O incil okurdu ben namaz kılardım
Abone olHakan Şükür Meclis Başkanı Çiçek ve Bülent Arınç'ın da katıldığı kendine yönelik eleştirilerin nedeninin inancı ve duruşu olduğunu ileri sürdü...
Şu günlerde Meclis'in en tartışmalı ismi şüphesiz ki Hakan
Şükür. AK Parti'den İstanbul milletvekili seçilen Şükür, futbol
yorumculuğuna başlayınca ortalık karıştı.
Radikal'den Ömer Şahin günlerdir
tartışılan konuda ilginç bir ayrıntıya dikkat çekti: Hakan Şükür,
İtalya anılarını yazıyor!
CHP, önlem olarak kanun teklifi bile verdi. TBMM Başkanı Cemil
Çiçek ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç "Etik değil" diye
eleştirdi. Hakan ise, "Beyefendiye sordum, gerisi
lafügüzaf" sözleriyle Başbakan Erdoğan'ın bilgisi
dahilinde yorumcu olduğunu ve durumunun hukuka uygun olduğunu
savunuyor.
"ELEŞTİRİLER MUHFAZAKAR
KİMLİĞİM YÜZÜNDEN"
Hakan Şükür'le Meclis kulisinde yaptığım sohbette yeni bir uğraş
içinde olduğunu öğrendim. Bir kitap hazırlığında. Anılarını
yazacakmış. Söylemeye bile gerek yok; Hakan Şükür dendiğinde akla
futbolculuğu gelir. Yorumculuğunu tartışmaya açanların bile
kabul ettiği bir gerçek var. O, futbol tarihimizin en iyi
oyuncularından biri kabul ediliyor. Sırasıyla Torino, Inter, Parma,
Blackburn Rovers'ta top koşturmuştu.
Kitapta neler olacağına ilişkin bazı doneler de anlattı.
Hakan Şükür, kendisine dönük eleştirilerin birçoğunun
'muhafazakâr' kimliğinden ve 'duruşundan' ötürü olduğu
kanısında. Türkiye'de bazı çevrelerin haksız eleştiri ve
iftiralarına uğradığını söylerken Batı'nın hoşgörüsünü anlatıyor.
Kitabında da yer vereceğini söylediği birkaç anekdotu anlattı.
MANGALDA IZGARA DEĞİŞİYORMUŞ
Hakan Şükür, 2000-2002 yıllarında Inter'de oynamıştı. Takım
arkadaşları arasında o zaman dünyanın 1 numarası olan
Ronaldo ile Zamarano,
Seedorf gibi yıldızlar vardı. Farklı inanç
grubundan futbolcular. Inter başkanı ve kulüp yönetimi Müslüman
Hakan Şükür'ün inancını özgürce yaşaması için elinden geleni
yapmış. Hatta, takım yemeklerinde Hakan Şükür için domuz
etinin değdiği mangalın ızgarası bile değiştirilip, başka ızgarayla
mangal yapılıyormuş.
"TÜRKİYE'DE BU HOŞGÖRÜ
YOK"
Hakan Şükür, Avrupa kulüplerinde inancından dolayı büyük saygı
gördüğünü söylüyor. Odasında namazını sürekli kılarmış. Bazen
Katolik takım arkadaşları namaz saatlerini hatırlatırmış. Takım
arkadaşları "Şarap niye içmiyorsun?" diye merak
etmiş, gerekçesini dinleyince hiçbiri sorgulamamış, yadırgamamış.
Halen GS'de kaleci antrenörü olan Taffarel ile yolları İtalya'da da
kesişmişti. "Taffarel iyi bir Katolikti. Aynı odada o İncil
okurdu, ben namazımı kılardım" diyen Şükür, Türkiye'de
aynı hoşgörünün olmamasından yakınıyor.
"BELKİ DE HAK ETMİŞTİR DEMEMİZ
BEKLENİYOR!"
[PAGE]
GAZETECİLER.COM - "Her gün aramızdan birinin kalemini elinden alabilirler. Alıyorlar da. Arkasında büyük bir sessizlik bırakıyor, sözüne ket vurulan" Bu satırlar, Radikal'deki köşesinde "Basına resimaltı" başlıklı bir yazı kaleme alan Yıldırım Türker'e ait.
Türker, Nuray Mert'in Milliyet'ten gönderilmesinin ardından şöyle yazdı:
"Kim bilir, dememiz bekleniyor. Kim bilir, belki hak etmiştir. Bu sürece girildikten sonra hiçbir gazete yazarının, muhabirinin işten çıkarılması artık şaşırtıcı değil.
Son olarak Nuray Mert'in başına gelenler karşısında ana akım Türk medyası olarak işte başımızı çevirmiş, çok daha önemli şeylerle ilgilenirmiş gibi yapıyoruz. Nuray'ın arkasında kalanların sağır edici suskunluğu ile birlikte her şey doğal akışındaymış gibi geliyor. Rahatlatıcı. Adeta hak yerini buldu duygusu.
Zaten daha Başbakan Efendi meydanlardan istese harekete geçirebileceğini ilan etmiş olduğu seçmenlerine ve tabii patronlara Nuray'ı işaret ettiğinde, biliyorduk bu günün geleceğini. Oldu bitti. Kurtulduk.
Zaten epeyidir televizyon kanallarında da göremiyorduk
kendisini. Pek dobra, pek lafı dolandırmadan konuşuyordu. Kimselere
borcu yoktu besbelli. Oysa strateji uzmanları, eski MİT'çiler,
Nazlı Ilıcak ve genç klonu nemize yetmiyor.
Hasan Cemal bile çaresizliğini itiraf eden bir yazıyla
boynunu büktü. Milliyet'ten başka hiçbir yazar konuya
bulaşmadı. İşte bu kadar. Kurtuluverdik o cazgır kadından. Ne kadar
kolaymış, değil mi? Başbakan söylememiş miydi?
Memleketin iktidarı, kendine yaraşır işadamlarını da besliyor
elbet. Onlardan da karşılık olarak küçük jestler geliyor.
İtişe kakışa gazeteleri satın alıyorlar. 'Özgür' basına
bekçi olacaklar. Daha büyük ihaleler, daha büyük başkanlıklar için
son derece kârlı bir adım. Masraf ettik ama değdi,
diyecekler. İlk işleri, kendilerine işaret edilenleri
basından silmek.
(...) Bizim takdirimize fazla güvenme
Nuray.
Ama tarihe güven. İnsan hayatı sanıldığı kadar kısa değil. Bugün
seni kirli tırnaklarıyla işaret edenleri, kanlı arena ahalisi gibi
coşkuyla gidişini kutlayanları da, basını şahsi 'bodyguard'ı gibi
kullananları da bir gün yine bu meydanlarda bize demokrasi dersi
verirken göreceğiz mutlaka. Bu kez başka bir güçlünün kirli
koltukaltından ses verecekler bir ihtimal. Ama bir gün basın
emekçilerinin örgütlendiğini; cesaretin, hakikate sadakatin ve
mertliğin önemini kavradıklarını da göreceğiz.
Görmezsek de ne gam! En azından hiçbir zaman sevdiklerini mahcup etmemiş olacaksın. Seni sevenler de seninle hep gurur duyacak."
DİZİ EKİBİ KAZA YAPTI: 1 ÖLÜ
[PAGE]
GAZETECİLER.COM - TRT-1'de yayınlanan ve çekimleri Sapanca'da yapılan 'Mavi Kelebekler' dizisinin set ekibini taşıyan karavan Sapanca- İzmit yolunda kaza yaptı. Karavanla çarpışan otomobilin sürücüsü Erhan Alemdar yaşamını yitirdi.
Kaza gece saat 01.00 sıralarında meydana geldi. Sapanca Kırkpınar Mahallesi'nde çekimleri süren 'Mavi Kelebekler' dizisin seti ekibini taşıyan 83 yaşındaki Fahri Patik yönetimindeki 34 AJ 1297 plakalı karavana, Kırkpınar Tepebaşı Mahallesi şehit Cevdet Koç Caddesi'nden İzmit yönüne giden 36 yaşındaki Erhan Alemdar'ın kullandığı 41 EL 054 plakalı otomobil çarptı.
Çarpmanın şiddetiyle savrulan otomobilde bulunan sürücü Erhan Alemdar otomobilde sıkıştı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleri tarafından araçtan çıkartılan sürücü Alemdar kaldırıldığı Adapazarı ToyotaSa Acil Yardım ve Travmatoloji Hastanesi'nde yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamayarak öldü.
Kazada çarpma anı yol üzerinde bulunan bir akaryakıt istasyonunun güvenlik kamerası tarafından görüntülendi.
GOOGLE GEÇMİŞİNİZDEN NASIL KURTULURSUNUZ
[PAGE]GOOGLE GEÇMİŞİNİZDEN NASIL KURTULURSUNUZ
GAZETECİLER.COM - Google, 1 Mart'tan itibaren yeni gizlilik politikasını hayata geçirecek. İnternetteki kişisel bilgilerinin yeni politika altında nasıl etkileneceğinden hala emin olamayan birçok kullanıcı için, Google geçmişlerini silmek endişe giderici bir çözüm olabilir.Google, yeni gizlilik politikasının, sunduğu hizmetlerin daha iyi ve etkin kullanılması için hazırlandığını belirtmişti. Ayrıca, kişisel bilgilerin kullanıcıdan izin alınmadan veya kullanıcının talebi olmadan üçüncü partilerle paylaşılmayacağı da ifade edildi. Ancak, yeni döneme geçiş sürecini iyi takip edememiş olanların içini rahatlatacak bir yöntem, Google geçmişlerini silmek olabilir.
İnternet geçmişi, kişinin neleri beğenip takip ettiğini, nelerden hoşlanmadığını, siyasi görüşünü, dini görüşlerini, cinsel tercihlerini, yaşını ve hatta sağlık durumu hakkında birçok bilgiyi kapsayabilir. Bilgilerinin sunucularda saklanmasını veya siber korsanların eline geçmesini istemeyen kullanıcıların yapması gereken, çok basit iki basamağı takip etmek.
İlk olarak google.com/history adresine giderek, Google hesabınızı aktif etmeniz gerekiyor. Ardından tek yapmanız gereken "Tüm Web Geçmişi'ni kaldır" butonuna basmak ve onay sorusunu "Tamam" diyerek onaylamak.
Eğer geçmişinizi gösteren ekranda "Duraklat" butonuna tıklarsanız, arama motorunda yapacağınız aramaların kaydedilmesini durdurmuş olursunuz. Kısaca geçmişi silmek, linkleri teker teker seçip "Çıkart" diyerek ayıklamak veya aramaların kaydedilmesini durdurmak, kullanıcının vereceği bir karar.
Unutulmaması gereken bir nokta, geçmişinizi silmiş olmanın, hakkınızdaki bilgilerin internetten silineceği veya ileride kaydedilmeye devam etmeyeceği anlamına gelmemesi. Kullanıcıların kafalarındaki soru işaretlerini gidermesi için, Google'ın yeni hizmet politikası hakkındaki açıklamaları okumaları faydalı olacaktır.(ntvmsnbc)
ORÇUN YALAN DÜNYA'DAN AYRILIYOR MU?
[PAGE]ORÇUN YALAN DÜNYA'DAN AYRILIYOR MU?
GAZETECİLER.COM - Yalan Dünya'nın daha ilk bölümde fenomen olan karakteri Orçun diziden ayrılıyor mu? Bu olasılıkla ilgili haberler medyayı karıştırdı. T24'ten Çağnur Öztürk, "Twitterdan haber yapmadan önce araştırmalı" dedi ve iddianın neden yalan olduğunu açıkladı...
İŞTE SOSYAL MEDYAYI KARIŞTIRAN O TWİT
"Çıkan haberlerde şu geçiyor; Dedikoduların kaynağı senarist Gülse Birsel'in twitter'dan yazdıkları oldu. Birsel, 'Orçun'un son bölümleri' diye tweet atınca ortalık karıştı.
Halbuki Gülse Birsel twitterda yok o tweeti atan hesap ise sahte bir hesap. Gülse Birsel, twitterda olmadığını 25 Aralık 2011 tarihinde Sabah gazetesindeki köşesinde 'Twitter'daki ben değiliiiiiiiiiiiim!' başlıklı 'gayet ciddi' yazısında belirtmişti:
İŞTE GÜLSE BİRSEL'İN TWİTTER'DA OLMADIĞINI YAZDIĞI O YAZI:
"Bir sosyal medya böcüğü değilim. Herhangi bir sosyal alan böcüğü de sayılmam aslında. Herkesten haz etmem. Herkesle anlaşır ayağına yatar, çabucak sıkılırım.Arkadaşlarımda aradığım belli başlı birkaç özellik vardır: Zeki olsun, neşeli olsun, güvenilir olsun, esprili, enerjik, iyi kalpli, destekçi, dobra ama iyimser, partici ama dengeli, çalışkan ama eğlenceli, hırslı ama pamuk kalpli, olgun ama genç, sağlıklı ama hipokondriak, entelektüel ama mal, kendine güvenli ama çekingen olsun, yanağında mutlaka bir beni olsun isterim!
Bir sosyal toplantıda masadan masaya, arkadaş grubundan arkadaş grubuna kelebek gibi dolaşıp, herkese çok yakın davranıp kol filan atıyorsam, anlayın ki ısrarlı bir alkol servisi olmuş ve benim o yakın hareketler "Gel bi öpüjem," klasmanında!
Dolayısıyla sadece benim yaşımda veya benim meslekte diye önüme gelene "Şu an sinemadan çıktım yürüyorum, karnım gurulduyor, yemeğe mi gitsem?" gibi gerzekçe mesajlar atmak istemem! Tek çocuk gibi büyümüş bir tekne kazıntısı olarak, kendimle sohbet etmeyi tercih ederim, en azından bir ünlüyle sohbet her zaman daha ilginçtir!
Sosyal medyada, gerçek hayatta arkadaşım, en azından ahbabım olmayan kimseyle samimi ilişkiler kurmayı tercih etmiyorum. Belki de bu yüzden Twitter hesabım da yok. Üç vakte kadar hukuki olarak başının belaya gireceğini öngördüğüm bir yalan Gülse Birsel var Twitter'da. 70 bin kişilik takipçisiyle bir yandan da gurur veriyor bana, ama taklitlerimden sakınınız, böyle salaklara itibar etmeyiniz!
O 70 bin kişinin düştüğü durum çok rezilce geldiğinden, yazının başlığında da bu gerçeği ifade ettim, yazıyı okumayanlar en azından başlıktan uyansınlar diye!