O Cuma Namazı haberine tepki!
Abone olSabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar'a gelen mail ve mektuplarda okurla bu hafta "O Cuma Namazı" başlıklı habere büyük tepki gösterdiler.
Sabah Yazarı bu hafta köşesinde bu yönde gelen şikayetlere yer
verdi!
Başı açık kadınların erkeklerle aynı safta ibadet etmesini aktaran
haber geniş çaplı tartışma yaratmakla kalmadı, sorgulamalara ve
tereddütlere de yol açtı.
24 Ocak tarihli gazetede sürmanşetten verilen Fotoğraftaki Sürpriz
İsim haberi okurlardan bazı tepkiler gördü.
Haber, bir camide cuma namazını aynı safta birlikte kılan kadın ve
erkekleri anlatıyor; başı açık namaz kılanlardan birinin AK Parti
kurucusu ve Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu'nun eşi
Beyza Zapsu olduğuna dikkat çekiyordu.
Eleştirilerden biri ve en yalın olanı Bülent Ağırgün'e aitti.
"Yazıda 'Subaşı Camisi'nde..' diye bir ibare var. Herhalde doğrusu
'Camii'nde' olmalıydı" diye yazmış Ağırgün.
Afşin Topal, haberin iç sayfalardaki spotunda Zapsu'dan "..Başbakan
danışması " diye söz edilmesini "kötü bir dikkatsizlik" olarak
nitelemiş.
Gündem kopukluğu
Coşkun Karakaş, "Haberi okudum ve sözü edilen camiin hangi şehirde
hangi semtte olduğunu anlayamadım, sadece Bulgurlu adı geçiyor"
diyor.
"Ben sadece bunun İstanbul'da geçmiş olduğunu farz ettim. Mekânı
bilmek benim için önemli. Haberde bu eksiklik olmamalıydı bence..."
Ve haberin özüyle ilgili olarak gelen eleştiriler...
Çok sayıda okur, "Bunca hakiki gündem maddesi varken bizi neden
bununla meşgul ediyorsunuz" mealinde tepkiler ileterek haberin
"değerini" sorguladı.
Örneğin, İlhan Kiraz, "Ortalık işsizlikle yıkılırken, benim
akrabalarım kaç aydır iş bulamazken, siz bize bunları sanki çok
önemliymiş gibi veriyorsunuz. Yakışmıyor" diye yakındı
telefonda.
Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı da aslında haberin özüyle
ilgili bazı tereddütler dile getirmişti.
Geçen perşembe günkü yazısının bir bölümünde şu görüşlere yer verdi
Altaylı:
"...Beyza Hanım'ın inanç özgürlüğü vardı. İsterse başka dine bile
geçebilirdi ve bu kimseyi ilgilendirmezdi. Bazı AK Partililerin
eşlerini türbanlı oldukları veya dini vecibelerini yerine
getirdikleri için suçlamak ne kadar "yersizse", Beyza Zapsu'nun
inançlarını yaşayış biçimini dile getirmek de aynı oranda
yersizdi.
İkincisi Cüneyd Zapsu ne özel, ne de siyasi yaşamında din figürünü
çok ön plana çıkaran bir siyasetçi değildi. Yani kimseye karşı bir
oyun kurmuyordu.
Ancak sonunda yine "gazetecilik" yönümüz ağır bastı ve fotoğrafı
kullandık. İslam'ın modernleşmesi konusundaki tartışmanın bir
parçası olmak dışında, doğru yapıp yapmadığımızdan hâlâ emin
değilim." Ne olursa olsun, basına zaten yansımaya mahkûm bir
haberdi bu. Ama tepkilerini de dikkate almak ve yorumlamak
gerekiyordu.
Farklı noktalar ve yorumlar
Haberle ilgili eleştiri, görüş ve tereddütlere ilişkin yorumum
şöyle:
* Sabah, yaygın ve meşru iki uygulamadan bi rini dikkate alarak,
haberlerde "..camisi.." kullanımını benimsemiş durumda. (Üzerinde
mutabık kalınan bir görüşe göre hem "..camii.." hem de "..camisi.."
denebiliyor.) Ancak bu uygulama sadece haberleri kapsıyor, köşe
yazılarında tercih serbest.
* Topal haklı. "Danışması" bir tashih hatası olarak göze
batıyor.
* Karakaş'ın tepkisi de yerinde. Bulgurlu kolay bilinen bir yer
değil. Bu isimde pek çok köy ve kasaba, semt var. Şehir ve semt
belirtilmeliydi. (Neyse ki, haberin üstünde Aslı Aydıntaşbaş'ın
aynı konudaki yazısında olayın İstanbul'da geçtiği
yazmaktaydı..)
* 30'a yakın okurun "bu haber gündeme dayatmadır" tarzındaki
eleştirileri bana nesnel değil, "cephesel" göründü. Çünkü hadise
açıkça haber değeri taşıyor ve kamusal, derin bir tartışmayı
(İslam'da kadının yeri, başörtüsü, dini reform vb.) ilgilendiriyor.
En basitinden, "kural dışı" olan bir tavır, tabii ki haberdir.
Nitekim, açtığı yeni tartışma da bunu gösteriyor. Fatih Altaylı'nın
tereddüdünü de anlıyorum. Beyza Zapsu vurgusu fazla kaçmış
olabilir, ama böylesi önemli bir "farklı icraat" konulu haberde
etkin bir siyasinin ailesi de yer alıyorsa, onu da haberde yorumsuz
vermekte bence bir sakınca yok. Okurun veya genelde kamunun bu
namaza katılanların kimliğini bilmesi de bir noktada gerekebilir,
çünkü bu tartışma her yöne genişleyecek türden. Nitekim izleyen
günlerde bunu yaşadık, okuduk.
* Ancak, Altaylı'nın vurguladığı gibi, kişilerin özel hayat alanına
giren ibadet ve inançları, din değiştirme gibi yasal kişisel
tercihleri haber konusu olmamalıdır. (Manken Tuğçe Kazaz'ın
evlenirken din değiştirmesine sürekli vurgu yapıp hatırlatan
haberler ve benzerleri gibi...)