O rapora ateş püskürdü
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’deki basın özgürlüğüyle ilgili Freedom House’un hazırladığı rapora ilişkin, “Bizim eleştirdiğimiz ...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’deki basın
özgürlüğüyle ilgili Freedom House’un hazırladığı rapora ilişkin,
“Bizim eleştirdiğimiz şey o resimdir, o haritadır. Türkiye’yi kimse
o haritada, zikredilen ülkelerle yan yana koyamaz. Bu oryantalist
bir tavırdır. Türkiye’ye 2. sınıf ülke muamelesi yapılmasına
müsaade etmeyiz” dedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Çavuşoğlu’nun ev
sahipliğinde, 29. Reform İzleme Grubu (RİG) basın toplantısı Ankara
Palas Devlet Konukevi’nde gerçekleşti. Toplantıya Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ da katıldı. Bakanlar toplantıda gazetecilerin sorularını da
cevapladı. Bir gazetecinin, Türkiye’de ki basın özgürlüğüyle ilgili
Freedom House’un hazırladığı raporla ilgili soruya Bakan Davutoğlu,
“Bugün önemli gündem maddelerinden biri de ifade ve basın özgürlüğü
konuşuldu. Hepimiz gerek Türkiye’nin demokratik bir ülke olarak
basın ve ifade özgürlüğü konusunda en üst standarda ulaşması için
yoğun bir çaba içindeyiz. Gerek mevzuatın gözden geçirilmesi, gerek
uygulamalarda mevzuata uygunluğun temin edilmesi ama buna paralel
olarak da basın ahlakı çerçevesinde de basınımızın kurumsallaşması
yönünde çok güçlü bir iradeye sahibiz. Şimdi son 10 içinde bu
konuda ne kadar güçlü adımlar atıldı herkesin malumudur” diye
konuştu.
“TÜRKİYE’DE BASIN MENSUPLARI KUZEY KORE BASINIYLA AYNI ŞARTLARDA MI
ÇALIŞIYORLAR?”
Freedom House’un hazırladığı raporla ilgili ise Davutoğlu, şunları
söyledi:
“Tabii açık bir toplumda yaşıyoruz ve herkes uluslararası
dünyalarda Türkiye’de de eleştiri yapma sahip. Ancak bir şeye
dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi, bu eleştirilerin olgusal
karşılığı temeli sağlam mı? Freedom House’un önerdiği rakamlar
Adalet Bakanlığımızın ve tutuklu gazetecilerle ilgili verdiği
rakamlar arasında ciddi olgusal fark vardır. 44 tutuklu şuanda
Adalet Bakanlığının rakamlarına göre sarı basın kartı mensubu
sadece 5 gazeteci var. Bunlarında değişik suçlarla ilgili tutuklu
olması söz konusu. Biz Türk kamuoyu olarak özgürlüklere önem veren,
basın ve ifade özgürlüğünü siyasi ve kültürel hayatımızın en temel
ilkesi olarak kabul eden hepimizin üzerinde sorumluluk var. Ben bu
sorumluluğu dile getirdiğimde yanlış anlaşıldığını da gördüm.
Birinci sorumluluğumuz, bu olgusal gerçeği tam olarak, resmi doğru
çekmek ve gerekli tedbirleri almak. Bu anlamda Türkiye’de basın ve
ifade özgürlüğü konusunda şüphe bırakmayacak her türlü tedbiri
almak. Bu konuda yoğun bir çaba içindeyiz. Her ülkede bu konuda
getirilen eleştiriler var. Birincisi, bu olgusal farklılığa dikkati
çekmek isterim. Bu konunun Freedom House nezdinde veya kamuoyunda
gündeme getirildiğinde verilen rakamlar geçen yıla ait rakamlar
deniliyor. Geçen yıl bugün yayınlanan bir rapor bugünkü olgulara
değil de daha önceki olgulara dayanıyorsa bu rapora objektif deme
imkanımız var mı? Türkiye’ye bir resim çiziliyor, bir harita
çiziliyor. Türkiye Kuzey Kore ile aynı kategoride ele alınıyorsa,
buna mukabil çoğu komşumuz olan ve yakın temasla hepimizin takip
ettiği Avrupa ülkeleri tam özgür kategorisinde yer alıyorsa, bugün
Türkiye’de ki gazeteci dostlarımızın her şeyden önce bu tablonun
gerçek bir tablo olmadığı konusunda en azından müttefik olması
lazım. Türkiye’de basın mensupları Kuzey Kore basınıyla aynı
şartlarda mı çalışıyorlar. Ben Türk basın mensupları bu konuda
seslerini yükseltmeliler derken, Türkiye’de basın özgürlüğü
konusunda adım atmaya gerek yok demedim. Bu konu bugünde
gündemimizdeydi. Gerekli adımlar atılır. Seçim kampanyasından yeni
çıkmış, bu seçim kampanyasında muhalefetin her türlü görüşü özgür
basın içinde ele alınmış. Hükümetin partisi AK Parti en sert
şekilde eleştirilmiş ve eleştirilme imkanı konusunda da hiçbir
eleştiriyi getirmemiş konjonktürde. Siz bu basın özgürlüğü ortamını
Kuzey Kore gibi vb. ülkelerle aynı kategoride değerlendirirseniz
kimse bu haritaya da bu resme de objektif diyemez. Bu konuda
hepimizin eleştiri bize muhalefet edebilirsiniz. İçerde ve dışarıda
muhalefet edenler çıkabilir ama Türkiye’nin ulaştığı düzeyi, basın
özgürlüğü konusunda ulaştığı düzey konusunda kimse bu ülkeye
hakaret edemez. Bu sadece Hükümetimize dönük bir eleştiri değil.
Türkiye’nin ulaştığı demokratik standartlara dönük bir hakarettir.
Buna itibar edilmemesi gerekir. Bir algı problemi varsa tüm
bakanlıklarımız bu algı problemini ortadan kaldırmak için yurt
dışında basın kuruluşlarıyla, basın organlarıyla, gazetecilerle
daha yakın temasa geçmek, Türkiye gerçeğinin daha doğrudan
görmeleri için onları Türkiye’ye davet etme konusunda bazı adamlar
atma konusunda bazı adımlar atma hususunda bugün mutabık kaldık.
Bizim eleştirdiğimiz şey o resimdir, o haritadır. Türkiye’yi kimse
o haritada, zikredilen ülkelerle yan yana koyamaz. Bu oryantalist
bir tavırdır. Türkiye’ye 2. sınıf ülke muamelesi yapılmasına
müsaade etmeyiz. Buna da bizim Hükümetimiz kadar, gazetecilerin,
aydınlarında “biz Kuzey Kore basını değiliz” deme cesaretini
göstermelerini beklemekte bizim hakkımız.”
(İHA)