O ER konuştu
Abone olDağlıca'da hep o suçlandı. Er Ramazan Yüce ilk kez o gece ile ilgili konuştu. Kafalar karışacak.
Vatan hainliğiyle suçlanan Ramazan Yüce, "Kürtçe bildiğim
için beni kurban seçtiler" dedi.
Ramazan Yüce, saldırı olacağını telsiz şifrelerinden anlayarak komutanına söylediğini, ancak 'Bir şey olmaz' yanıtı aldığını iddia etti
Türkiye'ye teslim edildikten sonra 12 askerin şehit olduğu saldırının 'bir numaralı sorumlusu' olarak gösterilen ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Yüce, dün ilk kez avukatıyla askeri cezaevinde görüştü. Tutanaklara göre Yüce, avukatı Dinçer Aslan'a şunları anlattı:
AĞIR MAKİNELİ BOŞTAYDI:
Hâkim tepeler tamamen örgütün elindeydi; Gerçekkeri, 2522 rakımlı tepe Oraner. Buralarda savunma yoktu. Teröristler buradan ateş ediyordu. Tabur tarafından da sızma olmuş. 2 ağır makineli silah mevzisiyle MK 19 bomba atar mevzisi boştaydı. 23 asker çadırda dinleniyordu. Ben de çadırdaydım. Bu askerlerin çoğu saldırı olunca tabura doğru kaçtılar.
ASKER SAYISI DÜŞMÜŞTÜ:
Tabur komutanı Yarbay Onur Dirik'in talimatıyla mevzideki asker sayısı düşürülmüştü. Bazı mevzilerde sadece 1 asker bulunuyordu. Ayrıca 2 gün önce katırlarla geçen teröristlerin tespit edilmesine rağmen 86-3 tertiplerden 4 kişi o gün terhis olmuştu.
ŞİFRE 'SU':
Kürtçe bildiğim için telsizcilik de yapıyordum. 12 Haziran'da buraya bir baskın daha oldu. O baskından önce telsizde teröristlerin 'Suya gidiyoruz' dediklerini duymuştum. Dağlıca baskınından önce de yine suya gidileceği yönünde konuşmalar duydum. Bunu Çağdaş Üsteğmen'e (Cücünoğlu) bildirdim. Bana, 'Bir şey olmaz' dedi. Ben de nöbetten sonra istirahate çekildim.
TARİHİ DOĞRU SÖYLEDİM:
Benim telsizden saldırı yapılacağını anladığım, ama, tarihi yanlış söylediğim iddia ediliyor. Cumartesi yerine pazartesi dediğim. Ya da pazartesi yerine cumartesi dediğim belirtiliyor. Oysa biz çeviri yaparken gün söylemeyiz. Ben saldırı tehdidini anladığımda, uzman çavuşuma tarihi 20 Ekim olarak söyledim.
Uzman bunu kayda nasıl geçirdi, gün olarak ne yazdırdı bilemiyorum. Bizim buna bakma yetkimiz yok. Telsizdeki şifreleri sildiğim söyleniyor. Şifreler bir komutan tarafından silinmedikçe kendiliğinden silinmez. Ses kayıt cihazında bunlar vardır.
EĞİTİM GÖRMEDİK:
Biz bu tip bir çatışma eğitimi hiç almadık. Operasyon ve tacizlere karşı seçilmiş 80 kişilik Buğra timi vardı. Bölük timi vardı. Saldırı başladığı anda bunlar istendi ama, taburdan gönderilmedi.
KAYITLARDA VAR:
Silahımın tetik tertibatı bozuktu. Tetiğim düşünce ateş edemedim. Şehit olan Mustafa uzmanımız saldırıdan önce silahımdaki bozukluğu kayıt defterine işlemişti. Silinmemişse o defterde vardır. Hatta silahım çalışmadığı için kendim alüminyum bir parça takmıştım... Zaten genel sayımız daha önceden 100'ken 35'e kadar düşmüştü. Örgüt üyesi değilim. Ölmüş babamın terör örgütüyle hiçbir ilgisi yoktu.
3 ALTERNATİF:
Kaçırıldıktan sonra, örgüt mensupları Kürt olduğumuz için 3 alternatif sundu. Bizi Avrupa'ya gönderebileceklerini, Kuzey Irak'ta kalabileceğimizi ya da Türkiye'ye teslim edileceğimizi söylediler.
Ben askerliğimi yapmak için oradaydım. Başıma bunların geleceğini hiç düşünmemiştim. Türkiye'ye dönmek istediğimi söyledim. Kürtçe bildiğim için beni kurban seçtiler. Suçsuzum.
Gökçer Tahincioğlu/Milliyet
Ramazan Yüce, saldırı olacağını telsiz şifrelerinden anlayarak komutanına söylediğini, ancak 'Bir şey olmaz' yanıtı aldığını iddia etti
Türkiye'ye teslim edildikten sonra 12 askerin şehit olduğu saldırının 'bir numaralı sorumlusu' olarak gösterilen ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Yüce, dün ilk kez avukatıyla askeri cezaevinde görüştü. Tutanaklara göre Yüce, avukatı Dinçer Aslan'a şunları anlattı:
AĞIR MAKİNELİ BOŞTAYDI:
Hâkim tepeler tamamen örgütün elindeydi; Gerçekkeri, 2522 rakımlı tepe Oraner. Buralarda savunma yoktu. Teröristler buradan ateş ediyordu. Tabur tarafından da sızma olmuş. 2 ağır makineli silah mevzisiyle MK 19 bomba atar mevzisi boştaydı. 23 asker çadırda dinleniyordu. Ben de çadırdaydım. Bu askerlerin çoğu saldırı olunca tabura doğru kaçtılar.
ASKER SAYISI DÜŞMÜŞTÜ:
Tabur komutanı Yarbay Onur Dirik'in talimatıyla mevzideki asker sayısı düşürülmüştü. Bazı mevzilerde sadece 1 asker bulunuyordu. Ayrıca 2 gün önce katırlarla geçen teröristlerin tespit edilmesine rağmen 86-3 tertiplerden 4 kişi o gün terhis olmuştu.
ŞİFRE 'SU':
Kürtçe bildiğim için telsizcilik de yapıyordum. 12 Haziran'da buraya bir baskın daha oldu. O baskından önce telsizde teröristlerin 'Suya gidiyoruz' dediklerini duymuştum. Dağlıca baskınından önce de yine suya gidileceği yönünde konuşmalar duydum. Bunu Çağdaş Üsteğmen'e (Cücünoğlu) bildirdim. Bana, 'Bir şey olmaz' dedi. Ben de nöbetten sonra istirahate çekildim.
TARİHİ DOĞRU SÖYLEDİM:
Benim telsizden saldırı yapılacağını anladığım, ama, tarihi yanlış söylediğim iddia ediliyor. Cumartesi yerine pazartesi dediğim. Ya da pazartesi yerine cumartesi dediğim belirtiliyor. Oysa biz çeviri yaparken gün söylemeyiz. Ben saldırı tehdidini anladığımda, uzman çavuşuma tarihi 20 Ekim olarak söyledim.
Uzman bunu kayda nasıl geçirdi, gün olarak ne yazdırdı bilemiyorum. Bizim buna bakma yetkimiz yok. Telsizdeki şifreleri sildiğim söyleniyor. Şifreler bir komutan tarafından silinmedikçe kendiliğinden silinmez. Ses kayıt cihazında bunlar vardır.
EĞİTİM GÖRMEDİK:
Biz bu tip bir çatışma eğitimi hiç almadık. Operasyon ve tacizlere karşı seçilmiş 80 kişilik Buğra timi vardı. Bölük timi vardı. Saldırı başladığı anda bunlar istendi ama, taburdan gönderilmedi.
KAYITLARDA VAR:
Silahımın tetik tertibatı bozuktu. Tetiğim düşünce ateş edemedim. Şehit olan Mustafa uzmanımız saldırıdan önce silahımdaki bozukluğu kayıt defterine işlemişti. Silinmemişse o defterde vardır. Hatta silahım çalışmadığı için kendim alüminyum bir parça takmıştım... Zaten genel sayımız daha önceden 100'ken 35'e kadar düşmüştü. Örgüt üyesi değilim. Ölmüş babamın terör örgütüyle hiçbir ilgisi yoktu.
3 ALTERNATİF:
Kaçırıldıktan sonra, örgüt mensupları Kürt olduğumuz için 3 alternatif sundu. Bizi Avrupa'ya gönderebileceklerini, Kuzey Irak'ta kalabileceğimizi ya da Türkiye'ye teslim edileceğimizi söylediler.
Ben askerliğimi yapmak için oradaydım. Başıma bunların geleceğini hiç düşünmemiştim. Türkiye'ye dönmek istediğimi söyledim. Kürtçe bildiğim için beni kurban seçtiler. Suçsuzum.
Gökçer Tahincioğlu/Milliyet