Türkiye'nin dikkat kesildiği davalardan birisinin
hakimisiniz.
Önünüze gelen dosyada sanıklara isnat edilen suç çok ciddi.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini silahlı örgüt kurarak yıkmaya
çalıştıkları iddiasıyla sizin önünüzdeler.
Hakkında karar vereceğiniz, kaderlerini belirleyeceğiniz yüzlerce
sanık var.
Her biri kamuoyu tarafından yakından tanınan isimler. Hatta
aralarında milletvekilleri bile var.
Her gün gazetelerde sayfa sayfa yorumlar çıkıyor.
Kimi yargılamanın adaletsizliğinden bahsediyor, kimi
yargılayanların yüreklerinden.
Kimi önünüzdeki sanıkları şimdiden suçlu ilan etmiş, kimi masum
insanları cezaevine koyduğunuz için size alabildiğine kızgın.
Siz ise dosyalar ve vicdanınızla başbaşasınız.
Önünüze Türkiye'nin en ünlü avukatlarının hazırladığı tahliye
dilekçeleri geliyor. Uluslararası hukuktan bahsediyor, adaletten
dem vuruyor, yapılanın haksızlık olduğunu ispata çalışıyor.
Diğer taraftan savcılar ortaya koydukları iddialarda ısrarlı ve
tahliyeye şiddetle karşı çıkıyor.
Siz ise yasalara bakıp, vicdanınızı dinleyip kararınızı tahliye
taleplerinin reddi yönünde veriyorsunuz. Bu her duruşmada tekrar
ediyor ve her duruşmada karar metnine aynı şeyi yazıyorsunuz;
"şüphelilerin üzerine atılı suçun niteliği, kuvvetli suç
şüphesi ve delilleri karartma tehlikesi"
Halbuki birlikte görev yaptığınız mahkemenin başkanı "Hangi
deliller toplanacaktır, bugüne kadar 30 duruşma yapıldı mevcut
delillerin dışında yeni delil toplanması için bir ara karar bile
verilmedi" diyor size karşı çıkıyor.
Yani aynı kürsüde görev yaptığınız meslektaşınız uygulama yanlış,
yargılayalım ama önden ceza vermeyelim diyor.
Bir de o meslektaşınız, "bu yargılama bir ilktir, atılı suç
değişebilir, değişirse tutuklamaları nasıl izah edersiniz"
sorusuyla sizin vicdanınıza sesleniyor.
O da hakim siz de hakimsiniz...
O da hukuk adamı siz de...
Ve tarih ikinizden biri için doğru yaptı, diğeri için yanlış karar
verdi diye yazacak.
Karar kader belirlediği için vebal de ağır olacak.
Zor değil mi? Gerçekten çok zor.
Doğrusu bu dönem ben istemem o hakimlerin yerinde
olmayı...