O kirli tezgahı Çevik Bir kurdu
Abone olŞimdi okuyacağınız iddialar karşısında çok şaşıracak hatta bazı konularda fikirleriniz bile değişecek. İşte insanı çıldırtan o iddia;
Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol'un
1997'de Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılması
konusunda ilginç iddialar ortaya atıldı.
Kahramanyol'un eski eşi Nurcan Akçay, kocasının irticacı diye
ordudan atılması için aralarında dönemin Genelkurmay İkinci
Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in de olduğu üst rütbeli bazı
subayların kendisine para ve iş teklif ettiğini, asılsız mektup
yazdırdıklarını öne sürdü. Bu mektup sebebiyle Akçay'a
Mehmetçik Vakfı'nda iş verilmiş. Ancak Albay Kahramanyol, açtığı
boşanma davasında bu duruma dikkat çekince Akçay, Çevik Bir'in
yazısıyla 1998'de işten çıkarılmış. Albay, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'ne başvurunca Genelkurmay'ın davayı kaybetmemesi
için ikinci bir mektuba daha ihtiyaç duyulmuş.
Akçay, bu talebi de yerine getirmiş ve bunun karşılığında Mehmetçik
Vakfı'nın İstanbul TEM Otoyolu üzerindeki akaryakıt tesislerinde
çalışmaya başlamış. Fakat buradan da yolsuzluklara göz yummadığı
için kovulmuş. Nurcan Akçay, Genelkurmay eski 2. Başkanı
emekli Orgeneral Çevik Bir'in Belçika'da NATO karargahında görev
yaparken yaşanan bir olaydan dolayı Kahramanyol'a karşı kin
beslediğini savunuyor. Akçay'a göre Bir, kendisini
kullanarak irtica kılıfıyla eski kocasından intikam aldı. Albay
Mustafa Kahramanyol, eski eşinin söylediklerini hayretler
içerisinde okuduğunu belirtiyor.
SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRDI
Adaleti Savunanlar Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ahmet Alper,
Nurcan Akçay'ın açıklamalarıyla ilgili olarak savcıları göreve
çağırıyor. Prof. Dr. Alper, Kahramanyol'un eski eşinin ifadelerinin
28 Şubat sürecinde yaşanan ahlaksızlıklara ve çete faaliyetlerine
iyi bir örnek teşkil ettiğini söylüyor. 28 Şubat sürecinde buna
benzer çete faaliyetlerinin yürütüldüğünü iddia eden Prof. Dr.
Alper, "28 Şubat döneminde ne şekilde ahlaksızlıklar
yapıldığını bu açıklamalar çok iyi şekilde göstermektedir.
Silahlı Kuvvetler içerisinde bazı insanlar kendi fikirlerinde
olmayan kişileri tasfiye etmek için her türlü yolu denemişlerdir.
'Sen böyle dersen, sen böyle yaparsan, biz sana iş buluruz,
para buluruz' diyen bir grup var. Maalesef bunlar YAŞ
kararlarının yargı denetimine açık olmaması sebebiyle olan
işlemler. YAŞ kararları bu şekilde devam ettiği sürece
Türkiye'de hukuk devletinden bahsedilemez. Bu açıklamalar
karşısında savcıların hiç vakit kaybetmeden takibat başlatmasını
istiyoruz." şeklinde konuşuyor.
Mustafa Kahramanyol ise eski eşinin söylediklerini küçük dilini
yutarak okuduğunu belirtiyor. Aradan geçen sekiz yıl içinde çok zor
günler yaşadığını anlatan Kahramanyol, YAŞ kararları ile Silahlı
Kuvvetler'den uzaklaştırılan bin 500 kişinin hakkının geri
verilmesini istiyor. Her biri üniversite bitirmiş yetişkin olan
çocuklarının kendisine "Baba biz seni çok seviyoruz. Ama bu
işin içinde hakikaten bir şey yok mu? İrticai olaylara karışmış
olamaz mısın?" diye sorduklarını anlatan Kahramanyol, "Bir
babanın böyle bir soru ile karşılaşması bile ağırdır." diyor.
Kendisi gibi sıkıntı çeken YAŞ'zedelerin sıkıntılarının giderilmesi
için TBMM'yi göreve çağırdığını ifade eden Kahramanyol, şöyle devam
etti: "Gerekli Anayasa değişikliği yapılmalı. Bizlere yapılanlar
utanç verici bir hukuk çiğneme olayıdır. Normal şartlarda her
kuvvet komutanı disiplinsiz olarak mütalaa ettiği her subayı re'sen
ordudan çıkarabilir. Ama bu takdirde bu subay Askerî Yüksek İdare
Mahkemesi nezdinde dava açabiliyor. YAŞ tarafından çıkarıldığı
takdirde hakkını arayamıyor. Bu, hukukun çiğnenmesidir. Kanun
çiğnenmesi değil; çünkü bunlar ihtilal kanunları. 1983'ten bu yana
Türk milletinin gözünün içine baka baka hukuku çiğniyorlar. Düne
kadar silah arkadaşı olarak gördükleri bizleri torbaya koyup denize
atarken hiç mi vicdan azabı çekmiyorlar? Bugün Silahlı
Kuvvetler'den zorla ayrılmak durumunda bırakılan subay ve
astsubaylar çok sefil duruma düşmüş durumda. Millete hizmet etmiş
kişilerin millet tarafından ellerinden tutulması lazım. Bunu
sağlayacak makam ve mevki TBMM'dir."
Kahramanyol, intihar eden GATA eski komutanı Tümgeneral
Prof. Dr. Fahrettin Alparslan'ın ölümünden birkaç gün önce kurulan
komployu itiraf ettiğini söyledi. Kahramanyol, "Alparslan,
1997 Kasım ayında intihar etmeden birkaç gün önce beni çağırdı.
'Mustafa, sana çok büyük haksızlıklar ettik. Vicdan azabı
içerisindeyim' dedi. Bunların bir kısmını anlattı. Görüşmemizden
birkaç gün sonra da intihar etti." dedi. Mustafa Kahramanyol, YAŞ
kararıyla ihracının ardından özel hastanelerde çalışmasının bile
engellendiğini söyledi.
BANA SÖYLENENLERİ YAZDIM
"GATA İstihbaratı beni defalarca Ankara'ya çağırdı. Eşi
olduğum için güvenilir olacağımı ve belge olarak kabul
edilebileceğini belirttiler. Ağustos şûrasının
yaklaştığını, bu mektubun dosyasına konulacak en önemli delil
olacağını söylediler. Mustafa Bey'in irticai faaliyetlerle
ilgili olduğunu, vatan hainliği yaptığını yazmam istendi.
Bilgim olmadığı halde, söyledikleri konuları mektuba ekledim.
Mektubu yazmamı Çevik Bir'in adamı olduğu bilinen GATA
İstihbaratı'nda görevli C. Binbaşı istedi."
EŞLERİN KAVGASI ETKİLİ OLDU
"Çevik Bir'in ikinci eşi ile Mustafa Bey'in benden önceki
eşi Belçika'da araba kullanmayı öğrenirken, korna çalma yüzünden
kavga etmiş. Çevik Bir bu olayla ilgili olarak Mustafa
Bey'i yanına çağırmış. Mustafa Bey, randevulu hastaları olduğu için
gelemeyeceğini söyleyince Çevik Bir, odasına gidip
'Savunmanı hazırla.' dedikten sonra tehdit falan
etmiş. Yıllardır bu husumetin devam etmesi, bence eski
eşimin ordudan atılmasında çok etkili oldu. Onlar
dikecekleri elbisenin modelini çoktan tasarlamışlardı. Dikişte
kullanılacak iplik rengini bana belirlettiler."
TOLON "İŞİNİ BİTİRECEĞİZ" DEDİ
"Şubat 1997'de boşanma davası açtığı için eşime çok öfkeliydim.
Bu psikoloji içerisinde iken ailece görüşmekte olduğum
generallerden Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Hurşit Tolon'a aile
içindeki sıkıntılarımı anlatmak ve maddi sıkıntılarıma bir çere
bulunması için Genelkurmay'a gittim. Hurşit Paşa,
anlattıklarım kendisini etkilemiş olacak ki, bana
'Kahramanyol'u bu defa affetmeyeceğim. Durumuyla
ilgili olarak Genelkurmay'da iki general arkadaşım ile
görüşüp işini bitireceğim.' dedi ve beni GATA komutanına
gönderdi."
Zaman