O sözlerden dolayı özür diledi
Abone olAraç kiralama şirketi yöneticine, "Çocuğunun canını alırım" diyerek tepkileri üzerine çeken Gürcan Dağdaş'tan özür geldi.
Milletvekili Gürcan Dağdaş, 16 yaşındaki çocuğa pahalı araç
kiralattığı için gittiği araç kiralama şirket yöneticisine,
“Bir daha böyle bir şey yaparsan, çocuğumun ölümüne neden
olursan, ben de senin Çocuğunun canını alırım” sözünden
ötürü çok rahatsız olduğunu belirterek halktan özür diledi
İnternet Haber’in sorularını yanıtlayan Kars MHP Milletvekili
Gürcan Dağdaş, araç kiralama şirketinin yöneticisinin duyarsızlığı
ve ağır tahriki karşısında, “Çocuğunun canını
alırım” dediğini söyledi.
Dağdaş, “Bu lafı etmemem lazımdı. Netice itibarıyla o laf,
her şeye rağmen sözü yutkunarak ağzımdan çıkarmamam
lazımdı” dedi.
“Partide bu konuyla ilgili herhangi bir negatif bir
reaksiyon söz konusu değil. Beni Türkiye tanıyor. Ben çok dikkatli
ve ağzımdan çıkan sözü kontrol edebilen bir adamım. Ama oluyor
demek ki! Allah kimsenin başına vermesin” biçiminde
konuşan Milletvekili Gürcan Dağdaş, İnternet Haber’in sorularına şu
yanıtları verdi:
İNTERNET HABER – Neden bir baba duyarlılığıyla
değil de Milletvekili duyarlılığıyla konuşmadınız?
DAĞDAŞ – 16 yaşında reşit olmayan bir çocuğa araç
kiralanır mı, kiralanmaz mı? Bu olayın öznesi bu. Bizim, çocuğumuzu
kontrol edemediğimiz, çocuğumuzla başa çıkamadığımız laflarının bir
hükmü yok. Burada bir işletmenin ticaret hukuku açısından böyle bir
şeyi yapıp yapmamasının sorgulanması gerekir. Ben bunu şirket
yetkilisine münasip dille ifade etmeme rağmen onun, “16 yaşında bir
çocuğa araç kiralatmaları ve bunu başka çocuklara da öneriyorum”
demesi, beni çileden çıkardı. Laflarım çok ileri, can sıkan, beni
de çok rahatsız eden bir boyuta gelmiş olmasına rağmen, demek
istediğim şuydu: “Senin de bir çocuğun var, öyle diyorsun. Senin
çocuğun, benim çocuğumla beraber, bu araç içerisinde bir trafik
kazasına veyahut bir maceraya yol açabilir. Onun canına kast edecek
bir boyuta gelirse, senin çocuğun da, sen de, benim çocuğumun
katili olarak o yönde durursunuz ve ben bunun için kendi çocuğumun
canının bedelini sizden isterim” demek istedim. Ama bu lafı etmemem
lazımdı. Netice itibarıyla o laf, her şeye rağmen sözü yutkunarak
ağzımdan çıkarmamam lazımdı.
İNTERNET HABER – Ama çıkardınız…
DAĞDAŞ – Evet. Ama bakın, oraya ben yalnız gittim.
Çaylarını içtim. Onlara anlatmaya çalıştım. Fakat, anlattıklarımın
orada bir karşılığının olmadığını yani bir kaygının olmadığını,
hesap kitap kaygısının daha etkin olduğunu görünce, kendimi
tutamadım… Bu manada ifadelerinden dolayı o yanlışı yapmış olan o
yöneticilerin de çocuğu benim çocuğumdur…
İNTERNET HABER – Yani toplumdan özür
diliyorsunuz?
DAĞDAŞ - Bu ifademden dolayı da milletimden özür diliyorum.
İNTERNET HABER – Orada ciddi biçimde tahrik
edilmiş olabilirsiniz. Gene de milletvekili duyarlılığınızın öne
çıkması için daha kontrollü konuşabilirdiniz…
DAĞDAŞ – Doğrudur. Mesele insanların kendi
ciğerpareleri olunca… Yani diyelim ki herhangi bir trafik kazasını
ekranda seyrettiğimde, herhangi bir o yaştaki çocuğun cinnet
haliyle intihara ve başka kötü hallere sürüklendiğini gördüğümde,
benim ekran başında gözlerim doluyor, gözümü çevirip çocuğuma
bakıyorum ve o ana babayı, olup biten acıyı anlamaya çalışıyorum.
Böyle bir ruh hali içerisinde benim mebusluğum, benim bakanlığım
tabi ki bana bir sorumluluk yüklüyor. Buna rağmen kontrol
edemediğim bir sözcüğü çıkardım ağzımdan. Tartışılması gereken
bence, bu boyutu söz konusu olsa bile, benim sözlerim tartışılır
olsa bile işin özü şu: Bir kamusal ahlakı olan işletmenin yasalar
karşısında 16 yaşındaki reşit olmayan bir çocuğa nasıl
davranacağının sorumluluğunu onlara vermeliydi. Bunun çok normal,
hatta başkalarına da yapıldığı söylenince, panikledim. Çünkü o
ilgilinin, ikazımdan ders almadığını gördüm. Yeniden bu tür bir
yanlışa bulaşılmaması için de, “Bir daha çocuğuma yaşatırsanız,
çocuğumun başına aracılınızla bir şey gelirse, bunun hesabı farklı
olur” demek zorunda kaldım. Bundan dolayı asgari milletime karşı,
yine her şeye rağmen o babayı bu yanlışından dolayı
cezalandırırken, “Çocuğunun da canını alırım” diye ifade
kullandığım için rahatsızım ve özür dilerim.
İNTERNET HABER – “Gürcan Beyin yaptığı,
cephede vatan için savaşan komutanın kendi can derdine düşmesine
benzer!..” benzetmesini nasıl buldunuz?
DAŞDAŞ – Bunu çok doğru bulmuyorum. Şundan dolayı:
Cephede değilim. Netice itibariyle, cephede bulunan komutanın can
derdi diye bir şeyinin olmaması lazım. Cephe çünkü kendi can
derdinden ziyade toplumun can derdi için çıkılmış bir yerdir.
Burada söz konusu olan, sadece ve sadece bir baba hassasiyetiyle
ağzımdan çıkan sözü kontrol edemememdir. Ama buna sebep olan da
karşının duyarsızlığıdır.
İNTERNET HABER – Partinizde nasıl karşılandı?
DAĞDAŞ – Partide bu konuyla ilgili herhangi bir
negatif bir reaksiyon söz konusu değil. Beni Türkiye tanıyor. Ben
çok dikkatli ve ağzımdan çıkan sözü kontrol edebilen bir adamım.
Ama oluyor demek ki! Allah kimsenin başına vermesin.
İNTERNET HABER – Bu defa kontrol edemediniz?..
DAĞDAŞ – Dedim ya, beni herkes tanır. Bu tür
işleri kaba saba kuvvetle, kavgayla gürültüyle halletmek isteyen
bir insan değilim.
İNTERNET HABER – Ama Milletvekili duyarlılığınız,
baba duyarlılığınızın gerisine ittiniz ve bundan dolayı ulustan
özür diliyorsunuz?
DAĞDAŞ – Tabi tabi…
İNTERNET HABER – Genel Başkan Devlet Bahçeli’den
olumsuz bir tepki geldi mi?
DAĞDAŞ – Kamuoyunun kavradığı gibi, partimin de,
benim bir baba hassasiyetiyle o sözü söylediğim kanaati oluştu. Bu
olay benim partimi, parlamento kimliğimi falan aşan bir başka şey.
Kaldı ki tekrar söylüyorum: Karşımda yapılan işlemde rahatsızlık
duymuş ve bu konuda yanlış bir ticari uygulama yapmanın bir üslup
olsaydı, herhalde ben de kalkıp o lafı ağzımdan çıkarmazdım. Çıkan
bu lafı geriye almak da mümkün değil. Söz ağızdan çıkıyor. Ama
bunun benim kendi vicdanımda da doğurmuş olduğu bir eleştirisi var.
Bu eleştiriden dolayı da kendi Milletvekili kimliğimden öte bir
insan olarak değerlendiriyorum ve milletimden özür diliyorum. İşin
özü, tekrar altını çiziyorum: 16 yaşında reşit olmayan bir çocuğa
şirket sponsor olarak reklam filmi çektirmeleri, ona araç tahsis
etmeleri, onu bizim bilgimiz olmadan İstanbul’la kadar götürmeye
zorlamalarıdır. Bunların hepsi bir baba olarak beni, kontrolden
uzaklaştırdı. 16 yaşında reşit olmayan çocuklara araç kiralanması
ve bu anlayıştaki ticari işletmeler konusunda İçişleri ve Maliye
Bakanlıklarına soru önergesi vereceğim, bir de yasal çalışma içine
gireceğim.