Öcalan ile aynı kefeye konma kabusu!

Abone ol

28 Şubat döneminde, Kudüs Gecesi'nde sergilenen oyunda rol aldığı için tutuklananlardan Selçuk Öz, ilk kez konuştu

28 Şubat döneminde, Ankara'nın Sincan ilçesinde, ''tankların yürütülmesine gerekçe olarak gösterilen'' Kudüs Gecesi'nde sergilenen oyunda rol aldığı için tutuklananlardan Selçuk Öz, dönemin aktörlerinden biri olarak kendisinin gösterildiğini, bunun da psikolojisini bozduğunu söyledi.

Öz, 28 Şubat döneminde yaşadıklarını, aradan geçen 15 yılın ardından Kudüs Gecesi'nin düzenlediği Sincan Belediyesi'ne ait salonda, anlattı.


AYNI MAHKEME HEYETİNE APO DAVASINDA GÖRÜNCE...

Öz, o dönemde kendisini yargılayan mahkeme heyetini, daha sonra terör örgütü Abdullah Öcalan'ı da yargılarken gördüğünü kaydederek, şunları söyledi:

Cezaevinden de çıktım. Günlük yaşantımıza dönüyoruz ve seneler geçti, terörist başı Abdullah Öcalan yakalandı. Bizi yargılayan mahkemeye heyetini, İmralı'da, katibine kadar, mübaşirine kadar karşımda görünce, bir kere daha 'biz neler yapmışız' dedim. Bir kere daha vuruldum. Bu ülke için bu insanla aynı kefeye koyulduk. Bu çok ağrıma gitmişti. 'Biz neymişiz' dedim, 3-5 gün onun şokunu atlatamadım.''

Filistinlileri anmak amacıyla düzenlenen Kudüs Gecesi'nde salon görevlisi olduğunu anlatan Öz, aynı gece sahnelenen tiyatro gösterisinde de görev aldığını anlattı.

O dönem, Sincan Belediyesi'nde sözleşmeli olarak çalıştığını belirten Öz, gecede, Filistin sokaklarında geçen mücadeleyi anlatan bir sahneyi doğaçlama yoluyla sunmaya karar verdiklerini belirterek şunları söyledi:

''Son derece doğaçlama, çok fazla detaya girmeden, bir kişi baba oldu, ben oğul oldum. Diğer arkadaşlar da Filistin sokaklarında taş atan, onları temsil eden bir rol aldı. Oyunda baba ile oğul arasında geçen vedalaşma diyaloğunun sonunda, oğulun sokağa çıkıp İsrail askerlerine karşı taşlarla mücadele verirken İsrail kurşunlarına hedef olup, şehit oluşu anlatılıyordu. Oyunun özeti tamamen buydu.''

SİNCAN HEDEF SEÇİLDİ

Buna benzer etkinliklerin daha önce de düzenlendiğine işaret eden Öz, ''Evvelki senelerde, Çeçenistan ve Bosna Hersek için yapılmıştı. O senelerde sorun olmamıştı. Zannediyorum o süreçte, Refahyol hükümetinin iktidarda bulunmasından dolayı Sincan hedef seçildi'' şeklinde konuştu.

O OYUN İÇİN 4 AY HAPİS YATTI

Filistinli bir gencin şehit oluşunu canlandıran bu oyunda rol aldığı için 4 aya yakın bir süre Ulucanlar Cezaevi'nde tutulduğunu anlatan Öz, şöyle devam etti:

''O etkinliğin ardından beni karakoldan aradılar. Daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldük. 11 gün gözaltında tutulduk. Çıkarıldığımız ilk mahkemede, sorgu-sual yapılmadan, hakim ismimizi bile sormadan, direk el hareketiyle 'götürün bunları' dedi. Bizi son derece aşağılayarak dedi bunu ve Ulucanlar Cezaevi'ndeki günlerimiz başlamış oldu. 3,5 ay civarında tutukluluk süremiz oldu. Sonra beraat ettik.''

ESAS MAHKUMİYET CEZAEVİNDEN SONRA

Cezaevinden çıktıktan sonra yaşadıklarını da anlatan Öz, şöyle konuştu:

''Esas işkence, esas mahkumiyetim o dönemde başladı. Cezaevindeyken sabah kalkıyorsunuz, televizyonlarda kendinizi görüyorsunuz. Sabahlara kadar kendini rüyada görüp, kabus görmüş gibi psikolojisi bozulanlardan biriyim. Diğer arkadaşlarım da o derece etkilendi. Cezaevinden çıktıktan sonra belli süre otobüse binemiyorsunuz. Ayrıca bir süre işe başlayamadım.

Komşularınız sizden kaçar olmuş, hiçbir arkadaşınız etrafınızda kalmamış, derin paranoyaya kapılmıştım. Tarifi olmayan düşünceler vardı kafamızda. Onları dile getiremiyorum.''

HAYALİ YARIM KALDI

Cezaevinden çıktıktan 5-6 ay sonra, İçişleri Bakanlığı'nın kararıyla belediyedeki işine geri döndüğünü dile getiren Öz, esas mesleğinin fotoğrafçılık olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Cezaevinden sonra ekonomik açıdan da manen de çok fazla yıprandım. 5-6 sene kendime gelemedim. Mesleğim olan fotoğrafçılığı ileri boyutta yapmayı düşünüyordum. Kurslar görüyordum. Ancak o dönemde bu kursların hepsinden uzak kaldım. Fotoğrafçılığa 11 yaşında başlamıştım. Bu meslekte şimdi de epeyce yol katettiğimi düşünüyorum.''

KADERİN TECELLİSİ

Öz, ''O geceyi, o anki atmosferi, geriye dönüp, bir kere daha değerlendirecek olsam, gözümü iki kere daha açardım. O gecede, tiyatro bölümünde görev almazdım. Aradan bu kadar seneler geçmiş, 28 Şubat manşetlerinde hala Selçuk Öz'ü gösteriyorlar. Kudüs Gecesi'nin sembolik görüntüleri olarak ben kaldım, insanların akıllarında'' ifadelerini kullandı.

28 Şubat Soruşturması kapsamında yaşanan tutuklamaları da değerlendiren Öz, ''O dönemin sorumlularının, bugün Sincan'da cezaevinde bulunması tamamen kaderin tecellisidir. O insanları da misafirimiz olarak görüyorum. Onlara diyecek bir şey bulamıyorum. Yargının vazifesi, bundan sonraki süreç'' diye konuştu.

Yaşadığı sıkıntılara neden olanların bu dünyada olmasa bile ahirette hesap vereceğini hep düşündüğünü vurgulayan Öz, ''Bunların hiç kimsenin yanına kar kalacağına zannetmiyorum'' dedi.

Öz, 28 Şubat Soruşturması'yla ilgili dava açılması durumunda kendisinin de müdahil olacağını belirterek, ''Yaşadığımız acılar var'' diye konuştu.

ASKERLERİ ÇOK SEVERİM

Askerliği çok sevdiğini sözlerine ekleyen Öz, şunları kaydetti:

''Askerliğim, Çanakkale Gelibolu'da gerçekleşti. Tugayımızın fotoğrafçısıydım. Komutanlarımdan her zaman teşekkür almışımdır. Bir gün dediler ki Gelibolu'daki Şehitlik Anıtları'na gidilecek ve oradan fotoğraf çekilecek. Ben de görevli olarak katılmak istemiştim, sırf Ulu Önder Atatürk'ün karargahlarını görebilmek adına, o insanın eşyalarına dokunabilmek adına. Ben bu göreve gönüllü olarak katılmıştım. Atatürk'ün yatağını düzeltmiştim, kullandığı nevresimleri, o zamandan kalan nevresimleri düzeltmiştim. Şehitlik abidesindeki müzenin bütün kurşunlarını tek tek tozlarını alıp, dizen bir askerim ben. Ben bu milli ruha sahip askerdim. Ben o milli ruhu temsil eden insanlar tarafından, o süreçte cezalandırılmak istendim. Bana çok dokunan şeylerden biriydi. Biz yargılandık beraat ettik.''

Günün Önemli Haberleri