O kararlar artık yok sayılacak!
Abone olHükümetin, 1971 ve 1980'deki askerî mahkeme kararlarını yok hükmünde sayacak bir kanun tasarısı üzerinde çalıştığı ortaya çıktı.
Hükümet, 1971 ve 1980'deki askerî mahkeme kararlarını
yok hükmünde sayacak bir kanun tasarısı üzerinde çalışıyor.
Önümüzdeki günlerde TBMM'ye gelmesi beklenen
düzenleme, cezaevinde bulunan yüzlerce kişinin tahliyesini
sağlayacak. Ayrıca darbe dönemlerinde aldıkları cezalar sebebiyle
yurtdışına çıkan çok sayıda kişiye de Türkiye'ye dönüş yolu
açılacak. 12 Eylül ve 28 Şubat soruşturmalarıyla darbelerden hesap
sormaya başlayan Türkiye, Meclis'te kurulan Darbeleri Araştırma
Komisyonu ile bu süreçleri masaya yatırıyor. Hükümet de darbe
dönemlerinin antidemokratik mahkeme kararlarını ortadan kaldırmak
için harekete geçti.
Üzerinde çalışılan düzenlemeye göre, 1971 muhtırası sürecindeki
askerî mahkeme kararları ile 1980 dönemindeki sıkıyönetim
mahkemelerinin tüm kararları geçersiz sayılacak. Gerekçe olarak ise
'işkenceyle ifade alındığı, mahkemelerde emir komuta anlayışının
hakim olduğu ve uluslararası hukuk normlarına aykırı kararlar
verildiği' gibi hususlara dikkat çekilecek.
; 12 Eylül 1980'de idamla yargılanan, cezası daha sonra müebbet
hapse çevrilen çok sayıda tutuklu, 1991 yılında çıkarılan ve
kamuoyunda 'Özal affı' olarak bilinen 3713 sayılı kanunla tahliye
edildi. Muhsin Kehya, Bünyamin Adanalı, İhya Vural, Ünal Osmanoğlu,
İsmail Bandırmalı gibi ülkücüler ise eski Adalet Bakanı Seyfi
Oktay'ın itirazı üzerine halen cezaevinde yatıyor. MHP'nin hükümet
ortağı olduğu 2000 yılında çıkarılan ve 'Rahşan
affı' olarak bilinen 4616 sayılı kanun da cezaevinde yatan
ülkücülere uygulanmadı. Bu yüzden Muhsin Kehya Elbistan, Ünal
Osmanoğlu Bandırma, Bünyamin Adanalı ise Çanakkale Cezaevi'nde
kesintisiz yatıyor. Darbe mahkemeleri tarafından tutuklandıktan
sonra tahliye olan ancak daha sonra farklı suçlar işleyip infazları
yandığı için yeniden cezaevine giren ve aldıkları ilk cezayı
çekmeye devam eden yaklaşık bin kişi bulunuyor. Darbe sürecinde
ağır cezalar aldıkları için yurtdışına kaçan ve halen Türkiye'ye
girişleri yasak olan 100'ü aşkın kişinin de olduğu
belirtiliyor.
Darbe dönemlerindeki ağır cezaların büyük bölümü, dönemin Türk Ceza
Kanunu'nun 146. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen 'vatan
hainliği' suçundan verilmişti. Askerî Yargıtay Daireler Kurulu'nun
daha sonra ülkücü sanıklar için verdiği 'vatan haini değiller'
kararı, beklenenin aksine ülkücülerin aleyhine işlemişti. Karar
sonrası 'terör örgütü' suçlamasıyla yargılanan ülkücüler, 'vatan
haini' olarak yargılanan solcu gençlerin aksine 'örgütlü suç
işledikleri' gerekçesiyle çok daha fazla hapis yattı. Yeni
düzenleme tutuklu bulunanların tahliyesini sağlarken, yurtdışında
bulunanların da ülkeye dönüşlerinin yolunu açacak. Darbe
dönemlerindeki mahkeme kararlarını yok hükmünde sayacak düzenleme,
ayrıca 1971 ve 1980 döneminde ceza aldıkları için sicilleri bozuk
olan on binlerce kişinin sicilini temizlemiş olacak. Böylece bozuk
sicil nedeniyle 'devlet memuru' olamayan çok sayıda kişi yeniden bu
hakkı kazanacak.
AK Partili Özdağ: Suçsuz değiller ama cezalarını fazlasıyla
çektiler
12 Eylül darbesinin önemli mağdurlarından biri olan AK Parti Manisa
Milletvekili Selçuk Özdağ, hazırlanan düzenlemenin ciddi bir
mağduriyeti ortadan kaldıracağını söyledi. 7 yılı aşkın süre
cezaevinde kalan Özdağ, tahliye olan kimi insanların ticaret
yaparken karşılıksız çek nedeniyle infazlarının yandığına ve
yeniden ağır cezaları çekmek zorunda kaldıklarına işaret etti.
Özdağ, "Bazı arkadaşlar 30 yıldır yatıyor. Tahliye olduktan
sonra ticarete atılan ve karşılıksız çek nedeniyle infazı yanan,
halen eski cezalarını çeken birçok arkadaş var." dedi.
1971 ve 1980 dönemindeki askerî mahkeme kararlarının yok hükmünde
sayılmasını ve o dönemki suçların sicillerden tamamen silinmesini
istediklerini anlatan Özdağ, 'vatan hainliği' suçu nedeniyle devlet
memuru olma hakkından mahrum çok sayıda kişi bulunduğuna da işaret
etti. Hazırlanan düzenlemenin 'sol-sağ' ayrımı yapmayacağına dikkat
çeken Özdağ, "Darbe döneminde alınan bütün kararları yok
saymak gerekir. Kimsenin suçsuz olduğunu iddia etmiyoruz. Herkes
suç işlemiş olabilir, ancak cezaları da en ağır şekilde
çekilmiştir." diye konuştu.