O zanlı suçlamaları kabul etmedi
Abone olHatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen ve 52 vatandaşın ölümü sonrası askeri istihbarat bilgilerini sızdırmakla suçlanarak tutuklanan 26 ...
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen ve 52 vatandaşın ölümü
sonrası askeri istihbarat bilgilerini sızdırmakla suçlanarak
tutuklanan 26 yaşındaki er Utku Kalı, ilk kez hakim karşısına çıktı
ve 8 avukatına rağmen kendi savunmasını yapıp hakkındaki
suçlamaları kabul etmedi.
Hatay Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırıların ardından
Redhack isimli hacker grubu, jandarma istihbarata ait olduğu iddia
edilen belgeleri açıkladı. Belgelerin yayınlanmasından sonra
soruşturma başlatan savcılık, Amasya Cezaevi’nde görev yapan 7
aylık asker Jandarma Er Utku Kalı’yı gözaltına aldı ve Kalı, 170
gün önce çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Devletin gizli
bilgilerini sızdırmakla suçlanan Utku Kalı’nın yargılanmasına, özel
yetkili bölge mahkemesi olan Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde
devam edildi. Duruşma öncesi Samsun Adliyesi önünde Samsun Emek ve
Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasında bulunuldu. Eylemciler
adına konuşma yapan Neslihan Cihan, Utku’nun tutuklanmasında ve
Reyhanlı saldırısında hükümeti sorumlu tuttu. CHP Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık ise yaptığı konuşmada, "Utku suçsuzdur.
Utku’nun tedaviye ihtiyacı var. Belgeler sızdırılmış ise asıl
yapanlar yargılanmalı. Utku’nun iyi bir hastanede tedavi olması
gerekiyor" dedi.
Davanın ikinci duruşmasında tutuklu bulunan Utku Kalı duruşmada
hazır bulundu. Duruşmayı; CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün,
CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, CHP Samsun Milletvekili
İhsan Kalkavan, Utku Kalı’nın babası Mahmut ve annesi Gönül Kalı da
izledi. Utku Kalı’yı aralarında avukat kız kardeşi Ceren Kalı ve
avukat amcası İbrahim Kalı’nın yanı sıra toplam 8 avukat savundu.
Utlu Kalı, 8 avukata rağmen kendi savunmasını kendisi yaparak
yaklaşık 1.5 saat ifade verip hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Sağlık problemlerinden dolayı hakime oturarak ifade verilmesi için
izin isteyen Utku Kalı, hakimin izin vermesi üzerine depresyon
ilaçları kullandığı için bazı konuları unuttuğunu ve bunları yazıya
döktüğünü söyleyip savunmasını daha önce hazırladığı 5 sayfalık
dilekçeyi okuyarak yaptı.
Kendisinin askere gitmeden önce İstanbul’da bir GSM şirketinde
elektronik haberleşme teknikeri olarak görev yaptığını hatırlatan
Utku Kalı, "Askerliğimi Amasya Cezaevi Karakolu’nda sürdürüyordum.
Santralde görevli asker arkadaş izne gidince onun yerine ben
bakmaya başladım. Bana gelen bazı evrakları nerelere dağıtacağım
konusunda bilgi verdiler. Gelen evrakları düzenli bir şekilde
yerlerine ulaştırıyordum. Arkadaşlar izinden döndükten sonra da bu
göreve devam ettim. Bir gün karakola sivil bir aracın geldiğini
gördüm. İçinde inen sakallı sivil 2 kişi, Cem astsubay ile
konuştular. Benden bir gün önce gelen mesajlardan istediler. Cem
astsubay ile konuştukları için kendilerinden şüphelenmedim.
Bahsettikleri mesajları onlara verdim. Daha sonra başka karakolları
arayıp kendileri bu tür belgelerin verilip verilmediğini sordum.
Onlar da verildiğini söylediler. Hatta onlara verdiğim mesaj
evraklarını zimmet defterine de kayıt yaptım. Bir gün 2 albay ve
diğer rütbeliler karakola geldiler. Kimse bize bir şey söylemedi.
Alay komutanı, karakol komutanı hepsi geldi. Birileri beni sürekli
takip etti. Sigara ve su içmeme razı olmadılar. Sürekli bana
sorular sordular. Ne olduğunu anlayamadım. Sürekli ailemle ilgili
sorular sordular. Bana mesajlar gösterildi. ’Bunların ne olduğunu
biliyor musun?’ diye sordular. ’Bu işi para için mi yaptın?’
dediler. Ben yapmadım dediğimde bana saldırdılar. İl merkezine
götürdüler. Neyle suçlandığımı söylemediler. Silahlı 2 asker geldi.
Beni alıp Amasya’dan Sivas’a götürdüler. Burada askeri savcıya
çıktım. Askeri mahkeme beni tutukladı. Cezaevinde işkence gördüm.
İşkence demek ille de darp edilmek değil. Hüseyin Aygün ziyaretime
geldi. Beni ziyaret dönüşü çırılçıplak soyup üzerimi aradılar.
Ailem ziyaretime geldi yine beni çırılçıplak soyup aradılar.
Psikolojim bozuldu. Psikiyatri doktoruna gittim. Sıkıntımı
anlatamadım. Sürekli asker bekledi. Doktorun kulağına fısıldayarak
derdimi anlatmaya çalıştım. Cezaevine girince burada bulunanlar
Reyhanlı patlamasını benim gerçekleştirdiğimi zannediyorlardı. Can
güvenliğim yoktu. Savcıdan tek kişilik koğuş talep ettim. Askere
gitmeden önce sosyal aktivitelerde yer aldım. Ortaokul
öğrencilerine derslerinde yardımcı oluyordum. Görme engellileri
topluma kazandırmaya çalışıyordum. Huzurevini ziyaret ediyordum.
Ben akıllı cep telefonunu avucumun içi gibi bilirim. 10 saniye
içinde akıllı cep telefonunu sıfırlayabilirim. Böyle bir iş yapmış
olsaydım cep telefonumda hiçbir veri bırakmazdım. Ayrıca sadece
benim cep telefonum incelemeye alındı. Başka askerlerin cep
telefonları da vardı onlara işlem yapılmadı. Onların cep telefonu
yokmuş gibi işlem yapıldı. Şarj cihazları bulundu ancak cep
telefonları ortada yok. Suçlamayı asla kabul etmiyorum. Santrale
birçok kişi girip çıkmaktadır. Bir başkası belgeleri sızdırmış
olabilir. Suçsuzum, suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
(İHA)