O Türkiyenin KARAOĞLANIYDI
Abone olEcevit, siyasetin yarım asrına damga vuran isimlerdendi. İşte fotoğraflarla Ecevitli Türkiye..
Türk siyasi yaşamında ''Karaoğlan'' olarak anılan
ve ''Üçüncü Adam'' yakıştırması yapılan Bülent Ecevit, siyasetin
son yarım asırlık dönemine damga vuran simge isimlerdendi.Türk
siyasetine ''Ak Güvercin'' ve ''Mavi Gömlek'' fenomenlerini
kazandıran Ecevit, ''şair'' yanı ve ''zarif üslubuyla'' da siyaset
dünyasında farklılığını hep hissettirdi.
Ecevit, 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. İstanbul
Amerikan Kolejinden 1944 yılında mezun olan Ecevit, üniversiteye
devam ederken bir yandan da Basın-Yayın Genel Müdürlüğünde
İngilizce çevirmeni olarak çalışma yaşamına başladı. Sınıf arkadaşı
Rahşan Ecevit (Aral) ile 1946 yılında evlenen Bülent Ecevit, aynı
yıl okulu yarım bırakarak Londra Basın Ateşeliğinde görev aldı.
Ankara'ya 1950 yılında dönen Ecevit, Ulus gazetesinde sanat
eleştirmenliği, fıkra yazarlığı ve çevirmenlik yaptı. Ulus gazetesi
kapanınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazmayı sürdüren Bülent
Ecevit, 1954 yılında ABD'ye giderek 3 ay Winston Salem Journal
gazetesinde çalıştı. Bülent Ecevit, 1957'de Rockefeller bursuyla
ikinci kez Amerika'ya gitti. Harvard Üniversitesinde 8 ay Ortadoğu
tarihi ve sosyal psikoloji üzerine çalıştı ve aynı yıl yurda döndü.
Milliyet gazetesinde de günlük yazılar yazan Ecevit, Forum
dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı.
SİYASETE İLK ADIM
Ulus gazetesinde çalışırken, 1954 yılının Ocak ayında CHP Çankaya
Gençlik Ocağı'na üye olarak aktif siyasi yaşama adımını atan Bülent
Ecevit, 27 Ekim 1957'de CHP Ankara Milletvekili olarak TBMM'ye
girdi. Ecevit, 12 Ocak 1959'da İsmet İnönü'nün listesinden CHP
Parti Meclisi'ne seçildi, 1961-1965 arasında da İnönü
hükümetlerinde Çalışma Bakanı olarak görev yaptı. CHP'nin 18 Ekim
1966 tarihinde yapılan 18. Kurultayı'nın ''parlayan yıldızı'' olan
Ecevit, önce ''çok genç'' bulduğu için itiraz eden İnönü'nün
onayını alarak genel sekreter oldu. Ecevit, artık partinin ikinci
adamıydı. Partide 12 Mart Muhtırası'nın ardından kurulan Nihat
Erim'in başbakanlığında kurulan hükümete katılıp katılmamak konusu
iç tartışmalara yol açtı ve hükümete girilmemesini isteyen Ecevit,
21 Mart'ta genel sekreterlik görevinden istifa etti.
GENEL BAŞKANLIK DÖNEMİ
CHP'nin 5 Mayıs 1972'de yapılan 5. Olağanüstü Kurultayı,
İnönü-Ecevit çekişmesine sahne oldu. Ecevit yanlısı Parti Meclisi,
kurultaydan güvenoyu alınca, İsmet İnönü, 8 Mayıs 1972 tarihinde,
33 yılı aşkın bir süre bulunduğu genel başkanlık görevinden istifa
etti. Bu gelişme üzerine 14 Mayıs 1972'de toplanan özel kurultayda,
Ecevit, CHP Genel Başkanlığı'na seçildi. Bülent Ecevit, siyaset
sahnesinde, 1973 seçimlerinden itibaren ''Karaoğlan'' olarak
anılmaya başlandı. Bu seçimlerde CHP, yüzde 33.3'lük oy oranıyla
185 milletvekili çıkardı.
Seçimin ardından CHP, MSP ile koalisyon kurarak iktidara gelirken,
Bülent Ecevit, 6 Şubat 1974'te ilk kez başbakanlık koltuğuna
oturdu. Bu dönemde Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştirildi. Seçim
kampanyası döneminde Ecevit için sık sık kullanılan ''Karaoğlan''
ismi, başbakanlığı döneminde yaşanan Kıbrıs olayıyla pekişirken,
Karaoğlan'a bir de ''Kıbrıs Fatihi'' eklendi. Kuruluşundan yaklaşık
7 ay sonra, 18 Eylül 1974 tarihinde, Ecevit'in istifasıyla
koalisyon hükümeti bozuldu. Partisi, 5 Haziran 1977'de yapılan
genel seçimlerde 41.4 oy oranı ile 213 milletvekili çıkaran Ecevit,
21 Haziran 1977'de azınlık hükümetini kurdu ancak 3 Temmuz'da
TBMM'den güvenoyu alamadı.
Bunun üzerine kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümetini oluşturan
partilerde yerel seçimlerin ardından iç çalkantı doğdu ve
milletvekili istifaları yaşandı. Ecevit, cephe hükümetini oluşturan
partilerden kopan bağımsız milletvekillerinin de desteğiyle 17 Ocak
1978'de kurulan hükümette 21 ay süreyle yeniden başbakanlık
koltuğuna oturdu. İç çatışmalarla boğuşan CHP'nin oyları 14 Ekim
1979'da yapılan ara seçimlerde gerileyince Ecevit, 16 Ekim'de
hükümetten istifa etti.
HAMZAKOY'DA ''MİSAFİRLİK
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülke yönetimine el koyduğu 12 Eylül
1980'de gece saat 03.00'te evinden alınan Ecevit, Rahşan Ecevit ile
birlikte Hamzakoy'a ''TSK'nın misafiri'' olarak götürüldü.
Hamzakoy'daki ''misafirliği'' 11 Ekim 1980 tarihinde sona eren
Ecevit, 30 Ekim 1980'de CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etti.
Siyasi partiler 15 Eylül 1981'de kapatılırken, Ecevit 21 Şubat 1981
tarihinde kamuoyunun karşısına, ''Arayış'' dergisinin yayın
danışmanı olarak çıktı.
Bülent Ecevit, 3 Aralık 1981'de konuşma ve yazı yasağı getiren MGK
bildirisine muhalefetten girdiği cezaevinde 2 Şubat 1982 tarihine
kadar kaldı. Siyasi yasaklı olan Ecevit, sonraki süreçte de
yazıları ve demeçleri nedeniyle sıkıyönetim mahkemelerinde
yargılandı ve bir süre cezaevinde yattı.
DSP SÜRECİ
Bu dönemde DSP'nin kuruluş çalışmaları sürdürülürken, Bülent
Ecevit, siyasi yasağı devam ettiği için partinin kuruluşunda
doğrudan görev almadı.
Ecevit, 14 Kasım 1985'te kurulan partinin kuruluşunu, 14.
yıldönümünde şu sözlerle anlattı: ''12 Eylül döneminde yoğun bir
demokrasi mücadelesi verdik. Mücadelenin güçlüklerini göze
almayanlarla yollarımız ayrıldı ve DSP'yi kurduk. Ben o sırada
yasaklıydım. Partinin kuruluşuna Rahşah Ecevit öncülük etti. Çok
zor koşullarda genel başkanlığı üstlendi.
Rahşan Ecevit'in, kurucusu olduğu Köylü Derneklerinden gelen
örgütlenme deneyimi vardı. O deneyimi DSP'ye aktardı. Paramız
yoktu... Fazla bir desteğimiz de yoktu. Ama azmimiz vardı. Rahşan
Ecevit, iki odalı bir bodrum katında, bir avuç arkadaşıyla görevi
başladı. İğneyle kuyu kazarcasına çalışarak, partinin sağlam bir
zeminde güçlenmesine ve doğrultu tutarlılığına ödünsüz özen
gösterdi. Bu davranış da giderek DSP'yi halkın güvenini
kazandırdı.''
ECEVİT, DSP'NİN GENEL BAŞKANI
Siyasi yasakların 6 Eylül 1987 tarihinde yapılan referandumla
kaldırılması üzerine, 13 Eylül'de Bülent Ecevit eşi Rahşan
Ecevit'ten DSP Genel Başkanlığını devraldı. Kısa bir süre sonra
yapılan genel seçimlerde partisinin iyi sonuç alamaması üzerine
görevinden ayrılan Ecevit, 1989 yılında yapılan olağanüstü
kurultayda yeniden Genel Başkan seçildi. Bülent Ecevit, 20 Ekim
1991'de 12 Eylül'den sonra ilk kez Zonguldak Milletvekili olarak
TBMM'ye girdi. DSP'nin oyları 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan
erken genel seçimde yüzde 14.64'e, milletvekili sayısı 76'ya
yükselirken; Ecevit, 30 Haziran 1997 tarihinde ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan koalisyon hükümetinde Başbakan
Yardımcısı olarak görev aldı. Koalisyon hükümetinin gensoruyla
düşürülmesinin ardından, Bülent Ecevit, 11 Ocak 1999'da DSP azınlık
hükümetini kurarak 4. kez başbakan oldu. Partisinin 18 Nisan
1999'da yapılan seçimlerden yüzde 21.71 oy oranıyla birinci parti
olarak çıkması üzerine hükümeti kurmakla görevlendirilen Bülent
Ecevit, 28 Mayıs 1999'da kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yeniden
başbakanlık koltuğuna oturdu.
Bu dönemde sağlık sorunlarıyla ilgili zaman zaman spekülasyonlar
yapılan Bülent Ecevit, 4 Mayıs 2002'de rahatsızlanarak hastaneye
kaldırıldı. Tedavisi aralıklarla sürdü. Ecevit'in rahatsızlığı
sırasında hükümete yönelik tartışmalar ve erken seçim talepleri de
siyasi gündeme damgasını vurdu. Bu tartışmalar parti içine de
yansıdı. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın 8 Temmuz'da
görevinden ve partiden istifasını yeni istifalar izledi.
İstifalarla koalisyon hükümeti TBMM'deki sayısal desteğini
yitirirken, erken seçim kararı alındı ve 3 Kasım 2002'de yapılan
erken genel seçimlerde yüzde 1.22 oy alan DSP, parlamento dışında
kaldı.
AKTİF SİYASETE SON
Genel başkanlıktan ayrılma kararını 3 Kasım seçimlerinden önce
olduğu gibi seçimlerden sonra da zaman zaman dile getiren Bülent
Ecevit, 22 Mayıs 2004 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla
halefini ilan etti ve görevi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer'e
devretmek isteğini belirtti.
DSP 6. Olağan Büyük Kurultayı'nda 1954 yılında CHP Çankaya Gençlik
Ocağı'na üye olarak başladığı aktif siyasi yaşamına son veren
Bülent Ecevit, o tarihten sonra da yaptığı bazı açıklamalarla
gündem yarattı. 18 Mayıs 2006 tarihinde geçirdiği beyin kanamasının
ardından GATA'ya kaldırılan Bülent Ecevit, uzun süren tedavi
sürecinin ardından bugün yaşamını yitirdi.
ŞAİR VE YAZAR ECEVİT
Bülent Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra yazar ve şairliği de
birlikte yürüttü. Sanskrit, Bengal ve İngilizce dillerinde çalışma
yapmış olan Ecevit Rabindranath Tagore, Ezra Pound, T. S. Eliot, ve
Bernard Lewis'in yapıtlarını Türkçe'ye çevirdi. Kendi yazdığı
şiirleri de kitap halinde yayınlayan Ecevit'in şiirleri Almanya,
Sovyetler Birliği, Romanya, Yugoslavya, danimarka ve İsveç'te
yayınladı. Şair kimliğiyle yazdıklarını Şiirler, Işığı Taştan
Oydum, El Ele Büyüttük Sevgiyi adlı üç kitapta toplayan Ecevit'in
siyasi kitaplarından bazıları ise şöyle: Ortanın Solu, Bu Düzen
Değişmelidir, Atatürk ve Devrimcilik, Kurultaylar ve Sonrası,
Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı, Demokratik Solda Temel
Kavramlar ve Sorunlar, Dış Politika, Türkiye/1965-1975, Umut Yılı:
1977.
''ÖZGÜRLÜĞÜ YİTİRDİK DOSTLAR
Bülent Ecevit, ''Özgürlüğün ardından bir ağıt söylev'' başlıklı
şiirinde, yitirilen bir değerin ardından, kendi yaşamının da temel
ögesi olan ''umut'' ve ''sevgi'' ile şöyle seslenir:
''özgürlüğü yitirdik dostlar
ardından bir çift sözüm var
havaya benzerdi biraz
varlığı duyulmazdı özgürlüğün
yokluğu dayanılmaz
'saklamayın' derdi özgürlük 'beni kendinize
esirgemeyin beni ellerden
esirgendikçe tükenirim çünkü
paylaşıldıkça çoğalırım ben'
oysa kendimize kalsın diye özgürlük
ona bahçelerde duvarlar ördük
uçup gitti kuş misali bahçelerden
ne eller gördü hayrını ne biz gördük
'yurttaşlar' derdi özgürlük 'bu
devleti
sizler yöneteceksiniz el ele
yaşatabilmek için beni
yaşayabilmek için benimle'
oysa dünyalarımız öylesine küçüktü
devlet öylesine büyük
yönetilmek öylesine rahattı
yönetmek öylesine yük''