Diyarbakır Lice'de PKK'nın ilk silahlı eylemini yapan ve bir
askeri şehit eden Mahsum Korkmaz'a ait heykelin yıkılması sırasında
yaşananları hepimiz hatırlıyoruz.
Bir Kürt çocuğu olaylarda can vermiş ve bir asker ile bir polisimiz
şehit düşmüştü.
Aynı hafta Kanal A'da daimi konuğu olduğum A Politik programında
görüşüm sorulunca aynen şunları söylemiştim:
"O heykel oraya 8 ay önceden dikildi ve üstü örtüldü.
Gerek HDP ve gerek PKK bu heykelin dikiminden haberimiz yok diyor.
Onların haberinin olmadığı yerde bir heykel dikiliyorsa bu bir
provokasyondur. Ama gelin görün ki, Diyarbakır ilinin valisi de bu
olaydan haberinin olmadığını söylüyor.
Lice son aylarda adeta bir kazan dairesi gibi kaynıyor.
Olaysız ve provokasyonsuz bir tek gün geçmiyor. Eğer sen bir ilin
valisi olarak bu olaydan haberinin olmadığını söylüyorsan, kalk o
makamdan git limon sat. Bu şahsın Diyarbakır gibi bir yerde halen
vali olarak görev yapması bu topraklara en büyük hakarettir ve
derhal görevden alınmalıdır"
Aynen bunları söylemiştim.
Önceki gün Başbakanlık, yeni valiler kararnamesini açıkladı.
Yukarıda adı geçen valinin görevden alınıp Merkez'e çekilmesine
karar verilmiş.
Ve dün ilginç bir olay daha yaşandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dün Diyarbakır'a sürpriz bir ziyaret
gerçekleştirdi. O ziyaret sırasında Merkez'e alınan Diyarbakır
Valisi Cahit Kıraç'ın bakanı karşılamadığı ortaya çıktı.
Yanlış anlaşılmasın...
Yıllardır devlet erkanının havaalanlarında kırmızı halılarla
karşılanmasını eleştiren biri olarak "Niye bakanı
karşılamadın?" diye valiyi ayıplayacak değilim.
Havaalanında karşılamak bir nezaket göstergesiydi olacaktı. Vali bu
nezaketi göstermek istememiş olabilir.
Ama bundan ötesi var.
Aynı vali, kendisini makamında ziyaret etmek üzere valilik binasına
gelen Bekir Bozdağ'la görüşmeyerek adeta devlete rest çekiyor.
İşin burası nezaket değil. Bir bakanı makamında karşılayıp, başında
bulunduğu ilin sorunları hakkında bilgi veya brifing vermek bir
valinin en asli görevi ama bunu da yapmıyor.
Niye?
Kendi döneminde ateş topuna dönen Diyarbakır'dan alınıp merkeze
atandı diye!...
AK Parti iktidarı kendisini Sakarya, Adana, İzmir ve Diyarbakır
Valiliği'ne atadığında oh kebap, ama merkeze atayınca devletin
bakanına afır tafır...
Kendisine bakanı neden karşılamadığı yönünde sorulan soruya verdiği
cevap da hayli ilginç Vali Kıraç'ın. "Çocuğumun eğitim
işleriyle ilgileniyordum ve Bakan beyin valiliğe geleceğinden
haberim yoktu" diyor.
Lice'de devasa büyüklükte esrar tarlaları ekilir, biçilir haberi
olmaz. Lice'de göstericiler yol kesih polisle ve askerle çatışmaya
girer haberi olmaz. Lice'de gönderden bayrak indirme provokasyonu
yaşanır haberi olmaz. Lice'de heykel dikilir haberi olmaz. Kente
bakan gelir, haberi olmaz. Bakan valiliğe gelir ondan da
haberi olmaz.
Diyarbakır'ı Allah korumuş vallahi...
Merkeze çekilmesi ne kadar da isabet olmuş meğer. IŞİD elini kolunu
sallayarak gelip koca kenti işgal etse, haberi olmayacakmış vali
beyin!..
İktidar kararnamede bir değişikliğe daha gidip, "Olan
bitenden haberi olmayan vali"yi emekliye sevketmesi çok
daha uygun olur kanaatindeyim.
****
Bu arada İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da merkeze çekilmiş.
Sizi bilmem ama, Hüseyin Avni Mutlu benim her yönüyle sevdiğim
biriydi.
Şiirleriyle ve şirinlikleriyle çok renkli bir kişilik olarak
kalacak benim hafızamda...
Özellikle gezi olaylarının zirve yaptığı ve marjinal grupların
Taksim'i istila ettiği günün akşamında yaptığı açıklamayı asla
unutmayacağım. Emniyet Müdürü'nü sağ yanına, İl Jandarma Alay
Komutanı'nı sol tarafına alıp kameralar karşısına geçmiş ve şu
tarihi açıklamayı yapmıştı:
"Bedeli ne olursa olsun bu olayları bastıracağız.
Karşımızda duracak her türlü marjinal gruba hakettiği cezayı,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak vereceğiz. Devletimizin
sarsılmaz gücü, emniyet teşkilatımızın müdahaleleri sonrası
marjinal gruplar üzerinde etkisini gösterecektir. Devletin ve
milletin parçalanmasına ve diz çökertilmesi çalışmasına asla izin
verilmeyecektir. Ailelere sesleniyorum. Çocuklarınızı o bölgeden
çekin. Bu gece marjinal gruplar için devletin gazap gecesi
olacak"
O gece yaptığı bu açıklama, Gezi ayaklanmasının en önemli kırılma
noktasıydı. Kendisine bundan dolayı bir İstanbullu olarak teşekkür
ve vefa borcum var.