Obama ile Erdoğan'ın arası kötü mü?
Abone olObama Erdoğan için 'olağanüstü bir dost ve ortak' diyordu. Peki ilişkilerde ne değişti? Gezi'den önce ve sonra...
İNTERNET HABER - Obama'nın iktidara
geldiğinde seçtiği yol haritasının en kritik noktasındaydı
Türkiye... Ilımlı İslam profili ile ABD başkanının İslam ülkeleri
ile yapmak istediği yeni başlangıca örnek teşkil ediyordu.
Nihayetinde Obama ilk yurt dışı gezisini Türkiye'ye yaparak bunu
ortaya koydu. Erdoğan ile çok iyi anlaştılar, müttefikin ötesinde
"dost" fotoğrafları verdiler.
Peki ne oldu da araya soğukluk girdi? Ya da şöyle
soralım Erdoğan'ın İsrail'e yönelik "ikinci one
minut" çıkışı Beyaz Saray'dan niye böyle sert tepki gördü,
niye 'kuvvetli kınama' aldı?
'in köşesinden bu sorulara yanıt veren bir analizi dikkatinize
sunacağız.
Obama - Erdoğan ilişkisinin dünü;
ABD Başkanı Barack Obama bundan yaklaşık 5 yıl önce göreve
başladığında dış politikasındaki en önemli hedeflerden biri,
Haziran 2009’daki ünlü Kahire konuşmasının da sembolize ettiği gibi
ABD ile İslam dünyası arasında yeni bir başlangıç
yapmaktı. (...) Obama’nın 2009 Ocak ayında Beyaz Saray’a ayak
bastıktan sonra ilk Atlantik ötesi gezisi için Nisan 2009’da
Türkiye’yi seçmesi ve Ankara’ya gelip Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın liderliğine kuvvetli bir destek vermesi, bu politikanın
altyapısını oluşturma yönündeki ilk stratejik adımlardan
biriydi.
FLÖRT DÖNEMİ
Sonraki dönemde, iki lider arasında şahsi düzeydeki sıcaklıkla
da perçinlenen son derece yakın bir çalışma ilişkisinin
şekillendiğine tanık olduk. Dokusu Beyaz Saray ziyaretleri,
uluslararası toplantılardaki buluşmalar, sıkça yapılan telefon
konuşmalarıyla örülen bu kuvvetli işbirliği, Türkiye ile ABD
arasındaki ilişkinin ana ağırlık eksenini oluşturdu.
OBAMA'NIN ERDOĞAN İÇİN 'OLAĞANÜSTÜ DOST'
DEDİĞİ GÜNLER
İki lider sonuçta o kadar yakınlaştı ki, 2010 Haziran ayında BM
Güvenlik Konseyi’nde İran’ın nükleer programıyla ilgili oylamada
Türkiye’nin ABD’nin değil İran’ın yanında oy kullanmasının yol
açtığı kriz bile fazla bir hasara yol açmadan kısa zamanda
atlatılabildi. Obama, Erdoğan’ı kendi ifadesiyle
“Olağanüstü bir dost ve ortak” olarak görüyordu.
Geçen yıl Time dergisine verdiği bir mülakatta
“kendisini özellikle yakın hissettiği beş uluslararası
lider” arasında Erdoğan’ın da adını saydı ABD Başkanı.
ÇOK AZ LİDERE UYGULANAN
KARŞILAMA
Obama’nın Erdoğan’a verdiği değerin zirve noktası, geçen mayıs
ayında Beyaz Saray’da kendisini çok az dünya liderine gösterilen
istisnai bir protokolle ağırlaması oldu. Obama ve Erdoğan’ın 16
Mayıs’ta Gül Bahçesi’nde deniz piyadelerinin tuttuğu şemsiyelerin
altında kendilerini yağmurdan korumaya çalışırken verdikleri
fotoğraf, bütün dünyaya çok özel bir dostluğun ilanıydı.
NE OLDU DA OBAMA
DEĞİŞTİ?
Gelgelelim Erdoğan, yaklaşık 3 ay kadar sonra aynı Beyaz Saray’ın
batı yakasındaki basın odasında Obama’nın bir sözcüsü tarafından
yapılan ve doğrudan kendisini hedef alan bir “kuvvetli
kınama” açıklamasının muhatabı oldu. Beyaz Saray’ın özenli
çizgisine ne olmuştu?
Bu açıklama şu soruları da beraberinde getirdi: 16 Mayıs’ta Gül
Bahçesi’ndeki sıcak görüntüye karşılık aslında dipte ters yönde
giden akıntılar mı vardı ilişkilerde? Yoksa sorunların hepsi 16
Mayıs’tan sonra mı ortaya çıktı? Türkiye-ABD ilişkilerine Gezi
Parkı’nın gölgesinin düştüğü söylenebilir mi? Mısır’daki darbe, bu
ilişkileri de mi vurdu? Türkiye’nin Suriye’deki kökten dinci
gruplara verdiği destek ABD ile ilişkilerde bir anlaşmazlık konusu
mu? Erdoğan’ın son dönemdeki Batı karşıtı söylemi gelinen noktada
bir faktör olabilir mi?
Ya da bütün bu faktörlerin hepsi buluşup bir “kritik yoğunluğa” mı
ulaştı?