O polislerin içeri attığı Nedim Şener'den ibretlik yazı
Abone olNedim Şener, Paralel Yapı mağdurlarından biri, şimdi ne düşüyor? Kendisini haksız yere tutuklayan polisler için ibretlik bir yazı yazdı.
Cemaate yapılan operasyona vereceği tepkisi merak edilen isimlerden olan Posta gazetesi yazarı Nedim Şener günün en çarpıcı yazılarından birine imza attı. Cemaatin domine ettiği davaların mağdurları arasında yer alan Nedim Şener operasyonu yorumladığı yazısında "Keşke onlar gibi acımasız olabilseydim" dedi ama olmadı.
Nedim Şener dün gözaltına alınan Paralel yapı polislerinin tutuklanıp cezaevine attığı gazetecilerden biriydi. Eşi o gün ameliyat masasına yatıyordu, küçük kızının kitapları ve defterleri arasında bile suç delili aranmıştı.
Paralel yapı operasyonu ile o polis şefleri gözaltına alındığında haliyle gözler Nedim Şener'e döndü. Ne diyecekti, sevinç nidaları mı atacaktı, 'etme bulma dünyası' deyip vuracak mıydı? Nedim Şener'den gelen yazı herkesi ters köşeye yatırdı.
İşte ibretlik bir yazı;
BU YAPININ MAĞDURU OLMUŞ BİR KİŞİYİM
Hükümet ile cemaatin kavgası ilk kez büyük bir operasyona dönüştü. Yüzden fazla polisin bir kısmı casusluk, bir kısmı diğer yasadışı faaliyetler gerekçesiyle gözaltına alındı. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında Türkiye ‘Paralel Yapı’ isminde bir örgüt ile de tanışmış olacak gibi görünüyor. Haberi aldığım andan beri içimde garip duygular var. Çünkü bir süre önce bu yapının mağduru olmuş birisiyim.
KEŞKE SEVİNEBİLSEYDİM...
Ama ben, kim olursa olsun kendini savunamayacak durumda olan birisine karşı kavga vermek istemem. Hem mesleki, hem şahsi mücadelemde eşitlik ararım. Hukuk deyimiyle ‘silahların eşitliğine’ inanırım. Ama onlar bana karşı böyle davranmadı.
Hapse atıp kendimizi savunamazken üzerimize kanunla, polisle, tetikçi gazeteciyle geldiler ama ben aynısını onlara yapamam. Şimdi ben yazıyorum, beni komplo ile tutuklatanlar nezarette sabahlıyor.
Keşke ben 2009’dan beri hayatımı zindana çeviren, mahkeme mahkeme yargılatan, tetikçi savcısına mahkemesine tutuklatan, suçsuz yere kızımı bir sene babasız, Vecidem’i eşsiz bırakan, Silivri’yi bana mesken yapan polisler gözaltına alınmış diye sevinebilseydim.
ONLAR ACIMADI AMA...
Keşke 7 yaşındaki bir çocuğun resim defteri, oyuncakları, okul ödevleri arasında ‘suç delili’ arayan polislerin evlerinde de arama yapıldığını duyunca, “İşte adalet” diyebilseydim. Keşke, yüksek tavanlı, 24 saat kameralı o pis nezarethaneye atıp makamına topladığı gazetecilere masasındaki ekrandan beni izleten ahlaksız polis de aynı yerden geçecek diye mutlu olabilseydim.
Neden bilmiyorum ama olamıyorum. Bu onların suçlu olması ya da olmaması ile ilgili bir konu değil. Bu benimle ilgili bir durum. Elimde değil, ben bu özgürlük katili polisleri değil, onların eşleri ve çocuklarını düşünüyorum. Onlar benimkine acımadı ama ben acıyorum. Üzgünüm ama onlar gibi acımasız olamıyorum.
AKILLARINA EVLERİNE SAHTE DELİL KOYDUKLARI GELSİN
Artık onlar da bir zamanlar kullandıkları hukuka emanet. Aynı nezarethaneden onlar da geçecek, aynı mahkemelerde onlar da yargılınacak. Onlar da “Adalet” diye haykıracaklar. İşte o zaman akıllarına, yargılanacakları iddialar değil, evlerine sahte delil koydukları insanlar gelsin. Yıllarca birbirinden ayırdıkları aileler gelsin. Gece yarısı ağlayan çocuklar gelsin. Tutukluyken ölen Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, intihar eden Ali Tatar, cezaevinde ölen Kaşif Kozunoğlu ve diğerleri gelsin. Nezarette ilk gecede vicdanlarında bir mahkeme kursunlar, sabaha hükmü de kendileri versinler.