Öcalan cezasını evinde çeksin!
Abone olDTP’li 98 belediye başkanı Diyarbakır’da olaganüstü toplandı. Ortaya şu çarpıcı görüş atıldı.
Kongre adına DTP’nin kapatılmasını değerlendiren kapatılan
DEP'in eski milletvekili Hatip Dicle, “Kürdistan her dönem
işgallere uğradı. Ama halkımız direnişini ve özgürlük sevdasını her
zaman ayakta tuttu. Kürtler özgürlüklerine düşkündür, 1994’teki
Kürt halkı da değildir. Kürt halkı onuruna karşı yapılan bu
saldırıları karşılıksız bırakmaz, herkes bunu bilmeli. Bu kararı
tanımıyoruz ve meşru olarak da görmüyoruz” dedi.
DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılarak, Ahmet Türk ve
Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin düşürülmesi, 37 DTP’liye 5
yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesine Diyarbakır’da 98 DTP’li
belediye başkanının katılımıyla olağanüstü toplanan Demokratik
Toplum Kongresi’nde sert tepki gösterildi.
Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, Kandil ve Mahmur’dan
gelen PKK'lı gruplar ile 1925’teki Kürt ayaklanmasının lideri Şeyh
Sait’in torunları Şeyh Diyadin Fırat ve Şeyh Feyzullah Fırat’ın da
katıldığı DTP il başkanlığındaki toplantıda Demokratik Toplum
Kongresi adına Hatip Dicle konuştu. Diyarbakır olaylarında yaşamını
yitiren üniversite öğrencisi Aydın Erdem ve demokrasi mücadelesinde
şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşundan sonra konuşan
Hatip Dicle, tarihten örnekler vererek son süreçlerde Kürt halkının
onuruna yönelik saldırılar olduğunu, ancak Kürtlerin bunu
karşılıksız bırakmayacağını söyledi.
ÖCALAN NEFESSİZ BIRAKILARAK ÖLDÜRÜLMEK
İSTENİYOR
Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarına da değinen Hatip Dicle’nin,
“Şimdi ne yapılmak isteniyor. 29’uncu isyanın önderi Sayın
Abdullah Öcalan’ı İmralı’da nefessiz bırakılarak öldürmek
isteniyor” demesi üzerine salonda bulunanlar ayağı
kalkarak, ‘Biji Serok Apo’, ‘Yaşasın başkan Apo’ solganları
attı.
Kürt halkının eski halk olmadığını kaydeden Hatip Dicle, “Biz yeni
bir hareket de değiliz, biz dimdik ayaktayız. Kürtlerin özgürlük
mücadelesi hayatın her alanında devam ediyor. Bu halk önderini
orada nefessiz bırakıp zaman içinde ölmesine asla müsade
etmeyecektir, bunu herkes bilmelidir. Biz aklı selimin egemen
olmasını istiyoruz. Sayın Öcalan konusunda devletin tasfiyeci
politikalarından vazgeçmesini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Özgürlüğünü esas alan, ama başlangıçta bir ev hapsi mümkündür.
Devlet tasfiye istiyorsa kendisi bilecektir. Artık Kürt halkı buna
izin vermeyeceğini her halükarda gösteriyor” dedi.
KENDİ KENDİMİZİ YÖNETME HAKKIMIZDAN
VAZGEÇMEYİZ
Kendilerinin sürekli “Kürtler ne istiyor?” sorularına muhatap
kaldıklarını belirten Dicle, “Kürtler Türk halkıyla eşitlik
istiyor. Özgürlük istiyorlar. Topraklarında insan gibi yaşamak
istiyorlar. Toplumsal bir mutabakata dayalı sivil demokratik bir
Anayasa istiyorlar. Kürtlerin kurumları bu diyalog ve süreç içinde
aktif yer almalı. Bu Anayasa sadece Kürtlerin değil, Türkiye’de
yaşayan bütün etnik toplulukların tarihini, dillerini,
kültürlerini, yaşatacak demokratik bir anayasa olmalı. Kendi
kendimizi yönetme hakkımız olmalı. 1921 Anayasası’nda var olan
sonra gasp edilen bu hakkımızdan vazgeçeceğimizi kimse sanmasın. Bu
ülkenin bütünlüğü içinde biz kendi kendimizi yönetmek istiyoruz.
Kürtlerin ne istediğini çok iyi biliyorlar” dedi.
DTP’NİN KAPATILMA KARARI KÜRT HALKININ İRADESİNE
SALDIRIDIR
Anayasa Mahkemesi’nin 4 aydır açılım süreci denen aslında çok ince
bir tasfiye planını ilan edercesine hem de oy birliğiyle DTP’nin
kapatılmasına karar verdiğini söyleyen Dicle, şöyle dedi:
“Biz bunu devletin kuruluş genlerinde var olan Kürt sorununda inkar
ve imha siyasetinin hala devam ettiğinin, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin göz bebeği sayılan Anayasaya Mahkemesi, yani devlet
tarafından ilanıdır. Bu Kürt halkının iradesine saldırıdır. Hem de
ilk defa yapılmıyor. Kürtler ilk hiyanete 1’inci Büyük Millet
Meclisi’nden sonra uğradılar. Kürtler 1’inci Büyük Millet
Meclisi’nden sonra sessizce tasfiye edildiler. Kürt halkının özgür
oylarıyla seçilenler 1994 yılında imha konseptinin bir parçası
olarak meclisten yaka paça alındılar. Arkadaşlarımla birlikte 10
yıl cezaevinde kaldım. Biz bu devleti iyi tanıyoruz. Ama herkes
şunu iyi bilmeli ki artık Kürt halkı eski Kürt halkı değildir. 1994
teki Kürt halkı da değildir.”
BU KARARI TANIMIYORUZ
Anayasa Mahkemesi’nin DTP hakkında verdiği kapatma kararını
tanımadıklarını ve meşru olarak da görmediklerini kaydeden Dicle,
“Bu kararı tanımıyoruz, bu kararı da meşru olarak görmüyoruz.
Milletvekili arkadaşlarımız kendi grupları içinde istifalarını
vererek halkın arasına katılma kararı önceden almışlardı. Eğer bu
kararlarında samimi olurlarsa bilsinler ki Demokratik Toplum
Kongresi ve Kürt halkı sonuna kadar arkalarındadır. Kürt halkı
onuruna yapılan bu saldırıları karşılıksız bırakmaz, herkes bunu
bilmelidir. Kürt halkı bu onursuzluğu kabul etmez. Bunu bütün
boyutlarıyla tartışacağız. Öfkeye kapılmadan soğukkanlı bir
şekildi. Özgürlük mücadelesi 30 yıllık deneyime sahiptir ne
yapacağını çok iyi bilir” dedi.
DTP dışındaki bütün Kürt siyasi birimlerine de çağrı yapan Dicle,
“Gelin bu çatı altında farklılıklarınızı koruyarak bir araya
gelelim. Her türlü tartışmayı günlerce yapalım, ortak tavır
gösterelim, Kürtlerin ulusal birliğini inşaa edelim” çağrısında
bulundu.
AÇILIM SÜRECİYLE İLGİLİ UMUTLARIMIZI YOK ETMİŞ
DEĞİLİZ
Açılım süreci başlarken kendilerinin de umutlandığını kaydeden
Hatip Dicle, bu umutlarının yok olmadığın ve devam ettiğini
belirterek, şunları söyledi:
“Özgürlük hareketi, asla Türk halkını hedef alan bir hareket
olmamıştır, olmazda. Bizim felsefemizde, ideolojimizde halkların
kardeşliği vardır. Özellikle bu nedenle metropollerde Kürtler ve
Türkler içiçe yaşadığı için hiç bir zaman kitlesel çatışma
yaşanmadı. Ama son dönemlerde öyle sinyaller geliyor ki, futbol
maçları, İzmir’deki, Çanakkale’deki olaylar artık devletin aklını
başına toplaması gerektiği yönünde adeta çığlık atıyor. Eğer bu
süreç bir barışa evrilmezse korkarım ki devletin kontrolünün dışına
çıkan bazı haksız kitlesel çatışmalar gündeme gelebilir. Bunu bir
tehdit olarak değil bir öngörü ve tespit olarak söylüyoruz. Asla
bundan yana değil. Biz barışa mahkumuz diyoruz".”
Nevruza 3 aylık bir süre bulunduğunu hatırlatan Dicle “Biz aklı
selimin egemen olacağını umarak bu dönemin tekrar barışçıl bir
sürece evrilmesi için devletin, hükümetin üzerine düşeni yapmasını
bekliyoruz. 15 Şubat’tan itibaren genellikle Kürdistan’da bir
kitlesel protesto gösterileri başlıyor. O zamandan Nevruz’a kadar
olan süre kritik sürelerdir. Bu nedenle devletin bir an önce
tasfiye planından vazgeçerek aklı selimi egemen kılarak Kürtlerin
kurumlarıyla diyalog kurarsa hala yapılacak bir çok şeyin olduğuna
inanıyoruz” dedi.
Ankara'da bulunan DTP'li milletvekillerinin ise yarın Diyarbakır'a
gelerek toplantının sonuç bildirgesinin açıklanacağı ikinci günkü
toplantıya katılacakları belirtildi.