O isimden Mursi ve Erdoğan bombaları
Abone olMüslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan el-Benna'nın torunu, Oxford'lu profesör, ünlü düşünür Tarık Ramazan'a göre Mursi yanlışı başta yaptı
İNTERNET HABER- Müslüman Kardeşler'in kurucusu
Hasan el-Benna'nın torunu, Oxford'lu profesör,
ünlü düşünür Tarık Ramazan, Habertürk'ten
Kübra Par'a konuştu.
The Circle of European Communicators toplantısı için bir günlüğüne İstanbul'a gelen Tarık Ramazan'ı, İstanbul'da kaldığı otelde çarpıcı açıklamalar yaptı: "Mursi seçimlere katılmakla hata etti, Batı tuzak kurdu ama o fazla saf davrandı" diyen Ramazan, Türkiye ve Erdoğan için de farklı yorumlar yaptı. Ramazan'a göre bir zamanlar Mübarek için "hayat fani, dünya kimseye kalmaz" diyen Erdoğan'ın ve Türkiye'nin "kişisel özgürlükler, ifade özgürlüğü ve medyanın bağımsızlığı gibi içeride çözülmesi gereken sorunlar var..."
İşte Müslüman Kardeşlerin kurucusu Hasan El-Benna'nın torunu Tarık Ramazan'ın Mısır, Mursi, Türkiye ve Erdoğan ile ilgili söylediklerinden çarpıcı bölümler:
MÜSLÜMANLAR KENDİ DEMOKRASİ MODELLERİNİ
BULMALI
İslam ve demokrasi ilişkisini konuşarak başlayalım.
Müslüman ülkelerde Batı tipi demokrasiler tam olarak yerleşemiyor.
İkisi arasında derin bir uyuşmazlık mı var?
Teorik tartışma ile pratikteki yansımasını birbirinden ayırmamız
gerekiyor. İslami anlayışa göre din büyüklerinin otoritesi devletin
otoritesinin önüne geçmez. Bunlar iki farklı şeylerdir. Dolayısıyla
prensipte sorunumuz yok fakat kendi demokrasi modellerimizi
bulmalıyız. (...)
Mısır'da yaşananlar "önceden tezgahlanmıştı" demek mi
istiyorsunuz?
İki yıl önce Müslüman Kardeşler'e bunun bir tuzak olduğunu ve
seçimin bir parçası olmamaları gerektiğini söyledim. "Bir adım geri
çekilin ve mümkünse karşı güç olarak konumlanın" dedim. Daha önce
Batı, Hamas'ı destekleyerek seçimleri kazanmalarını sağladı ama
yönetime geldiklerinde de "bakın şu teröristlere" diye hedef
gösterdi. Şeffaflık ve demokrasi yeterli değil. Kimin
yönlendirdiğine de bakmak gerekiyor. Müslüman Kardeşler hareketini
dedem kurdu fakat en başından beri onlara eleştirel yaklaştım. Pek
çok hata yaptılar.
“MURSİ İLE KONUŞUNCA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM”
Neydi Mursi'nin hataları?
İlk hatası seçimlere katılmaktı. Seçimlerden önce Mursi ile Oxford
Üniversitesi'nde buluştum. Aldığım cevaplar karşısında hayal
kırıklığına uğradım. Hala eski retorikleri savunuyor, şeriatı
referans gösteriyordu. "Pratikte ne anlama geliyor? Sivil devlet
olmalı mı?" diye sorduğumda net cevaplar veremedi.
Şeriat ve demokrasi ilişkisi konusunda kafası mı
karışıktı?
Atılacak adımlar ve öncelikler konusunda kafası karışıktı. Fakat bu
seçimlerden çok önceydi.
Sonraki hataları?
İktidara geldikten sonra bir hareketi değil devleti yönettiğini
kavrayamadı. Sekülerlere, Kıptilere ve kadınlara kucak açmalıydı ve
orduyla mücadele etmeliydi. Ayrıca fazla saf davrandı. Ordu hep ön
plandaydı. Hükümete iştirak etmem için davet aldığımda beni "sakın
gitme, ülkeyi hala ordu kontrol ediyor" diye uyardılar.
BATI MÜSLÜMAN KARDEŞLERİ GÖZDEN ÇIKARTTI MI?
Müslüman Kardeşleri nasıl bir gelecek bekliyor?
İslamcılık miadını doldurdu mu?
Politik İslam'ın sonunun geldiğini söyleyen düşünürler var. Buna
katılmıyorum. İnsanların şüphesi olsa dahi hala önemli politik
güçleri var. İslamcılık sona yaklaşmadı fakat çok derin bir
sorgulamaya ihtiyacı var. Politik İslam daha az politik daha çok
etik olmalı. Entelektüellerin ve siyasetçilerin vizyonu yok.
Batı Müslüman Kardeşleri gözden çıkardı mı?
Mursi darbeden birkaç gün önce, Amerikalıların onu destekleyeceğini
zannediyordu ama AmerikalılarMüslüman Kardeşler'i hiçbir zaman
desteklemedi. Uzun vadede İslamcıları istemiyorlar, sadece kısa
vadede onları kullanıyorlar. İsrail'in çıkarlarını gözetiyorlar.
İsrail için Müslüman Kardeşler demek Hamas demek. Hamas demek,
direniş demek. Onu ortadan kaldırmak için önce Mübarek'i sonra da
Sisi'yi desteklediler.
"ERDOĞAN 'HAYAT FANİ, HEPİMİZ GEÇİCİYİZ' DEMİŞTİ"
Ilımlı İslamı destekliyor ve Türkiye'yi de model ülke
olarak gösteriyorlardı. Bundan da vaz mı geçiyorlar?
AK Parti'nin İslamcı olmadığını, Müslüman demokrat olduğunu
söylemesi yeni bir söylemdi. Erdoğan, ekonomiyi güçlendirdi ve
statükoyu değiştirmek için kendi stratejisini geliştirdi. İsrail
ile ilişki kurdu, sınırlarda "sıfır sorun" politikasını benimsedi.
Avrupa Birliği'ne girmeye çalıştı fakat Müslüman bir ülke olduğu
için reddedildi. Bunun üzerine bakışını Doğu'ya ve Güney'e çevirdi.
Anladılar ki onunla uğraşmaları gerekecek
Türkiye'ye bakışınız nasıl?
AK Parti hükümetinin hem iç hem de dış politikada oldukça zekice
davrandığını kimse inkar edemez. Orduyla hesaplaşmayı başardılar.
Buna rağmen bana Türkiye'yi model olarak gösterebilir miyiz diye
soranlara dikkatli olmalarını söylüyorum. Çünkü kişisel
özgürlükler, ifade özgürlüğü ve medyanın bağımsızlığı gibi içeride
çözülmesi gereken sorunlar var. Bir keresinde Erdoğan, Mübarek'e
"hayat fani, hepimiz gelip geçiciyiz" demişti. Şimdi başkanlık
sistemi konuşuluyor. 12 yıllık dönüşüm sürecinden sonra kendisine
"şimdi gitme zamanı" demesi gerekiyor.
Peki ya Türk dış politikası? Sıfır sorun politikasından
değerli yalnızlığa geldik.
Avrupa Birliği ile kurdukları ilişki çok zekiceydi. Orduya karşı AB
kartını kullandılar.AB’ye karşı da Çin, Hindistan ve Afrika
hamlesini yaptılar. Sınırlarda sıfır sorun politikası da oldukça
zekiceydi. Ne var ki bölgedeki gelişmelerden dolayı bu gerçekçi bir
strateji değildi.
Hata yapılmadı mı?
Hayır, bu politikayı başarmak imkânsızdı. Tüm Ortadoğu
istikrasızlaştırılırken, çatışmasız bölgeyi nasıl
oluşturabilirsiniz ki?