O belgeler silindi ancak...
Abone olBaşbakan Erdoğan, 25 Aralık’taki darbe girişimleri için polis tarafından hazırlan fezlekelerin emniyet bilgisayarlarından yok edilmek istend...
Başbakan Erdoğan, 25 Aralık’taki darbe girişimleri için polis
tarafından hazırlan fezlekelerin emniyet bilgisayarlarından yok
edilmek istendiğini ancak bu bilgisayarların bulunduğunu ve
silinmiş dosyaların kurtarıldığını söyledi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Anadolu ve Trakya’nın iktidarda olmasını hazmedemeyenlerin
sokağı kullanarak, gençleri kullanarak kendilerine göre darbe
gerçekleştirmek, milleti bir kez daha iktidardan uzaklaştırmak
istediklerini söyledi.
“DEMOKRASİ SANDIKTAN GEÇER”
Bu amaca ulaşmak için her yolu meşru, her yolu mubah gördüklerin
dile getiren Başbakan Erdoğan, “Kendi elit zümrelerinin tekrar
iktidara gelebilmesi için kaybettikleri o vesayeti tekrar kazana
bilmek için kan akıtmaktan dahi çekinmeyecek kadar insaflarını,
vicdanlarını, akıl ve mantıklarını yitirmişlerdir. Hukuk,
demokrasi, sandık, milli irade umurlarında dahi değildir. Mevcut
hükümetin gitmesi, gitmiyorsa bile boyun eğmesi dışında hiçbir
sonuç onları tatmin etmeyecek. Demokrasi sandık değildir veya
demokrasi sadece sandık değildir mantığını değerli kardeşlerim ben
kabul etmiyorum. Kim bu ifadeyi kullanırsa kullansın kabul
etmiyorum. Demokrasi sandıktan geçer. Öyle veya böyle sandıktan
geçer. Adama sorarlar, ‘demokrasi sandık değilse nedir. Bunu bana
anlat’ der. O zaman ne diyeceksin. Sandıktan gitmeyeceksin nereden
gideceksin. Ha o zaman şuradan gidersin; dağda eli silahlı
olanlarla mezrayı basarsın, gelir şehirdekileri tehdit edersin;
ondan sonrada dersin ki, ’bak her ne kadar sandık önünü
getiriliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir bak silahımız
ensenizdedir.’ Buna mı evet diyeceğiz? Sadece sandık değildir
diyenlerin cevabı budur. Sadece sandıktır, halkın iradesini
birileri ipotek alma girişimine girmesin. Bırakın halk kendi
iradesini rahat kullansın. İşte şuanda bakıyorsunuz Ağrı’da
Belediye başkanlığını kazanan şahıs şu ifadeyi kullana biliyor;
‘Devlet terörü’ diyor. Ağrı’da devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye
bak ya ve o anda hala milletvekili. Bir milletvekili olarak bu
ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı.
Sen bir defa terörün desteği ile şuanda belediye başkanı seçilen
birisisin” diye konuştu.
“SİZİ PİKNİĞE GÖTÜRECEĞİZ DİYE DAĞA KAÇIRIYORSUN”
Başbakan Erdoğan, Ağrı Belediye Başkanlığı’na seçilen Sırrı
Sakık’ın yaptığı konuşmayı sert bir dille eleştirdi. “Ağrı’da AK
Partili belediyenin olduğu süre içerisinde veya AK Parti’nin 12
yıllık iktidarı döneminde AK Parti’li belediyelerin olduğu yerde
kan mı var? Kan varsa sizin olduğunuz yerdedir” diyen Başbakan
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bak Diyarbakır’da ağlayan annelerin büyükşehir belediyesinin
önündeki oturma eylemine tahammül edemediniz. Onların çocuklarını
kandırarak dağa kaçıranlar size destek veren bölücü terör
örgütüydü. Bunu neyle izah edeceksiniz. Oradan kaldırdınız devamlı
TOMA’lardan sıkılan sudan rahatsız oluyordunuz orada sizler
belediye araçlarıyla köpükle oraları yıkama bahanesiyle onları
oradan kovdunuz. Orta refüje yerleştiler oraya da dozerleri
soktunuz. Yol düzenlemesi yapacaklarmış. Niye? Rahatsız oldular ve
tehdide başladılar. İşte 15-20 gün şu bu filan ve ondan sonra
dediler ki ‘biz çocukları halledeceğiz. Bize bu kadar müsaade
edin.’ Ak Parti olarak, iktidar olarak bunun takipçisi olmaya
mecburuz. Yeri geldiği zaman bazı kaçırılan insanları gidip almak
suretiyle sükse yapan milletvekillerin sesleniyorum; şimdi BDP’nin
Hadi bakalım şunda bu çocukları sizin getirip anne ve babalarına
teslim etmeniz lazım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Çünkü
burada iktidar olarak, devlet olarak yapılacak şeyde bunların tek
silahı nedir biliyor musunuz; getirirler böyle vatandaşları
silahların önüne koyarlar. Yaptıkları iş bu oldu bugüne kadar.
Fakat dedim ya B-C planı burada devreye girecektir. Onun içinde
şuanda özellikle HDP’li milletvekillerini bu işin yakın takipçisi
olarak bir defa bu süreci kendilerinin çözmesi zorunluluğu var.
Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir taraftan çözüm süreci
diyeceksin ondan sonra çözüm sürecini engellemenin mücadelesini
vereceksin. Bir taraftan barış, barış, barış diyeceksin o akşam
yaptığı konuşmanın tamamı barış, barış, barış… ‘Biz olmazsak kan
olur’ diyor. Lafa bak. Barış, barış, barış diyorsun analarından
alıp sizi pikniğe götürüyoruz diyerek dağa kaçırıyorsun. Bu nasıl
barış? Bu nasıl barış? Bazıları taciz, bazıları öldürülüyor. Bu
nasıl barış? Ülkenin değişik yerlerde on binlerce insanın katili
sizsiniz. Bu bölücü terör örgütüdür.”
“MİLLET; İKTİDARA KARŞI İHTİLAL PEŞİNDE OLAN ŞIMARIK ZİHNİYETE
HADDİNİ BİLDİRDİ”
Sürekli aşağıladıkları, sürekli tepeden baktıkları köylülerin,
yoksulların, gariplerin insafı ve vicdanı olanların kardeşlik
hukukunu savunanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız olduklarını
ifade eden Başbakan Erdoğan, “İşte bir şekilde buna sormak vermek
istiyorlardı ama millet buna son vermedi. Sokak eylemleriyle bunu
başaracaklarını zannettiler. Irkçılık, ayrımcılık kokan
manşetleriyle bunu başarabileceklerini zannettiler. Sermayeleriyle
kontrol ettikleri, hatta birer kuklaya çevirdikleri marjinal sol
örgütleri sokağa dökerek bunu başara bileceklerini zannettiler. 27
Mayıs öncesi yaptıklarının aynısını yaparak AK Parti’nin
hükümetinin akıbetini Demokrat Parti’nin akıbetiyle
birleştirebileceklerini zannettiler. Ama karşıların dimdik duran
bir hükümet buldular. Karşılarında boyun eğmeyen, geri adım atmayan
taviz vermeyen milletin emanetine sımsıkı sahip çıkan bir hükümet
ve AK Parti iktidarı vardı. İşte o günlerde bizlerde meydanlara
çıktık 5 şehrimizde Ankara, Kayseri, Samsun, Erzurum ve İstanbul’da
Milli irade mitingleri yaptık. Halk akın akın meydanlara koştu.
Zaman zaman bunların yazarları yorumcuları şöyle söylüyorlar;
‘Taksim meydanına iki milyon insan geldi.’ Ya bunlar kalabalıkları
saymayı bilmiyorlar, ya bunlar Taksim meydanına ne kadar insan
alınabilir bunu bilmiyor. Debreli hikayesini de bilmiyorlar tabi.
Sürekli olarak atıyorlar. Tabi bunların Yenikapı’yı niye
kabullenmedikleri, Yenikapı’ya niye gelmedikleri ortaya çıkıyor
veya Küçükyalı’daki, Maltepe’deki o meydana niye gelmedikleri
ortaya çıkıyor. Çünkü oraya geldiklerinde o zaman her şey meydana
çıkacak. Bunlar bir şeyi hala öğrenemediler. Elinizde sopayla
değil, elinizde molotofla değil, nefret söylemiyle değil; dilinizde
nefret söylemiyle değil büyük bir vakarla, büyük bir sabırla
meydanlara gelin. Bak sizin bu yapamadıklarınızı AK Parti yaptı. AK
Partili seçmenin elinde ne molotof ne sopa vardı. Tabi bizim
kararlı duruşumuz, milletin de meydanlarda kükreyişi işte bu darbe
sevdalılarına geri attım attırdı. Milletin şahlanışı seçilmiş
iktidara karşı ihtilal peşinde olan şımarak zihniyete haddini
bildirdi” dedi.
“GELDİKLERİ GİTMELERİNİ SAĞLADIK”
Başbakan Erdoğan, CHP’nin sokak olaylarının öncüsü olduğunu
belirterek, “Bakın yakın tarihten şu hadiseyi sizlere özellikle
hatırlatmak istiyorum. 1960 yılı Nisan ayı. İstanbul ve Ankara’da
üniversite öğrencileri sokakta gösteriler yapıyor. CHP tıpkı bugün
olduğu gibi milletvekilleriyle bu gösterileri tahrik ediyor. CHP
medyası her gün yalan haberlerle gençleri tahrik ediyor. Yüzlerce
öğrencinin öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirdiği iftirası
bizzat CHP ve CHP medyası tarafından her gün işleniyor. Sokakların
kaosa teslim olduğu bugünlerde Merhum Necip Fazıl, merhem Adnan
Menderes’i ziyaret ediyor. Merhum Necip Fazıl, merhum Menderes’e
gerekli tedbirleri almasını ve gösterileri bastırmasını tavsiye
ediyor. Merhum Menderes ise beklide geleceğe dair umudunu muhafaza
için mevcut tavrını sürdürmeyi tercih ediyor. Biz geçen yıl gezi
olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında merhum Menderes
gibi üzerimize gelen bu tehdide sessiz kalmadık. Mısır’da
yaşananların Türkiye’de yaşanmasına izin vermedik. Ukrayna’da
yaşananların Türkiye’de yaşanmasına izin vermedik. Hukuk ve
demokrasiden taviz vermeden ama sokakları Vandallara, milli iradeyi
de CHP’ye teslim etmeden bu ihtilal aşıklarının geldikleri gibi
gitmelerini sağladık” şeklinde konuştu.
“İNLERİNE GİRECEĞİZ DEMİŞTİK İNLERİNE GİRDİK”
Sokak eylemleriyle ihtilal yapamayanların 17 ve 25 Aralık’ta bu
seferde yargı içine sızmış paraleller eliyle bir başka darbe
senaryosunu uygulamaya koyduklarının altını çizen Başbakan Erdoğan,
orada da dik durduklarını ve taviz vermediklerine dikkat çekti.
Orada da ihtilal heveslerini kursaklarında bıraktıklarını kaydeden
Başbakan Erdoğan, “Bakın daha önce de ifade ettim; 25 Aralık’taki
darbe girişimleri için polis tarafından hazırlanmış fezlekede,
şimdi bunu inkar ediyor paralel yapının paralel yayın organları.
‘Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ ifadeleri geçiyor. Hatta
fezlekede geçen tam ifade şu; “suç işlemek için oluşturulan örgütün
lideri dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ aynı şekilde
bakanlarımızdan da örgüt üyesi olarak bahsediliyor. Bu fezlekeler
emniyet bilgisayarlarından yok edilmek istendi. Ancak bu
bilgisayarlar bulundu. Silinmiş dosyalar kurtarıldı. Bu fezleke
büyük oranda şuanda ortaya çıkarıldı. Şimdi paralel medya büyük bir
suçluluk duyusu içinde başına gelecekleri önceden bildikleri için,
yaptıkları rezilliğin farkında olmak için şimdi de bunların düzmece
olduğuna dair kampanya başlattı. Sahte ihbar mektupları
yayınlayarak yaptıkları alçaklıkları karartmaya çalışıyorlar. Hiç
boşuna uğraşmasınlar. Ortaya çok vahim belgeler çok vahim deliller
çıkıyor ve kısa süre zarfında yaptıklarının hesaplarını vermeye
başlayacaklar. İnlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine
girdik. Bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları
inlerinden de sorumluları çıkaracak ve adalete teslim edeceğiz. Bu
ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak” diye
konuştu.
“YENİ YOL ARKADAŞLARI PENSİLVANYA’YA EN KÜÇÜK ELEŞTİRİ YOK”
“Önce millet sonra devlet, millet iradesine, sandığa, demokrasiye
sahip çıkacak ve Türkiye’de geçmişte yaşananların yaşanmasına artık
inşallah yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz” diye konuşan Başbakan
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Dün dört CHP’li milletvekili bir basın toplantısı düzenlediler.
Basın toplantısı da son derece ilginç. Bildiğiniz gibi CHP 17
Aralık darbe girişiminde MHP ile birlikte Pensilvanya’nın siyasi
taşeronluğu üstlenmişti. Planı, tuzağı o şekilde kurmuşlardı.
Pensilvanya lojistik destek sağlayacak, biriktirdiği tapeleri,
yaptığı montajları servis edecek, yargı ve emniyet içindeki
maşalarıyla hükümeti devirecekti. MHP ve CHP bu tuzağa destek
verecek bu tuzağa uygulayacak, AK Parti gidince CHP, MHP iktidara
geçip oturacaklardı. 17 Aralıktan itibaren 30 Mart’a kadar bu
senaryo dahilinde birlikte hareket ettiler. Pensilvanya kapı kapı
dolaşarak bildiğiniz gibi CHP oy istediler. Kimi illerde MHP’ye,
kimi illerde BDP’ye oy istediler. Ama en çok CHP’ye çalıştılar. CHP
bunu karşılıksız bırakmadı. CHP Genel müdürü eline tutuşturulan
malzemeyi yalan mı, doğru mu olduğuna bakmadan seçim sürecinde
Pensilvanya adına salladı, durdu. Kardeşlerim dünyada hep
söylüyorum ya bunun kadar yalanı maharetli kullanan ikinci bir kişi
bulamazsın. Ve yalanı kullanırken de yüzü filan kızarmaz ha.
Gülerek, gülerek bunu söylüyor ve bunlar hep birlikte tarihi
nitelikte bir işbirliği gerçekleştirdiler. İhaneti artık
tescillenmiş bir örgütle her zaman darbelerden medet uman CHP 17
Aralık’tan itibaren ibretlik işbirliği içine girdiler. Tabi
ellerine bir şey geçmedi. 30 Mart’ta millet hem Pensilvanya’daki
ihanet şebekesine hem CHP’ye gereken cevabı verdi. Tabi CHP’de
bunun hesabı soruluyor. Hep Pensilvanya ile işbirliği yap hem de
seçimde başarı elde edeme. CHP seçmeni şimdi bunu soruyor. CHP’de
sorgulamadan kurtulmak için farklı gündemlere sarılıyor. Sözüm ona
raporlar hazırlayarak kendisini temize çıkarmaya çalışıyor. Şimdi
kamuoyunda Balyoz davası olarak bilinen dava ile ilgili bir rapor
hazırlamışlar. Dört CHP milletvekili çıktılar bunu açıkladılar.
Yeni dostları, yeni yol arkadaşları olan Pensilvanya örgütüne en
küçük bir eleştiri yok. Bütün sorumluluğu hükümete, Adalet
Bakanlığına, Genelkurmay Başkanımıza Yargıtay’a yıkma
peşindeler.”
“CHP’DE ARTIK HAŞHAŞ ALMAYA BAŞLADI”
Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanına ellerinde hiçbir delil
olmadığı halde sırf dedikodulardan yola çıkarak hakaret edecek
kadar kendilerin geçmiş durumda olduklarını belirterek, “Belli ki
CHP’de artık haşhaş almaya başladı. Yeni yol arkadaşlarına,
Pensilvanya’ya çok hızlı uyum sağladılar. Genelkurmay Başkanlığımız
gerekli açıklamayı yaptı. Dava açacaklarını ifade etti ve tabi ki
bizde bunun peşine bırakmayacağız. Yargı önünde elbette hesabını
soracağız. Biz bu davanın hakimi değiliz, savcısı da değiliz.
Bizden hukuka eğer müdahale etmemizi bekliyorsa daha çok beklerler.
Bu meseleyi çözmek istiyorlarsa o zaman yeni yol arkadaşları o
paralel yapıyla yollarını ayırsınlar. Pensilvanya’nın dizinin
dibinden kalsınlar. CHP, hem Pensilvanya’yla iş tutup hem yakın
tarihteki davaların izini süremez. Yalan dolu raporlar hazırlayarak
insanların şereflerine dil uzatarak gündemi değiştiremezsin.
Pensilvanyayla işbirliğinin üzerini örtemezler. Bu tavşana kaç
demek tazıya tut demek. Tazı bunu tutmayacak. Bunu da bilmeleri
lazım. Bize bunu yutturamazlar. Balyoz davasının sanık yakınlarını
duygularını istismar etmekten de CHP vazgeçsin” diye konuştu.
(İHA)