Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Şu anda sayfaları arasında dolaştığınız İnternethaber'in temeli
bundan tam 13 yıl önce, yine böyle sıcak bir günde atıldı. İzbe bir
binanın zindanı andıran odasında başlamıştı bizim hikayemiz.
Başlarken tüm medeniyetlere, farklı inançlara ve değişik kültürlere
sonsuz saygı duyacağımıza...
Yerkürenin hangi metrekaresinde yaşanırsa yaşansın, zulme ve zalime
karşı duracağımıza, canhıraş feryatlara kayıtsız kalmayacağımıza
dair vicdanımızla aramızda birer akit imzaladık.
Bu saydıklarımı o karanlık günlerde deliler bile yapmaz, yapmaya
cesaret edemezdi ama biz bu aht ile yola çıktık..
Ne yücelmenin aceleciliği, ne herşeyin bir anda olması
sabırsızlığı, ne sınıf atlama, ne zengin olma hayali... Sadece
gazeteciliğin o devirde hüküm süren çirkin kurallarını yok
edeceğimize inandık.
Biz bu mukaddes yolda ilerlerken, kaç kişinin çirkin ve alaycı
gülüşünü yüzünde dondurduk inanın artık saymaktan yorulduk. Onlara
göre bizim yaptığımız umutsuzca bir hayale tutunmaktan başka bir
şey değildi. Ağzı var olduğu için konuşanlarla, konuştuğu yerin
ağzı olduğuna inananlar arasında, söylenenlere aldırış etmeden,
öfke ve kibire bulaşmadan azimle ilerlemeye devam ettik.
Ne zaman "düştü" dedilerse ayaklandık, ne zaman
"bitti" dedilerse canlandık. Birileri
"İnternethaber'in macerası da buraya kadarmış"
dedikçe, maraton koşularının son anlarında yapılan mükemmel ataklar
gibi atak yaptık.
Çoğaldık.
Hayretler içinde çoğaldık. Kahpeliğin sonu ve inancın zaferini
perçinledikçe, bir gazetenin yükselişi için atan kalplerin sayısı
çoğaldıkça azap ve zillet içinde kalanları gördük.
Kirli iktidarlara temiz kelimelerle süslenmiş methiyeler dizmedik.
Her iktidarı da sırf muhalefet edeceğiz diye ahmakça nedenlerle
eleştirmedik.
Fena halde ayartıcı teklifler de aldık. Önümüze para atanlar da
çıktı, ikbal vaadedenler de. Ama inatla ve inançla hiç bir
ideolojinin merkezine abone veya üye olmadık. Çünkü böylesi
zaferlerin hiç bir onurlu tarafının olmadığını, bu sahte zaferlerin
utancıyla yaşayanlardan öğrendik.
28 Şubat sürecinin açlığa mahkum ettiği ağabeyimin hayata
tutunabilmek için son bir umutla hamle yaptığı o gün...
"Kiralayalım mı Süleyman? Çok tedirginim yahu. Ya
batarsak!.." dediği o gün...
O günü asla unutmadım, unutmadık.
Avucunun içinde nemlenmiş 350 dolar, titreyen bir el.. Onu da bir
arkadaşımdan almışız borç olarak. Batarsak dediği şey, "Ya
bu aldığımız parayı da ödeyemezsek. Ya arkadaşına mahcup
olursak" korkusundan başka birşey değil.
"Açız abi aç! İşsiz, çaresiz, perişanız. Zaten batmışız
batacağımız kadar. Fabrikan batacakmış gibi endişeler içindesin.
ver ilk kira parasını imzala kontratı bakalım işimize"
diyerek cesaret vermeye çalışmıştım.
"Hepi topu 350 dolar" ve bir
"Bismillah..."
O "Bismillah" bizi bugünlere kadar getirdi!
İlk günlerde sadece 15 kişi, 15 sadık dost gibi yanımızdaydı okur
olarak..
O 15 kişi 150 kişi oldu sonra.. Sonra daha da arttı 1500 kişi
oldu.. Suya atılan bir taşın oluşturduğu küçük dalgacık kadar
etkimiz olduğunda sevinçten çıldırdığımızı hatırlıyorum.
Sonra....
Bir baktık ki gerçekten gündem yaratmaya başlıyoruz.. Yaptığımız
haberler televizyonlarda ve gazetelerde , "İnter isimli
internet gazetesinin duyurduğu habere göre" denilerek
milyonlara aktarılıyor..
Değmeyin keyfimize..
Değil Türkiye'de, dünyada bir ilki başlattık..
Okurun, haberlerin altına fikrini iliştirdiği bir sistem kurduk.
Sayısız yorum geldikçe okur sayımız da bir o kadar arttı. Rampadan
fırlatılmış füze gibi yükseliş devri başladı.
Hadi Bey hedef koydu, biz o hedefe varmak için mücadele ettik
günlerce, aylarca, yıllarca...
Uzatmayayım..
O günden bugüne..
Büyüdük, büyüdük, büyüdük..
Büyütmediğimiz tek şey egomuz oldu. Vicdanı elden bırakmadan,
kimseye beylik taslamadan ama kimsenin de bize beylik taslamasına
izin vermeden ilerledik.
Alçak bir ses tonuyla ama alçakça, "Bunlar yakında batar.
Batmasalar da asker bunlara meydanı vermez. Yakında bunların
anasından emdiği sütü burnundan getirirler" diyenlere inat
bugün bir yayın grubuyuz..
İnternethaber, İnternetspor, Gazeteoku, Ekofinans,
memurhaber, Haberciler, Gazeteciler, İnternetfinans, Sporoku,
Muhalefet, Elma Elma, Tivihaber, Toplamda 2 milyon okura
ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz..
O günlerde 15 kişi gazetesini okuyor diye sevinç çığlıkları atan
Hadi bey, bugün bu rakamlarla yetinmiyor.
İnternethaber'i başarıya götüren azim, inanç, heyecan aynen devam
ediyor anlayacağınız.
Ve bir de dualar..
İki kişinin ilk harcını attığı, 4 kardeşin mücadelesini verdiği bu
gazete bugün 60 ailenin ekmek yediği bir şirket.. O izbe binaları
da, zindanı andıran odaları da geride bırakalı çok oldu.
Minnettarız..
Bu yolda bizimle yürüyen, bize emek veren bütün çalışanlarımıza
minnettarız...
Başta kaptanımız Hadi Özışık olmak üzere...
Mehmet Özışık
Hacer Alkan
Oktay Sağlam
Deniz Temur
Bahar Yıldırım
Baru İriç
Bülent Tellan
Kübra Kocaoğlu
Nesrin Yılmaz
İdris Borak
Pınar Erden
Musa Uçar
Aliye Tokgöz
Esma Gül
Sevinç Arslan
Oğuz Türkdönmez
Hayriye Koz
Betül Songur
Dilay Sarkıler
Pınar Sabah Kılıç
Ecem Sürel
Sema Alim
İbrahim Kutlay
Tolga Kardaş
Muhammed Çimen
Her sabah seve seve İnternethaber'in çatısı altına koşarak gelen,
büyük bir özveriyle milyonlarca kişiye en ilginç en çarpıcı
haberleri bir an önce duyurmak için mücadele eden yukarıda adını
saydığım bu editör kardeşlerime minnettarız..
Bizi her gün ayakta tutabilmek için olağan üstü bir mücadele
gösteren yazılım ve teknik ekibimizdeki
Aytekin Arıkan
Samet Dalar
İlkay Narlı
M.Emin Aydın
Murat Paksoy
Oktay Savdi
İlker Yılmaz
Erdoğan Çelen
isimli kardeşlerime minnettarız..
Finansal anlamda bizi güçlü tutan, 'nan'a muhtaç
etmeyen 'İnternet Reklam'daki tüm
kardeşlerimize..
Kader Uygun
Hande Topsakaloğlu
Nazlı Özışık Macit
Cemile Yüzügülen
Deniz Seyhun
hanımefendilere minnettarız...
Canı sıkılan, beğenmeği haberler için İnternethaber'i arayan öfkeli
okurlarımızı büyük bir nezaketle ve sabırla dinleyen, işittiği
küfürler karşısında bile nezaketinden asla ödün vermeyen
Özlem Demir ve Semanur
Sarpkaya'ya minettarız..
Her sabah bizi kapıda güler yüzle karşılayan ve çayımızı yemeğimizi
kahvemizi önümüzden eksik etmeyen, her türlü zahmetimizi çeken
Sevgi Hancı'ya ve Yakup Gök
ustamıza minnettarız..
İsteyerek veya istemeyerek yol ayrımı yaşadığımız ama hep
gönlümüzde var olacak olan eski çalışanlarımıza, eski yol
arkadaşlarımıza minnettarız.
Ve bu hikayenin başkahramanları..
Bizi 13 yıldır yalnız bırakmayan, dostuna tanıdığına şiddetle
tavsiye eden, hata yaptığımızda acımasızca eleştiren, zaman zaman
küfür bile etse hiç bir zaman yanımızdan ayrılmayan Türkiye'nin en
vicdanlı jürisine, İnternethaber'in değerli okurlarına
minnettarız..
İnşallah, gelecek senelerde de yine beraber olacağız..
Daha güçlü, daha güzel yarınlarda.
İlk günkü gibi, kavlimiz neyse ona sadakat göstererek.
Bu yoldan geri dönenin, sözünden vazgeçenin teni bedenine haram
olsun.