ADIM ATMADAN ÖNCE ON DEFA DÜŞÜNMEK
ZORUNDA
Demirtaş, Gezi Parkı olaylarını ise “Türkiye Gezi direnişinden önceki Türkiye değil, direniş yeni bir durum yarattı tespitine katılıyorum” diye değerlendirirken, şunları kaydetti:
"Türkiye’de artık hiç kimse topluma istediği şeyi dayatıp toplumun benimsemeyeceği bir politikayı hayata geçiremez. Bu sadece AKP için değil bundan sonraki iktidarlar için de geçerli bir durumdur. AKP artık bir adım atmadan önce on defa düşünerek o adımı atmak zorundadır. Çünkü sokak muhalefeti meclisteki muhalefeti yüze katlayacak kadar güçlü bir şekilde sarsmıştır AKP hükümetini. Türkiye’nin batısı bu gücünü göstererek aslında yeni bir eşiği aşmıştır. Bu çok önemli bir kazanımdır. Şimdi bu muhalefetin Kürt özgürlük hareketi ile birleşme noktalarını bulması gerekiyor.
Aslında Gezi Parkı meselesi tam da bir Demokratik Özerklik meselesidir. Gezi Parkı direnişi esasında bir Demokratik Özerklik isyanıdır. Demokratik Özerklik talebi içeren bir isyandır. Türk sol hareketlerinin de bu çözüm modelini masaya yatırması ve tartışması gerekiyor. Gezi direnişi bunu hepimize sarsıcı bir şekilde öğretmiştir"