Öcalan nasıl ögür olacak? Sırrı Süreyya anlattı!
Abone olSırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın siyaset yapmasının önünde bir engel olmadığını söyledi, Erbakan, Ecevit ve Demirel’i örnek gösterdi.
HDP’li Sırrı Süreyya Önder’e göre Kürt meselesinin
çözümünün en önemli şartı Abdullah Öcalan’ın özgür
kalması.
Kürt siyasetinin en yeni ama en çok öne çıkan aktörlerinden biri
Sırrı Süreyya Önder. Son dönemde İmralı’ya ve Kandil’e giden HDP
heyetlerinin daimi üyelerinden biri haline geldi. Al
Jazeera’den Gonca Şenay’ın sorularını
yanıtlayan Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın cezaevinde
olmasının barışın önünde en büyük engel olduğunu söyledi,
“Kürt barışını kurmanın yolu da Öcalan’ı özgürlüğüne
kavuşturmaktan geçer. Bu, bu kadar net.” diye konuştu.
ÖCALAN İÇİN DEMİREL VE ECEVİT
ÖRNEĞİ
Öcalan’ın hapisten çıkınca siyaset yapmasının önünde bir engel
olmadığını da belirten Önder, cezaeviyle tanışmış eski siyasetçiler
Demirel, Ecevit, Erbakan ve Tayyip Erdoğan’ı örnek gösterdi. Önder
"Bu ülkede, siyaseten iktidar olmak ile cezaevinde olmak
arasındaki mesafe çok kısadır. Yani bir adım bile değildir.
Yüzlerce örneğini sayabiliriz.” diye konuştu.
Süreç şu an hangi noktada sizce?
Bu ülkede siyasi anlamda bir müzakere hafızası yok. Dolayısıyla
nasıl, ne şekil yürüyeceğine dair geçmişe dönük referanslarımız yok
hiç birimizin. Onun için biraz el yordamıyla yürüdü bugüne kadar,
biraz güven oluşturmak ile geçti de diyebiliriz. Bundan önceki Oslo
sürecinin akamete uğrama biçiminden Kürt tarafı bir ders
çıkarmıştı. Üzerine düşen tüm sorumlulukları, çatışmasızlık durumu,
demokratik siyasete düşen hamleleleri bir yandan yapmaya başladı
bir yandan da iki şartı gündemde tuttu. Birisi yol temizliği
dediğimiz bir anayasa değişikliğine gerek kalmayacak yasal
temizlikler ve pratiğe dönük uygulamalar, ikincisi ama sıralamada
birde duran şey; çerçeve yasa. Yani müzakereyi yasal zemine
bağlamak.
MÜZAKERE ÇERÇECE YASASI
GERÇEKLEŞECEK
Bu durumda hiçbir şart yerine gelmedi. Atılan ve sürdürülen
tek adım Abdullah Öcalan ile görüşmelerin sürmesi. Nasıl yürüyor
süreç?
Bu az bir şey değil, süreçte de 30 yıllık bir savaşta böyle bir
yıllık zaman kesitleri çok uzun zamanlar değil. Yani bir yıl içinde
bu yapılmamış olabilir ama yönelim, niyet ve gayret nereye doğru,
bu çok belirleyici. Gelinen noktada bu müzakere çerçeve yasası
artık gerçekleştirilecek gözüyle bakıyorum ben kişisel olarak.
Hükümet tarafından edindiğim izlenim bu yönde.
KANDİL HDP'Yİ YETERSİZ Mİ
BULUYOR?
Son İmralı ziyaretinde siz, Öcalan ile görüşürken
Kandil bir mesaj verdi. Kandil’den gelen son mesaj nedir? HDP’yi
yetersiz mi buluyorlar?
Bizim, süreçte gördüğümüz rol, bir karne ilişkisi ile tarif
edilemez. Kandil’in yetersiz bulmak diye bir tutumu olduğunu
düşünmüyorum ama eleştirileri olacaktır. Her kurumun diğer
kurumları eleştirmesi tabiidir.
Neyi eleştiriyorlar?
Bize dönük somut bir eleştiri yok ama olabilir diyorum ben. Gidip
geliyoruz işte bize yönelttikleri somut bir eleştiri duymadık
bugüne kadar. Önerileri olabiliyor, itirazları olabiliyor. Bana
geçen bir yerde sordular, “Onlar bizi temsil etmez diyorlar”
dediler, “El hak, doğru söylüyorlar, onların kendi temsiliyetleri
var.” dedim. Biz demokratik siyaset alanında bu iş için çaba
gösteren bir siyasal partinin mensuplarıyız. Sayın Öcalan da bizi
eleştirir zaman zaman. O mesela parlamenter siyaset anlamında ve
diğer siyasi partilerle ilişkiler anlamında yetersiz kaldığımıza,
diğer siyasi partilerle daha iyi ilişkiler geliştirmemize yönelik
uyarıları olur.
Hangi siyasi partiyi kastediyor?
Genel olarak CHP ve diğer Meclis dışı yapılar. Genel olarak bu
süreçcin çok iyi ve çok yoğun anlatılması gerektiğini, bunu da
yapması gerekenin sivil siyaset alanında çalışan insanlar olduğunu
söyler. Bizde bu eleştiri ve öneri geleneği tarihseldir ve bu bizi
bozmaz, geliştirir sadece. Onun için buradan kimseye ekmek
çıkmaz.
MECLİS KAPANMADAN MÜZAKERE YASASI
ÇIKACAKTIR
Öcalan ile görüşmeler yeni bir boyut kazanacak
mı?
Yasal çerçeve oluştuğu anda bunu diyalogdan müzakereye geçiş olarak
tanımlamanın önünde bir engel yok. Bu 1 günlük bir iştir. Ben
Meclis kapanmadan bu iş olacak diye düşünüyorum, olmalı. Yoksa Kürt
halkı bu konuda somut bir şey görmediği zaman sürece yönelik
desteğinde önemli kırılmalar yaşanır. Meclis, 10’una kadar
açık.
KÜRT BARIŞI ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN
GEÇER
“Abdullah Öcalan 2015’te aramızda olacak” diye bir söylem
var HDP mitinglerinde. Bu nereden kaynaklanıyor, somut bir neden
var mı?
Bu biraz siyaset bilmekle alakalı bir şey. Bu ülke günlük hay huyun
dışına çıkarsa, bu kavram kargaşasının, kaotik tartışmaların dışına
çıkarsa büyük barışını kurmak zorunda. Tüm gelişmeler Türkiye
halklarını buna mahkûm ve mecbur ediyor. Bunun dışında tüm yollar
ülke olarak hepimizi takatsiz bırakacak nitelikte. Hangi ülke
kendini takatsiz bırakmak ister? Kürt barışını kurmanın yolu da
Öcalan’ı özgürlüğüne kavuşturmaktan geçer. Bu, bu kadar net. 15
yıldır cezaevinde ve 15 yıldır, hatta cezaevine girmeden önce de
siyasi eğilimlerini gözlemlediğimizde, kendisini bu büyük barışın
sağlanmasına ve tahkim edilmesine vakfetmiş bir liderden söz
ediyoruz. Bunun cezaevinde olması bu barışın kurulmasına engel .
Sadece Onun da değil, bu paradigmadan dolayı Kürdü düşman gören,
hasım gören paradigmadan dolayı cezaevine atılmış tüm insanların
özgür kalması gerekir.
İKTİDAR OLMAK İLE HAPSE GİRMEK
ARASINDAKİ MESAFE ÇOK KISADIR
Siyasi yönetim böyle bir adım atabilir mi?
“Siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır” diyen bir adam, bu
ülkenin siyasal tarihinde defalarca mahkum olmak ile iktidarın
siyasal sahibi olmak, hatta devlet başkanı olmak arasında gidip
gelen bir insan bu lafı etti. Onun için dikkate almak zorundayız.
Bakın bu ülkede, siyaseten iktidar olmak ile cezaevinde olmak
arasındaki mesafe çok kısadır. Yani bir adım bile değildir.
Yüzlerce örneğini sayabiliriz; Ecevit, Demirel, Erbakan, Tayyip
Erdoğan. Onun için günlük öfkelerimiz ve düşmanlarımız üzerinden
düşünmeyi bir kenara bırakıp topyekûn ülkeyi düşünmeye,
insanlarımızı düşünmeye başladığımızda aslında geç kalmış bir
hamledir de denilebilir.
ÖCALAN ÖZGÜR KALIRSA NE
YAPACAK?
Öcalan serbest kalsa ne yapabilir sizce Türkiye’de? Nerede
yaşayabilir örneğin, siyaset mi yapar, milletvekili mi
olmalı?
Tabi. Ne manidir yani? Bu ülkede siz seçilmiş Başbakan’ı darağacına
götürüyorsunuz. Onunla beraber asılmayı bekleyen insanlar sonradan
siyasal iktidarın sahibi olabiliyor. Geçmişte yapmışsınız bunu,
şimdi yapmanızın önünde ne mani var? Asıl olan ülkenin insan
kaynağını ve zamanını, enerjisini ülkenin topyekûn adaleti ve
demokratikleşmesi için harcamaksa, böyle bir buğuz üzerinden bir
ülke politikası oluşturulabilir mi? Çünkü son tahlilde bu kararlar,
siyasi kararlardır. Bu ülke hep yargıyı siyasallaştırarak değil,
siyaseti yargısallaştırarak, siyaseti mahkemeler eliyle yürüten bir
hafızaya sahip. Dolayısıyla siyasal olarak verilen kararların,
zamana direnci yok.
Ama bu çok derin bir ayrışma. Siz belki çok rahat
konuşuyorsunuz ama Ege’de insanlar bu konuyu böyle rahat kabul
edebilir mi, konuşabilir mi sizce?
En rahat orada konuşulur aslında, yeter ki insanlara böyle bir kin,
nefret pompalanmasın. Konuşulur, bunu yapacağız. Bu memlekette
yasal, demokratik siyaset yapmaya çalışan insanlar olarak biz,
“Konuşulamıyor, ayrılalım” mı diyeceğiz? Defalarca linçe uğradık,
anlatacağız, anlayacaklar. 40 yılın oksitlendirilmiş düşünsel
mekanizmalarından bahsediyoruz. Elbette ki bir günde
temizlenmeyecek. Pratik bazen insanları daha çabuk
bilinçlendirir.
Kürtler içinde de başka türlü düşünenler yok
mu?
Olabilir tabi aynı çalışma onlar için de yapılmak durumunda.
Herkesin en temel yanılgısı orada, sanki Kürt halkı sen biraz bekle
biz bu derin milliyetçi Türkleri ikna edelim diyor.
KÜRDÜN ÖTEKİSİ TÜRK
DEĞİL
Kürtlerde de milliyetçilik var …
Tabi, onu diyeceğim zaten, diyalektik biraz biliyorsak her şeyin
karşıtını da beraberinde geliştireceğini biliriz. Hiçbir yer yoktur
ki milliyetçilik tek taraflı gelişsin. Fakat Kürdün “ötekisi” Türk
değil. Kürt milliyetçisi olarak tarif edilen insanlar Kürtlerin
ayrı bir devlet olmasını savunuyorlar. Milliyetçiliğe benim
yüklediğim anlam için bir “ötekisi”nin olması lazım. Şu an Türkün
ötekisi Kürt ama Kürdün ötekisi Türk değil. Siz hiç gördünüz mü
linçe uğrayan bir Türk siyasal partisi Kürt illerinde? Hayır, her
yerde asgari bir saygıyla karşılandılar. Siz gördünüz mü
mahallesindeki bir Kürt lokantasına hücum edilen bir Kürt
gettosunu. Ama başka illerde eline en ufak bir taşı alan işini
gördürdüğü Kürt esnafa saldırıya geçiyor. Dolayısıyla böyle
milliyetçilik kolayından yapıştıracağımız bir şey değil.
ÖCALAN CHP İÇİN NE
DİYOR?
Öcalan CHP ile daha iyi iletişim kurun diyor dediniz.
Öcalan tam olarak ne diyor CHP için? Siz Kılıçdaroğlu’nun son
Diyarbakır ziyaretinde açtığı krediyi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Öcalan, CHP’ye barış projesini iyi anlatmamız gerektiğini
düşünüyor. CHP’nin kendi içinde ırkçılığa varan nefret
söylemlerinden etkilenmemesi gerektiğini söylüyor. Asgari sosyal
demokratın alması gereken tutumu alması gereken tutumu alması
gerektiğini, bizim bunun için çaba göstermemiz gerektiğini
söylüyor.
CHP’nin içinde farklı kimlikler öne çıkıyor, sosyal
demokrat mı sizce CHP?
Bunu bilemiyoruz işte, sıkıntı da buradan çıkıyor. Şurada siz çıkın
küçük bir deney yapalım. CHP’nin grup başkan vekillerine ya da
Genel Merkez yöneticilerine, “Enerji politikasında partinizin
tutumu nedir? Siz gelir dağılımı noktasında ne düşünüyorsunuz? Bu
kamusal alan özel alan meselesini bize tarif eder misiniz? Sizin
ekonomi politikanız ne?” diye sorun. Ondan sonra alacağınız cevabı
sosyal demokrasi üçgeninden geçirin. Sosyal demokrasi herhangi bir
yerelin tarif edeceği bir şey değildir, gelenekselliği ilkeleri
olan ama benim açımdan 1990’larda cenazesi kaldırılmış bir dünya
görüşüdür. Ama bu onu mülga kılmaz. Halen sosyolojik olarak hayatta
bir karşılığı var ve ilkeleri var. Aklımıza ilk gelen emeği
öncelemek. Emeği öncelemek sizin ekonomi politikanızla görülür.
Böyle bir yayınları var mı mesela? Peki, en büyük mesele Kürt
meselesi, birçok meselenin bozucu alanı buradan kaynaklanıyor. Kürt
meselesi konusunda evrensel kriterlerle düşünceleriniz ne? Bu
düşünceler Sosyalist Enternasyonal’in düşünceleri ile ne kadar
uyumlu, ne kadar aykırı diye bir bakın. Bunu bilemiyoruz,
bilemeyince CHP sosyal demokrat mıdır, değil midir, hangi düşünceyi
baz alacağız?
Öcalan ne diyor?
Tam da benim söylediğim bu cümleler Öcalan’a ait. İnsanların bu
sorunun yanıtını araması gerektiğini hatırlatın diyor. Çünkü
Öcalan, sosyal demokrat tabanı çok önemseyen bir yerden geliyor.
CHP kendini yeniden var edebilir ama söylem başka bir şey pratik
başka bir şey.
İktidarda olmayan bir CHP ne yapabilir
pratikte?
Çok şey yapabilir, bu Sosyalist Enternasyonel’in ana mottoları ile
kendini bağlı saydığı anda Kürt illerinde bir karşılık bulacağını
düşünüyorum.
CHP mevcut yapısıyla bunu yapabilir mi?
O benim derdim değil ama bir siyasal iddianın sahibi ise bu konuda
bir tercih yapmak zorundasınız.
HDP ÇATI ADAYA NASIL
BAKIYOR?
Ekmeleddin İhsanoğlu ismine nasıl
bakıyorsunuz?
Ekmeleddin beyin bu konuda ne söyleyeceğine ne vaad edeceğine
bakacağız. Şimdiden bir şey söylemek siyaseten rasyonel olmaz.
Kürt meselesi ile ilgili Sayın İhsanoğlu’na dair bir
duyumunuz var mı?
Hayır yok ama görüşmek isterse tabi ki görüşeceğiz. Bakacağız ne
diyecek, bu bir ülke meselesi. MHP’nin adayı olması bizim baştan
reddetmemizi gerektirmiyor. Sadece baştan bir takım şerhlerimiz
olabilir. Bir büyük barış kuracaksak ve Ekmeleddin İhsanoğlu, “Kürt
halkının doğuştan sahip olduğu tüm hakların tartışmasız teminatı
olacağım” derse buna kim ne diyebilir? Bakalım ne diyecek?
Bir aday bunu derse Türkiye’nin diğer illerinden oy
alabilir mi sizce?
Niye oy almasın? Bunlar çok hazır ezberler. Daha hiç kimse aksini
denememiş. Somut önümüzde bir mesele var, bunu nasıl çözeceğiz.
Milliyetçi reflekslere sahip olmanız meseleyi güvenlik eksenine
sıkıştırmanız gerektiği anlamına gelmez. Bunun muhatabı bizim
dışımızdaki tüm siyasi yapılardır.
HDP KÖŞK ADAYINI BULDU
MU?
HDP’nin aradığı Cumhurbaşkanını henüz bulamadığı
söyleniyor? Ne aşamada aday arayışı?
Neden bulamasın, buldu. Şu an bununla ilgili bir komisyonumuz var.
CHP’nin böyle bir sağcı aday tercih etmesi bu ülkedeki sol ve
sosyal demokrat oylar için bir adressizlik durumu ortaya çıkarınca
biz HDP olarak sol yapıları içine alan geniş bir istişare
yürütüyoruz.
SOL SEÇMEN CHP'YE MAHKUM
MU?
CHP dışında kalan sol yapıların bir oy potansiyeli var mı
sizce?
Çok. Bu ülkede sol daima kutuplaştırma, kategorik bir karşıtlık
alanına hapsedildiği için CHP’nin seçmeni gibi görünüyor. CHP’ye
mahkûm olmakla CHP’li gibi hissetmek ayrı bir şey. Belki bu seçimde
bunu göreceğiz. Ne kadarı mahkûmiyet ne kadarı seçmenlik?
RIZA TÜRMEN İDDİASI
Selahattin Demirtaş dışında bir aday var mı?
Çok var, mesela Rıza Türmen. Ben çok kıymet verdim O’nun reddediş
biçimine. Onur duyduğunu söyledi, hâlihazırdaki Meclis grubunun
yarısı tüyleri diken diken olacak insanlar. Bu bizim ne kadar
isabetli bir öneride bulunduğumuzu da gösteriyor. Kapı arkası Rıza
Türmen ile bir iş pişirmiş değiliz. Bir takım evrensel ilkeler
sayıyor, demek ki CHP’de eksikleri var. Bu tespitler tam da bizim
bu profildeki aday arayışımızı meşru ve acil kılıyor.
NEDEN DEMİRTAŞ?
Neden her yol Demirtaş’a çıkıyor Kürt siyasetinde son
dönemde?
Bunu Tayyip Bey’e neden sormuyorsunuz? Selahattin Bey kesinleşirse
sosyal demokrat tabanda büyük sempati uyandıran bir isim. Ayrıca
inanç bahsinde gerek Alevi kurum temsiliyetleri, gerek diğer
inançların da nezdinde çok saygın bir isim ve bunu bir pratikle
sağlamış. Selahattin Bey salt bir politikacı değil. Ondan önce çok
geniş bir insan hakları aktivistliği sicili var.